Parti kapatma ve milletvekili dokunulmazlıkları üzerinden devam eden tartışmalar yeni ve eski siyasilerin de katılımıyla genişliyor. Eski milletvekillerinden Ufuk Uras, siyaset zeminini genişletmek yerine daraltmaya çalışmanın 90’lı yıllarda sonuç vermediği yöntemleri yeniden sunmak anlamına geldiğini belirtti. Uras, “Halen 7 Haziran genel seçimlerine yönelik bir tahammülsüzlük var, bu ortaya çıkıyor. Bu tahammülsüzlüğün sonucu da maalesef Türkiye’nin Ortadoğu üzerinde bir maceraya sokulması oldu. Arka bahçe olarak değerlendirilen muhalefetin de sindirilmesi üzerinden siyaset yapılıyor.” dedi.

Ufuk Uras, son dönemde yaşanan terör olayları, Ortadoğu’daki gelişmeler ve Türkiye’deki iç siyasette yaşanan tartışmaları Cihan Haber Ajansı’na (Cihan) değerlendirdi. Topluma sağduyu mesajı verilmesi, bir arada yaşanmak isteniyorsa birlikte siyaset yapılmasının öğrenilmesi gerektiğinin altını çizen Uras, “Halen 7 Haziran genel seçimlerine yönelik bir tahammülsüzlük var, bu ortaya çıkıyor. Bu tahammülsüzlüğün sonucu da maalesef Türkiye’de Ortadoğu üzerinde bir maceraya sokulması oldu. Arka bahçe olarak değerlendirilen muhalefetin de sindirilmesi üzerinden siyaset yapılıyor. Bu doğru bir şey değil.O yüzden Dolmabahçe mutabakatı olmamış gibi, yıllarca süren İmralı görüşmeleri olmamış gibi davranmak sağlıklı değil.” şeklinde konuştu.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) toplanmasının iyi değerlendirilmesi ve fiili durumlardan kaçınılması gerektiğinin altını çizen Uras, parti kapatmakla birlikte, partiyle özdeş siyasilere yasak getirmenin de çözüm olmadığına işaret etti. Uras, “Çünkü orada bir politik irade var. Bu iradeyi de yokmuş gibi saymak doğru değil. Bu politik iradenin de zaten dönüşebileceği ihtimali üzerinden siyaset yapılıyor. Hem HDP’nin hem de diğer siyasi yapıların siyaset üzerinden dönüşeceği ihtimalinin Türkiye’nin tek çıkış yolu olduğunu düşünüyoruz.” ifadelerini kullandı.

‘SÜRÜ ÜRKTÜĞÜ ZAMAN, ARKADAKİ UYUZ KEÇİ BAŞ OLUR’

Nokta analizi ile herkesin sabit kalacağını varsaymanın hatalı bir yol olduğunu belirten Uras, şöyle devam etti: “Siyasetin zeminini genişletmek yerine bunu daraltmak, 90’lı yıllarda zaten sonuç vermediği görülen çözümleri, topluma çözüm olarak yeniden takdim etmek hala 7 Haziran seçimlerini okumamanın bir göstergesi. Yurttaş kavga değil, temel ilkelerde uzlaşın diyor. Bunun da yolu resmi ve gayrı resmi her türlü şiddeti reddetmekten ve siyasetin alanını genişletmekten geçiyor.”

Yaşanan gelişmelerin muhtemel bir erken seçimi nasıl etkileyebileceği yönündeki görüşlerini de paylaşan Uras, “Bir Yörük atasözü var, ‘sürü ürktüğü zaman en arkadaki uyuz keçi baş olur’ diye. Sürekli toplumu ürkütmek, toplumu korkutarak hamle almak kısa dönemde başarılı olabilir ama Türkiye açısından doğru ve sağlıklı bir şey değil. Bence yurttaş, kutuplaşmayı değil, karşındakini anlamayı esas alan bir siyaseti benimseyin dedi. Hepimizin gözü var ama hiçbir göz kendisini görmüyor. Kendimizi ancak başkalarının gözüyle tamamlayabiliyoruz. Başkalarının gözünü oyma üzerinden siyaset en fazla bunu önerenlere zarar verir. Bumerang gibi bunu önerenlere çarpar. O yüzden uzun vadede bu tür siyasetlerin sonuç vermeyeceğini Türkiye’nin yakın tarihi zaten bize gösterdi." şeklinde konuştu.

'AK PARTİ İÇİNDEN DE ÇIKARSA ŞAŞIRMAM'

Uras, milletvekili dokunulmazlıklarının tamamen kaldırılmasından yana olduğunu ve AK Parti içinden de bu yönde eğilim olmasının kendisini şaşırtmayacağını anlatarak şöyle konuştu: “HDP’nin ve CHP’nin dokunulmazlıklar tavrı bence çok doğru. Dokunulmazlıkları içinden çıkılmaz hale getiren Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kendisi. Çünkü diğerleri siyasi meseleler. AK Parti’nin ki tamamiyle akçeli para pul meseleleri. O yüzden orada tek taraflı davranıyor. Bence dokunulmazlıklar tamamiyle kaldırılmalı. Ak Parti de dahil olmak üzere hiç kimsenin siyasi olmayan nedenlerle bir kalkanı olmamalı. Yurttaşın pozisyonu ile milletvekilinin pozisyonu da aynı olmalı. Ak Parti içinden de bu yönde oy çıkması benim için şaşırtıcı olmaz. Çünkü Sayın Davutoğlu’na bırakılsa onun da benzer düşünceye sahip olacağını düşünüyorum. Ama Cumhurbaşkanlığı’nın vesayeti maalesef Davutoğlu’nun siyasi hayatını adım adım bitiriyor gibi gözüküyor.”