Geçtiğimiz Pazar günü İmralı canisi ile görüşen heyette bulunan HDP eş Genel Başkan Yardımcısı Sırrı Süreyya Önder, “Artık mesele devletin bürokrasisinde görüşülmekten çıkıp siyasi heyetler üzerinden görüşülmeye başlandı. Bu iki olayı da çok önemli buluyorum” diyince işin peşine düşüp siyasi kulislerde “AKP'den İmralı'ya bir heyet mi gitti” sorusuna yapılan taze yorumları sizlere aktarmıştım.
Sırrı Süreyya Önder ve bazı HDP'li sözcüler kırılan potu(!) anlayınca hemen düzeltme ihtiyacı içine girdi, “Biz heyetin daha önce 3 bakan ile bir arada yaptığı görüşmeyi kast ettik” mealinde açıklamalar yaptılar ama ok yaydan çıkmıştı bir kere. Israrla peşine düştüğüm “AKP'den kim(ler) İmralı'ya gitti” sorusunun ilk ip uçlarına ulaştım. AKP'de gelişmeleri çok yakından takip eden bir milletvekilinin “Mahir Ünal'a dikkat edin ve dikkatli takip edin. Bugünlerde çok kritik görüşmelere katılıyor” diye uyarınca ışık yandı. AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal, Recep Erdoğan'ın önemli kara kutularından biri. Aldığım uyarıyla Erdoğan'a çok yakın olan siyasi danışmana gittim. “Başbakan, Mahir Ünal'ı İmralı'ya gönderdi mi” sorusunu yönelttim. Çok şaşıran danışmanın ilk tepkisi “sen nereden duydun” şeklinde oldu. Ne cevap vereceğimi bildiği için beklemeden “doğru” dedi. Zamanı sordum “geçen hafta” diye kısa yanıt verdi.. “Mahir Ünal'ın kaç defa İmralı'ya gönderildiği, yanında kim veya kimlerin olduğu ve içerik” konusunda sorularımı “bilmiyorum” diyerek kestirip attı. Çok bunaldığını açıktan hissettirdiği ve lafı daha fazla uzatmanın manası olmadığı için görüşmemiz kısa sürdü. Böyle bomba bir haberin tek taraflı sağlaması yetersiz olacağı için, güvenlik kaynaklarından üst düzey isimlerle görüştüm. “Kendilerinde de aynı yönde duyumlar olduğunu” belirtmekle yetindiler içerik, konusuna kapı duvar oldular. Haberin gerçek muhatabı AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal'a gelince; kendisi ile görüşmek istediğime ilişkin notumu özel kalemine aktardım cevap bekliyorum.
Özetle; terörist Öcalan karşısında diz çöken ve Çankaya koltuğuna oturmak için taviz üstüne taviz veren Erdoğan, bölücü başı ve terör örgütünün en önemli taleplerinden biri olan siyasi heyet görüşmelerini başlatmış. Güvenlik kaynakları da AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal'ın İmralı'ya gittiğini doğruluyorsa bundan daha başka ne yorum yapılabilir?..
Sözde çözüm sürecinde yürüyen diğer gelişmelere değinelim...
Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'in Pazartesi günü karargahta yaklaşık 2.5 saat süren baş başa görüşmesini sizlere aktarmıştım. Terör örgütü PKK'nın yol kesme eylemleri ile birlikte Özel'in İçişleri Bakanı Efkan Ala ile de bir görüşme yaptığı bilgisine ulaştım. İçişleri Bakanlığı kaynaklarından edindiğim bilgilere göre; Genelkurmay karargahında gerçekleşen görüşmede Necdet Özel rahatsızlık duyduğu bazı konuları Efkan Ala'ya aktardı. Bunların başında yol kesme eylemleri ile ilgili bazı Valilerin tutumları ve “silahlı kuvvetlere yetki verdik müdahalede geç kalındı” şeklinde açıklamaları var. Necdet Özel, Valilerin takındığı tavırlardan duyduğu rahatsızlığı net bir dille anlatırken komutanlıklardan gelen, bölgede birliklerin zamanında Valiler tarafından hareket ettirilmediğine dair belge ve bilgileri de paylaştı. Necdet Özel, Efkan Ala'ya Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bölgede nasıl titiz ve hassas çalıştıklarını anlatırken Valilerin askerin moralini bozacak açıklamalardan kaçınmasını ve bu konuda uyarılmasını da rica etti.
PKK'nın yol kesme eylemleri ile ilgili gözlerden kaçırılmak istenen bir boyuta da önemle dikkat çekmek istiyorum. TSK kaynakları, yol kesme eylemleri ile bölgedeki Hint keneviri hasat zamanının denk düşmesine işaret ediyor. Kaynaklar; “Uyuşturucu baronları bir taşla iki kuş vurmak istiyorlar. Hem PKK'nın ekmeğine yağ sürüyorlar. Hem de büyük darbe yedikleri Hint keneviri ticaretinde hasat mevsiminde oldukları için ne kadar hasat yapabilirsek kârdır diyip hasadı da kaldırmak istiyorlar” diyor.
TSK kaynakları, yol kesme eylemlerine müdahale ederken birlik komutanlarının yaptıkları halkı uyarıcı anonslara da şöyle açıklama getiriyor;
“Emir, Genelkurmay Başkanlığı'ndan verildi. Uludere benzeri bir olay ve provokasyonla karşılaşmamak için bu anonslar yapılıyor. Çünkü biliyoruz ki biz halkı uyarmasak ve dikkatli davranmasak o çadırların arkasında saklanan hainler, kandırdıkları insanları kendileri kurşunlayacaklar.”