Pak Eğitim İş Genel Başkanı Abdullah Kayışkıran, Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) 60 bin dershane öğretmeni arasından alınacak 3 bin 121 kişinin hangi kriterlere göre seçileceğini sordu.

Abdullah Kayışkıran, konu hakkında yaptığı yazılı açıklamada, dershaneleri yasa zoruyla kapatan siyasi iktidarın, dershane öğretmenlerini sınavsız şekilde devlet okullarına atama sözü verdiğini hatırlatarak, “Dönüşüm ve teşvik uygulamasında olduğu gibi, bu konuda da verilen sözler asılsız çıktı. Milli Eğitim Bakanlığı, dershane öğretmenleri ve etüt merkezi çalışanlarından sadece 3 bin 121 kişiyi atayacaklarını duyurdu.” dedi.

Türkiye genelinde dershanelerde yaklaşık 60 bin öğretmenin görev yaptığını belirten Kayışkıran, “Başlangıçta bu öğretmenlerin devlet okullarına alınacağını söyleyenlerin millete yalan söylediği ortaya çıktı. Kamuya alınacağı açıklanan 3 bin 121 öğretmen, toplam dershane öğretmenlerinin sadece yüzde 5’idir.” şeklinde konuştu.

Pak Eğitim İş Genel Başkanı Kayışkıran öğretmenlere söz verildiğini hatırlatarak şöyle devam etti: “Buradan sahte sözlerle on binlerce öğretmenimize umut tacirliği yapanlara soruyoruz: Geriye kalan 57 bin öğretmenimizin durumu ne olacak? Bu rakam aileleriyle birlikte yüzbinleri buluyor. Hukuksuz bir yasayla işini ve ekmeğini elinden aldığınız bu insanların sorunlarına nasıl bir çözüm düşünüyorsunuz? Dahası, 60 bin öğretmen içerisinden devlet okullarına atayacağınız 3 bin 121 öğretmeni neye göre belirleyeceksiniz? Daha önce Şube Müdürleri ve Okul Müdürlerinde yaptığınız gibi, hiçbir bilimselliği ve objektifliği olmayan mülakatlarla size yakın ve yandaş olanları mı devlet okullarına alacaksınız?”

"GEÇ GELEN ADALET ADALET DEĞİLDİR"

Pak eğitim İşçileri Sendikası olarak, hukuksuz dershane kapatma yasasının en başından bu yana yaptıkları gibi, bu süreçte de her türlü hukuksuzluk ve usulsüzlüğün takipçisi olacaklarını vurgulayan Kayışkıran, şunları kaydetti: “Görüldüğü gibi, dershanelerin kapatılması, her aşamada yeni yeni sorunlar üretmekte, insanlar, aileler mağdur olmakta, zaten birçok ciddi sorunla boğuşan eğitim sistemimiz kargaşa ve kaosa sürüklenmekte. Uluslararası hukuka, Anayasamıza, teşebbüs hürriyetine ve eğitim alma özgürlüğüne aykırı olan bu yasa, bundan böyle de sürekli yeni sorunlar üretecek bir garabettir. İptal istemiyle Anayasa Mahkemesine taşınan düzenleme, bir yılı aşkın süredir Yüksek Mahkemede karara bağlanmayı beklemekte. Anayasa Mahkemesi’nin değerli üyelerine de bir çağrıda bulunuyoruz: Geç gelen adalet adalet değildir. Bu garabetin daha fazla sürmesine izin vermeyin. Sizden evrensel hukuki değerler karşısında ülkemizin yüzünü yere düşürmeyecek bir karar bekliyoruz.”