Aydın’da tarım alanlarında özellikle incir ve zeytinlik alanlarda açılan jeotermal kuyuları ve tesisleri, geçimini tarımla sağlayan Aydınlıları tedirgin ediyor. Köylüleri jeotermalle ilgili bilgilendirmek isteyen bazı çevreci dernek ve kuruluşları, Aydın Efeler ilçesi İmamköy Mahallesi’nde bir toplantı yaptı. Toplantıya, çevreciler ve köylüler katıldı. Köylüler, üç nesildir geçim kaynakları olan zeytin ağaçlarının jeotermal için kesilmesine karşı çıktı. Haklarını arayamadıklarını ve jeotermal enerji alanlarının ÇED’den muaf tutulduğundan dert yanan mahalle sakinleri, tarım alanlarının korunmasını istedi.

İmamköy Mahalle kahvehanesinde düzenlenen jeotermal bilgilendirme toplantısında konuşan ve mahalle sakinlerini bilgilendiren jeoloji yüksek mühendisi Tahir Öngör, MTA’nın koyduğu kuralların hem işletmeciye hem de geçimini tarımla sağlayanlara zarar verdiğini söyledi. Doğal haliyle jeotermal kaynakların tarım alanları ve tarım ürünlerine zararlı olduğunu vurguladı. MTA’nın girişimleriyle jeotermal alanları için alınan kararların tarım alanları ve işletmecilerin aleyhine olduğunu belirten Tahir Öngör, MTA’nın jeotermal alanında çalışmalardan çekilmesi gerektiğini söyledi.

Mahalle sakinleri ve çevrecilerin sorularını cevaplayan Öngör, tarla sahiplerinin haklarını aramaları ve jeotermalin çevreye etkisini önlemek için Belediye, Valilik, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne başvuru yapmalarını istedi. Jeotermal sorununa yetkililerin sahip çıkması ve Aydın’da Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü var ise çözülebileceğini ifade eden Öngör, "Jeotermal suyu zaten çevre için zararlı. Etrafa bulaştığı zaman sorun. Bu tabii koşullarda da yaşanabilir. Jeotermal enerji elde etmek için açıp işledikten sonra yeniden yer altına basılıyorsa bunlar söz konusu değil. Ama ondan önce bu işi hazırlarken, kuyu açarken, kuyuları test ederken, yer seçerken, boru hattı çekilirken hem çevreye zarar veriliyor hem de tarımsal alana gözardı edilerek enerjiye öncelik veriliyor. Jeotermalden elektrik elde ederken zarar vermemek mümkün yeter ki kanun ve kanun adamları buna sahip çıksınlar. Daha ötesi buradaki tarımsal hayatı canlandırmak, verimi yüz kat verimli hale getirmek de mümkün." şeklinde konuştu.

Halkın jeotermal alanlarında bulunan ekili tarlaları ve ürünlerine zarar gelecek korkusunu da haklı bulan Öngör, zeytin koruma kanunu sayesinde zeytinliklerin korunabildiğini söyledi. Tarım alanlarında bulunan jeotermal kuyuları ve tesislerinin çevresinde tarım yapılmamasının sebebinin MTA olduğunu, bundan yatırımcı firmaların da rahatsız olduğunu aktaran Öngör, "Bu durum yatırımcının da istediği bir şey değil ama kanun yapıcı ve kanunu hazırlayan MTA’nın hazırladığı raporlarla tarıma getirdiği kısıtlamalar zaten onu getiriyor. Bunlar yatırımcının hiç çıkarına değil ama orada tarım yapılmasın deniyor. Kuyunun etrafında 100 metre diyorlardı şimdi 500 metreye çıktı. Bütün kuyuları kapsayan bir alanda, TOKİ ev yapmasın, sanayi kurulmasın, tarım yapılmasın kuralları getiriliyor. Bunlar da plana işlenmek zorunda. Ondan dolayı bu kanunun ve bu kanunu uygulayanların mutlaka değişmesi lazım. Şu anda jeotermal alanlarda tarım ve tarımsal faaliyetler kısıtlanacak, bu çılgınca ve yanlış bir şey. Jeotermal işletmecinin de çıkarına değil. Halkın da tam anlamıyla zararına." ifadelerini kullandı.