Manisa’da dün Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü polislerinin de katılımıyla 25 yıllık esnaf Şerif Nalçakan’ın işyerindeki arama, aralıksız 25 saatin üzerinde devam ederek adeta zulme dönüştü. Nalçakan’ın işyerindeki arama, gece boyunca da devam etti. Dün saat 11.00’de başlayan arama ve el koyma işlemleri bittiğinde bugün saat 12.00’yi geçmişti. Arama sonucunda "Peygamber Efendimiz'in (sav) Hayatı" ve "Hazreti Muhammed ile Bir Gün" isimli kitaplarla Sızıntı dergisi, tutanağa suç unsuru olarak girdi. Nalçakan, bir esnafın işyerinde aralıksız 25 saatin üzerinde arama ve el koyma işlemi yapılmasının zulümden başka bir şey olmadığını söyledi.

Şerif Nalçakan, esnaflara böyle bir baskının yapılmasının kendilerini üzdüğü gibi toplumda büyük yara ve derin uçurumlar açtığını kaydetti. Bu tür baskınlarla toplumda insanların birbirlerine ve devlete güveninin sarsıldığını dile getiren Nalçakan, şunları söyledi: “Yani itham edilen şeyler, kabul edilir şeyler değil. Öncelikle sizi, anayasal düzeni bozma ve bir terör örgütü ile itham ediyorlar. Bunları insan düşündüğü zaman sizin birçok örgütle aynı kefeye koyulmanız kabul edilir bir şey değil. Bu anlamda biz 25 yıldan beri esnaflık yapan, devletimizle hiçbir zaman, hiçbir dönemde karşı karşıya gelmemiş insanlar olarak bunlar kabul ettiğimiz şeyler değil. Nihayetinde yapılan baskında da 25 saat arama yapıldı. Bizim işyerine yapılan baskında bulunan Sızıntı dergisi ve Peygamber Efendimiz'in (sav) hayatı ile ilgili iki tane kitaptan ibaret bir evrak bulundu. Bunun dışında bir tane kasa defteri mevcut ve o kasa defteri de normal giriş çıkışlarımızla alakalı. Dolayısıyla böylesine bir gün süren ve 15-20 polisle yapılan bir baskın neticesinde tutanaklara geçen bunlar. Olayları yakinen takip edenler biliyor ki bu baskınlar, siyasi algının bir parçası. Yani kamuoyunun takdirine şunu arz etmek istiyorum, bizler şu nesle sahip çıkmak isteyen, ben aynı zamanda okuma salonunun yönetim kurulu üyesiyim. Oradaki insanlara burs sağlayan ve oradaki insanlara eğitim konularında yardımcı olmaya çalışan bir resmi bir derneğiz. Bu dernek çerçevesinde kendimiz yardımda bulunduğumuz gibi etrafımızdaki insanları da bu noktada duyarlı hale getirip bu nesle sahip çıkmak istiyoruz. İtham edilen şey bu ve itham edilen şeyin bu olması nedeniyle de biz bundan müteessir değiliz, rahatsız değiliz. İstendiği kadar bizim üzerimize gelsinler, bizim alnımız açık ve konuda herhangi bir rahatsızlığımız yok.”

'25 SAATLİK ARAMA ZULÜM'

Aramanın 25 saatten fazla aralıksız sürmesinin zulüm olduğunu dile getiren esnaf Nalçakan, “Mahkeme kararında, bir gün içerisinde aranması ifadesi var. Bu, mahkeme kararını aşan bir durum, hukuki olarak. İkincisi, işyerinde çalışan dört personelim ve o gün telefonlara bakamadık, bilgisayarlarımız kapandı ve iş yapamadık ve ikinci güne de sarktı bu. Dolayısıyla bu süre içerisinde burada çalışanların psikolojisi etkilendi. Gelen müşteriler, olayı anlamakta zorlardı. Biz de zaten ne arandığını ve istendiğini bilmeden olayla karşılaştık ve 25 saat kabul edilir bir şey değil. Yani bulunan bir şey olsa canınız yanmayacak. En ufak bir şey bulanmadı ve kitaptan öte geçilmedi.” diye konuştu.

Bu yapılanlara manen üzüldüklerini aktaran Nalçakan, “Toplumdaki bu kutuplaşmalar ve bu yaşananlar topluma zarar veriyor. Olaylar gelip geçiyor ama yapılanlar insanlarda iz bırakıyor. Bunlar tabii kamuoyunda insanların bunu takdir etmesi lazım. Nihayetinde herkes bizim gibi düşünmeyebilir ama biz kendi inandığımız noktada, kendi anlayışımızla doğru yaptığımızı düşünüyoruz. Mühim olan, Cenab–ı Hakk'ın katında, Allah katında yaptığımızın doğru olması ve maşeri vicdanda da bu noktada biz doğru olduğumuza inanıyoruz. Terör iftirası bizi üzüyor. Terör dediğin zaman bu insanlara zarar veren, topluma zarar veren, devlete zarar veren bir anlayışın neticesi. Bugün terör örgütü ile alakalı bize isnat edilen şeyler, sadece işyerimizde bulunan birkaç tane dergi ve kitaptan öte geçmiyorsa siz terör örgütü yaftasını yakıştıranlara takdir etmek lazım ve bunlara ifhaf edip bunları kendilerine iade etmemiz lazım. Nihayetinde terör örgütünün gerektirdiği haller yok zaten, bunu toplum da biliyor.” şeklinde konuştu.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, Manisa’da yapılan baskınlara tepki göstermesine de değinen Nalçakan, “Bülent Arınç Manisamız'ın büyüğü olan, geçmişte milletvekilliği ve Başbakan yardımcılığı yapmış birisi. Arınç, konuyla ilgili ifadelerini geçtiğimiz günlerde kamuoyuyla paylaştı. Biz kendisiyle ailecek tanışıyoruz ve kendisi değer verdiğimiz birisi ancak kendisinin ifadesi şu: ‘Bu insanların yüzüne nasıl bakacağım?’ Hakikaten öyle. Şu anda bizler ve bu işe muhatap olan insanlara yapılanlar, bugün onların da vicdanını rahatsız ediyor ve bunları ifade etmektedirler. Tabii siyasi baskılar veya siyasi konjonktür maalesef onlara da böyle satır aralarında ifade etmekle geçiştirilmiş oluyor.” dedi.

Şerif Nalçakan, şunları anlattı: "Tutanakta ifade edilen şu: Peygamber Efendimiz'in (sav) Hayatı, Sızıntı dergisi ve Hazreti Muhammed ile Bir Gün isimli kitaplar geçiyor. Bunlar normal, bizim ofisimizin kütüphanesinde bulunan üç dört tane kitaptan ibaret. Bunlar şu anda tutanak kayıtlarında geçen kitaplar, yani bandrollü olan kitapların bugün insanlara ne zarar verdiği, bunlar toplumda her kesimin Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle almış olduğumuz kitaplar ve bunlar rahatsızlık veriyor ve tutanaklara geçebiliyorsa bunu kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. Nihayetinde geçmişte, 1980 öncesinde o baskıların yaşandığı 161, 163, 141 ve 142. maddelerinin yaşandığı dönemlerd, maalesef o dönemlere rahmet okutacak durumlarla karşılaşıyoruz."