İzmir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Merdan Hekimoğlu, 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Özgecan Aslan cinayetinin faillerine verilecek cezanın son saatine kadar infazı, bu tür suçların faillerine hiçbir cezai indirim yapılmaması ve af kanunu çıkarılmaması gerektiğini dile getirdi.

Aslan’ın hunharca katledilmesi Türkiye’de büyük tepkiye sebep olurken Dekan Hekimoğlu da özellikle kadına yönelik şiddetle ilgili cezaların, en üst sınırdan ve kuvvetlendirilerek verilmesinin, etkili olabilmesi için de infazın son günü ve son saatine kadar hiçbir indirim yapılmadan ve af kanunu çıkarılmadan uygulanmasının şart olduğunu söyledi. Mevzuat boyutuyla düşünüldüğünde, ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin engellenmesi konusunda yapılan düzenlemelere dikkat çeken Hekimoğlu, 2009 yılında Türkiye’nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından kadına karşı şiddet sebebiyle mahkûm edilen ilk devlet olduğunu hatırlattı. Papa’yı öldürmeye tam teşebbüsten İtalya’da 20 seneye yakın hapis yatan Mehmet Ali Ağca’nın, Türkiye’de ise Abdi İpekçi’yi öldürmesi sebebiyle hapiste 10 sene bile kalmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Hekimoğlu, “Türkiye’nin, caydırıcı özelliklere sahip yeni bir ceza infaz rejimine ihtiyacı vardır. 2014’te Türkiye’de 281 kadın, cinayete kurban gitti. Sadece hukuk kuralları, bu sorunu çözmede yeterli olmuyor. Bir mahkûmiyet kararı çıktığı zaman sonuna kadar tatbik edilmeli, araya bir af kanunu girip de veya şartlı salıverilmeyle ilgili hükümler veyahut cezada indirim söz konusu olmamalı. Kadına karşı şiddet, insanlık onuruna yönelik en büyük saldırıdır. Kadına yönelik şiddette verilecek mahkûmiyet kararları alt sınırdan değil, ceza “takdiren ve teşdiden” üst sınırdan, kuvvetlendirerek uygulanmalı; ancak böyle bir yargı pratiği caydırıcılık yaratır.” dedi.

Kadına karşı şiddet konusunda son yıllarda artan farkındalığın yanısıra toplumun halen sosyolojik olarak içinden geçmekte olduğu "kuralsız, normsuz, değersiz olma hali" olarak tanımlanan anomi durumuna da değinen Dekan Merdan Hekimoğlu, “Türkiye’de büyük bir sosyal mobilizasyon söz konusu. Köyden kente göç ederken, geleneksel değerlerden uzaklaşırken modern toplumun değerlerinin de henüz benimsenmediği süreç, önemli sıkıntılara neden oluyor.” dedi. Kadına yönelik şiddetin, başkasının önünde küçük düşürmekten çocuğunu göstermemekle tehdide kadar fiziki şiddet içermeyen pek çok günlük davranışla başladığına dikkat çeken Hekimoğlu, “Her ikisi de çalışan karı kocanın akşam eve geldiği anda, yemek hazırlamak için mutfağa giden karısına yardım etmek yerine televizyon karşısına geçip kanal değiştirmeye başlayan erkeğin yaptığı da bir nevi şiddet uygulamaktır.” dedi.