Levant Antika tarafından 17 Mayıs'ta Rixos Pera Otel'de düzenlenecek müzayedede satışa sunulacağı açıklanan ve Cumhuriyet'in ilk dönemlerine ışık tutacak bir belge niteliğinde olduğu vurgulanan Latife Hanım'ın boşanma sürecindeki mektubu içeriği açısında da epeyce yankı yaratacak. Latife Hanım, çok özel duygularını mektubunda paylaşırken, eşine duyduğu sevgiyi de dile getirmekten çekinmiyor. İsim vermeden Fikriye Hanım'a göndermede bulunan Latife Hanım, “Bütün bu kadar ”¦ müstefit etmiş olan yüksek bir şahsın ölümüyle öç alacak kadar alçak ruhlu değilim” diyor.

Latife Hanım, “Tarihin seviyesinde (sayfasında) iki buçuk sene hayat arkadaşlığı ettik” dedikten sonra “Hayatta bulunduğum müddetçe hatıratımın neşr edilmeyeceğinden emin olsunlar” ifadelerini kullanıyor.

Latife Hanım'ın Atatürk'ten manevi değeri olanların dışında bir şey istemediği de mektuptan anlaşılıyor.

Zete, evlilikleri kadar, yaşadıklarıyla da bugün bile çok merak edilen Latife Hanım'ın Mustafa Kemal Atatürk'e, yazdığı mektubun bir bölümünü aktarıyor.

YÜZÜĞÜMÜ İADE ETTİKTEN SONRA

Kendilerini terk etmek için adımı benim attığımı söylüyormuş. Ben eğer buna karar verseydim doğrudan doğruya kendilerine söylemeye hakkım olurdu. Hiçbir hanımı hiçbir vazife ile tavzif etmedim. Ve yüzüğünü hiç parmağımdan çıkarmadım. Şimdi bunu reisicumhur hazretlerine iade ettikten sonra süratle kendilerininkini de iade ediyorum.

ÇOK ESASLI SEVEN BİR TÜRK KIZI İDİM

Ben baştan beri çok esaslı seven bir Türk kızı idim. Bütün bu kadar ”¦ müstefit etmiş olan yüksek bir şahsın ölümüyle öç alacak kadar alçak ruhlu değilim. Teessüf ederim ki dost diye arkadaş diye hiçbir hakları olmaksızın ta son dakikaya kadar beni anamla/atamla dahi yalnız bırakmayan iki hanımefendi mazinin tafsilat ve hürmetini rencide edecek dedikodular yapmışlardır.

BU ZAYIF TÜRK KIZININ HUKUKUNU KİM MUHAFAZA EDECEK

Kendi şahısları hakkında şayiaya meydan verilmemek için bana karşı hükümet vasıtasını kullanacaklarını söylüyorlar. Bütün dedikodular ve isnatlar kendi muhitlerinden ve kendi adamlarından çıkmakta olduğundan acaba bu zayıf Türk kızının hukukunu kim muhafaza edecektir?

Ben reisicumhur hazretleriyle geçirmiş olduğum hayatın büyük büyük şerefini muhafaza ederken kendileri bana ıslah tavsiye ettikleri yer olan yatak odasında kendi yatakları önünde kendileri ”¦ müşahade ettirdiler.

İKİ BUÇUK SENE HAYAT ARKADAŞLIĞI ETTİK

Tekrar ediyorum ki, ”¦ reisicumhur hazretlerinin benim doğduğum günde (Rasuhi bey ve Doktor Rahmi bey hazırdılar) bana hediye edilmiş defterdir. Ben reisicumhur hazretlerinin geçirmiş olduğu hayat hazırdır. Elbette neşredecek değilim. Benim kendileriyle tanıştığım ve yaşadığım müddetçe hasıl olan hissiyat ve intibaatımı sırf kendime ait hatıra ve hatıra olunmak üzere hazır/satır etmek benim hakkımdır.

HAYATTA OLDUĞUM SÜRECE NEŞRETMEYECEĞİM

Çünkü tarihin seviyesinde/sayfasında iki buçuk sene hayat arkadaşlığı ettik. ”¦ sonra kendisine ”¦ ”¦ hatıratını kaydetmek salahiyeti görülmüştür. Hayatta bulunduğum müddetçe hatıratımın neşr edilmeyeceğinden emin olsunlar.


ÇERKES HALAYIĞI GİBİ SATILACAK DEĞİLİM

Memnun olundum. Eğer reis-i cumhur hazretleri refikaları iken beni düşünüp her hangi bir para vermiş olsalardı onu muhafaza etmek hakkım olurdu. Mülklerin tutulduğu bir devirde bir Çerkes halayığı gibi satılacak ve çerağ edilecek değilim. Başka hiçbir nokta-i ıztırabım yoktur.

TABANCALARI İADE EDİYORUM

Kitapların hepsini aynen iade buyursunlar. İçinde benim için de aile yadigârı olmak itibarıyla çok kıymettar eserler vardır.

Tabancaları iade ediyorum. Yalnız benimle evlenmeden evvel askerin içinde takdir ettiği kıymetli tarihi yadigar olan ”¦ tabancayı muhafaza ediyorum. Bir de altın saat? olanı ki kendileri de bilirler. Bana İstanbul'dan hediye edilmişti.

ÜÇ ŞALIN İADESİNİ RİCA EDİYORUM

Kalan Eşyalar:

İddia olan çok eşya vardır. Fakat hepsini tadat etmeye (saymaya) imkan yoktur. Yalnız atideki (aşağıdaki) eşyanın iadesini rica ederim.

Üç adet şal (Merhum büyük validemden hatıra kalmıştır.)

Gümüş divittir. (”¦ büyük validem doğduğum ) (ZETE)