İzmirli gazeteciler, son dönemde gazete ve gazetecilere yönelik artarak devam eden baskı, saldırı, tehdit ve gazetecilerin gazetecilik faaliyeti yüzünden tutuklanmasını protesto etti. Konak Meydanı Şehit Gazeteci Hasan Tahsin Heykeli önünde buluşan 100’den fazla gazeteci, “Gazetecilerin öldürülmediği, zindanlara atılmadığı, yargılanmadığı ülkenin gazetecileri olmak istiyoruz.” mesajı verdi.

Basın Konseyi, Türkiye Gazeteciler Federasyonu, Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu, Ankara, İzmir, Afyon, Eskişehir Gazeteciler Cemiyetleri, Foto Muhabirleri Derneği, Türkiye Spor Yazarları Derneği, Pen Türkiye Merkezi tarafından hazırlanan ortak bildiriyi okuyan İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Misket Dikmen, “Son dönemlerde gazetecilere yönelik baskılar, saldırılar ve mesleğimizi değersizleştirme ve ayrıştırma çabaları, yerini artık can güvenliğimizi tehdit eden bir noktaya bıraktı. İşsizlik, korkutma, yıldırmalar artık fiili saldırılara dönüştü.” dedi.

Halkın haber alma hakkının engellenmemesi, can güvenliğinin sağlanması, ifade ve basın özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması, Anayasal haklardan taviz verilmemesi için toplandıklarını belirten Dikmen, basın özgürlüğü isteme noktasından can güvenliklerinin olmadığı bir noktaya geldiklerini, çok ciddi endişe içinde olduklarını söyledi. Son zamanlarda medyaya yönelik baskıları ve ‘Onun tırnaklarını, dişlerini sökmesini biliriz’, ‘İstesek sinek gibi ezeriz, döveriz’ şeklinde yazan sözde köşe yazarlarının demokrasi karşıtı ürkütücü ifadelerini şiddetle kınadıklarının altını çizen İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Misket Dikmen, “Üstelik tüm bunların sonucu, şehir eşkıyalarının durumdan vazife çıkarıp, saldırıya geçtiğini de görüyoruz. Son dönemde yaşadıklarımız apaçık gözdağıdır, basına hiza verme çabasıdır. Devletin can güvenliğimizi sağlamadığını hisseden biz gazeteciler, bugün her açıdan özgür olmadığımızı ilan ediyoruz! Siyasi iktidar ülkeyi yönetendir. Yaşadıklarımızın sorumluluğu doğrudan siyasi iktidarındır. Hükümete, İçişleri Bakanlığı’na sesleniyoruz. Bu vandalizme dur demek için meydanlardayız.” diye konuştu.

Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan’ın kaburgası ve burnunun kırıldığını hatırlatan Dikmen, bunun günler öncesinden yaşanacağının belli olduğunu ancak devletin Ahmet Hakan’ı koruyamadığına dikkat çekti. Sıranın hangi gazeteciye geleceğini bilmediklerini ifade ede İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Misket Dikmen, başta siyasi iktidar olmak üzere, tüm yetkilileri sorumluluk bilinciyle göreve davet etti.

Bu saldırıların gazetecileri korkutamayacağını ve yıldırmayacağını kaydeden Dikmen, “Gazeteciler, yazarlar, çizerler, düşünürler, sorumluluk sahipleri… Tek ses olduk, el eleyiz, buradayız. Her koşulda, halkın haber alma hakkını sonuna kadar yerine getirmeye kararlıyız. Bunun için bugün İzmir’den İstanbul’dan ve yurdun diğer bölgelerinden eş zamanlı sesleniyoruz. Gözdağlarına, korkutmalara karşı özgür basının yılmayacağını haykırıyoruz. Basının görevi, haber vermek, eleştirmek, halkı olaylardan haberdar etmektir. Sırf eleştirdikleri için, gerçeği yazdıkları için bugün mahkeme kapılarında yargılanan çok sayıda arkadaşımızla da dayanışma içindeyiz. Tüm bu davaların sonuna kadar takipçisi olacağımızı bir kez daha ilan ediyoruz.” dedi.

Anayasa ve uluslararası hukuk bağlamında koruma altında olan, ifade özgürlüğü ile onun en önemli unsuru basın özgürlüğü ve halkın haber alma hakkının kutsal olduğunu da dile getiren Misket Dikmen, sözlerini şöyle tamamladı: “Buna sonuna kadar sahip çıkmaya kararlıyız. Yılmayacağız, korkmayacağız, mücadelemize devam edeceğiz. Saldırıya uğrayan tüm meslektaşlarımıza geçmiş olsun diliyoruz. Yaşam hakkımız kutsaldır. Can güvenliğimizin sağlanması da, ülkeyi yönetenlerin görevidir. Bunu, bir kez daha hatırlatıyoruz. Gazete binalarının basılmadığı, taşlı-sopalı saldırıya uğramadığı, gazetecilerin hedef gösterilmediği, öldürülmediği, kemiklerinin kırılmadığı, gazetecilik faaliyeti yüzünden zindanlara atılmadığı, yargılanmadığı, işsiz kalmadığı bir ülkenin gazetecileri olmak istiyoruz.”

Gazeteciler, ortak bildirinin okunmasının ardından son dönemde yaşananları alkışlarla protesto ederek, ‘Özgür basın susturulamaz’ şeklinde slogan attı. Gazetecilere CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş ile ve bazı avukatlar da destek verdi.