“UTAN BATI, UTAN BM, UTAN AB”
Konuşmasında BM ve AB’yi de kınayan Yalçın, “Kapitalistlerin, emperyalistlerin utanmasını bekleyemeyiz, sömürü baronlarının, silah tüccarlarının insanlaşmasını umarak zaman kaybedemeyiz. Her 5 saniyede bir çocuğun, yılda 18 milyon insanın beslenemediği için ölmesi ayıbına seyirci kalamayız. Emperyalizmin “Bana zenginlik, sana sefillik” diyen vicdansızlığını bitirmeliyiz. Dünyanın en zengin üç kişisinin serveti, 48 fakir ülkenin toplam servetinden fazla. Bir tarafta sürekli kazananlar, diğer tarafta açlıktan midesi kazınanlar. Bu nasıl bir adalet? An itibariyle dünyadaki en zengin yüzde 1’lik kesimin toplam serveti, geri kalan yüzde 99’luk bölümün yani yaklaşık 7 milyar insanın birikiminden daha fazla. Lüks arabalarıyla su gibi benzin tüketmeyi marifet sayanlar ile temiz, bir bardak su içmeye hasret kalanlar aynı dünyada yaşıyor. Bu tabloların ressamları belli. Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası, IMF ve daha nicesi. Bunlar kapitalist arsızların yardakçısı, emperyalist hırsızların erketesi. Sömürüyü sadece seyrediyorlar. Sonra da iyilik meleği rolüyle sahaya çıkıyorlar. BM istatistik tutuyor, ölü sayıyor. Dünya Bankası ve IMF, aç kalanların değil, aç bırakanların risklerini hesaplıyor. Sömürüye dair yeni haritalar çiziliyor. Arsızlar ve hırsızlar şebekesi, dünyanın farklı coğrafyalarında cirit atıyor. Utan Batı, utan BM, utan AB” diye konuştu.
“BİZİM ÇÖZÜMÜMÜZÜN MERKEZİ İNSAN, ADRESİ İSLAM’DIR”
Yalçın sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz, dünyayı sömürü gezegenine dönüştüren, küresel hırsızları zenginleştiren emperyalist taksimi bozmanın, nimet ve külfet taksimini adaletle yaptırmanın seferindeyiz. Milletle birlikte insanlık için bu seferi sürdüreceğiz. Biz, çözümü kendi değerlerimizde arıyoruz. Bizim çözüm ortağımız millet ve ümmet, çözümde yol haritamız kadim medeniyettir. Bizim çözümümüzün merkezi insan, adresi İslam’dır. Bazılarının kıblesi Batı, Kandil, Moskova ya da Pensilvanya olabilir. Bizim ki, Kabe’dir. Ayağa kalkan bu milleti, hiçbir güç engelleyemez. Emperyalizmi ve kapitalizmi besleyen üç şey var; faiz, israf ve haksız savaş. Bu üç şeye esaslı itirazı sadece İslam yapıyor. Batılı sistemler Müslümanların ayağa kalkmasını bu yüzden engelliyorlar. O nedenle Müslüman ağırlıklı coğrafyaların enerjisini savaşlarla yok etmeye çalışıyorlar. İşte Orta Afrika Cumhuriyeti, işte Arakan, işte Patani, Doğu Türkistan, Afganistan. Bir tarafta Filistin, Suriye, Irak, Bangladeş, diğer tarafta Mısır, Kırım, Libya ve Çeçenistan. Savaşlar, baskılar, katliamlar, darbeler, sürgünler, zindanlar, açlık ve terör.”
“DÜNYADAN ZULMÜ SÖKÜP ATMALIYIZ”
Batı'nın küresel vesayet sisteminin baş aktörünün NATO olduğunu vurgulayan Yalçın, NATO’yu şu sözlerle eleştirdi:
“Suriye’deki tavrına bakın. Esed’le savaşmak yerine DAEŞ bahanesiyle PYD’ye alan açıyor. Bir tek Suriyelinin hayatını kurtarmış değil. O halde ne işiniz var orada. Bir yanda tek başına üç milyon Suriyeliye kucak açan Türkiye. Diğer yanda tek bir Suriyeli almamak için kıvranıp duran Batı. Fatih'in, Sultan Selahaddin'in torunları olarak sadece medeniyet havzamızdan değil, bütün dünyadan zulmü ve vahşeti söküp atmalıyız. Bunun için eğilmemeli, Elif gibi dimdik durmalıyız. Zalimlerin kanlı senaryolarını yırtıp atmalıyız.”
“YENİ ANAYASAYI YAZANA KADAR SAHADAN AYRILMAYACAĞIZ”
“Bütün bunları başarmak için yeniden büyük Türkiye’yi kurmalıyız” diyen Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “Yeni Türkiye’nin yol haritasını birlikte yazmalıyız. Türkiye Anayasa Platformu'nu bu amaçla kurduk. Milleti forsalaştıran, devleti kutsallaştıran, vesayeti derinleştiren cuntacıların ferman anayasasından kurtulmak için var gücümüzle çalışacağız. İnsan onurunu dokunulmaz, bireyi özgür, devleti demokratik kılan yeni bir anayasayı hep birlikte yapacağız. Biz bunun için çalışırken vesayet rejiminin bekçileri, tetikçileri vesayete suni teneffüs yapma derdindeler. Sahayı onlara bırakmayacağız. Yeni anayasayı yazana kadar sahadan ayrılmayacağız. İstikrarımızı bozmaya çalışanlara fırsat vermeyeceğiz. Yeni, yerli ve milli nitelikte, evrensel ilkelere, insani değerlere dayalı toplumsal sözleşmeyi birlikte yazacağız. Toplu sözleşmede tarih yazan Memur-Sen’in birikimini, toplumsal sözleşmenin yazım sürecinde seferber edeceğiz” şeklinde konuştu.
Toplu sözleşme sürecini ise Yalçın şu sözlerle değerlendirdi:
“1 milyona koşan Büyük Memur-Sen ailesinin neferleri, Memur-Sen ayağa kalkarken, toplu sözleşme masasına çakılıp kalan sendikacılar, Memur-Sen büyüdükçe ufalan sendikalar merak ediyorlar. Memur-Sen bu dönem hangi kazanımları elde edecek. Haklılar, 1 Mayıs meydanlarından dile getirdiğimiz talepleri, toplu sözleşme masasına taşıdığımız teklifleri kazanıma dönüştürdüğümüzün farkındalar. Onların masadan eli boş döndüğünü ifşa, toplu sözleşme masasından istediğini alan sendikacılığı icra ettik. Buna devam edeceğiz.”
KAHRAMANMARAŞ 1 MAYIS FOTO GALERİ
KAHRAMANMARAŞ 1 MAYIS FOTO GALERİ
MÜFTÜLÜK MEYDANINDAN TALEPLER YÜKSELDİ
Yalçın, Memur-Sen'in taleplerini şu şekilde sıraladı:
“Kahramanmaraş’ın Müftülük Meydanı'ndan gelin hep birlikte taleplerimizi haykıralım; biz, emeğe, alın terine değer verilmesini, ekmeğimizin artmasını, saygın iş ve saygın emek konusunda ülkemizin dünya liginde zirveye çıkmasını istiyoruz. Biz, insan onuruna yaraşır çalışma şartları talep ediyoruz. İş güvencesi kırmızı çizgimiz diyoruz, güvencesiz çalışmaya son verilmesini, işsizliğin bitirilmesini, ekonomik büyümeden pay verilmesini istiyoruz. Taşeron işçiliğe son verilsin, güvencesiz istihdam hatasına düşülmesin istiyoruz. Bu kardeşlerimiz mutlaka güvenceli ve kadrolu olsun. 4/B ve 4/C’li bütün sözleşmeli personelin kadroya geçmesini istiyoruz. Üniversite mezunu işçilerin kadroya geçirilmesini istiyoruz. Vekil ebe ve hemşirelerin, vekil imamların, ek ders ücretiyle görev yapanların, usta öğreticilerin de kadrolu olmasını istiyoruz. Öğretmenden hemşireye, doktordan imama, iş ve meslek danışmanından sosyal çalışmacıya kamuda personel açığının kapatılmasını istiyoruz. Örgütlenmenin önündeki tüm engellerin kaldırılmasını, emeklilerimize ve emniyet güçlerimize sendika hakkı verilmesini istiyoruz. Kamu görevlilerine yönelik bütün kılık-kıyafet dayatmalarının son bulmasını, kamu görevlilerine siyaset hakkı, grev hakkı verilmesini, ek ödemelerin tamamının emekli maaşına ve ikramiyesine yansıtılmasını, işçi kardeşlerimizin kıdem tazminatlarına dokunulmasın istiyoruz. Bütün kamu görevlilerinin ek göstergeden yararlanmasını ve ek göstergelerin artırılmasını talep ediyoruz. Kadına ve kamu görevlilerine yönelik şiddetin sona erdirilmesini, cinsel istismar suçlarına en ağır cezaların verilmesini istiyoruz. Kamu görevlilerinin işçilikte geçirdikleri sürelerin tamamının hizmetten sayılmasını istiyoruz. Yıpranma payı konusunda verilen sözlerin tutulmasını istiyoruz. Biz, bu ülkenin kamu görevlileri, işçileri, emeklileri, kadınları, asgari ücretlileri, engellileri ve bütün vatandaşları için hakkımız olanı istiyoruz, haklarımızı istiyoruz. Toplu sözleşme görüşmelerinde üzerinde çalışılmasına karar verilen konularla ilgili takvimin hızla işletilmesini ve bu konuların kazanıma dönüştürülmesini hedefliyoruz. Memur-Sen olarak kazanmaya, kazanım üretmeye devam edeceğiz.”
Yalçın, Azerbaycan'da Sivil Toplumun Gelişmesine Yardım Derneği tarafından başlatılan “İşgale Dur De” kampanyasına da değinerek, Azerbaycan’a tam destek verdiklerini açıkladı. Yalçın, başlatılan imza kampanyasına isgaledurde.com sitesine girerek katılmaları için tüm kamuoyuna da çağrıda bulundu.