Bir dönem Edirne’de yaşayan Yahudi vatandaşlar, restore edilen Büyük Sinagog’da anılarını yeniden yaşama fırsatı buluyor. Her hafta farklı dinlere mensup 2 binin üzerinde kişi bu mabedi ziyaret ediyor.

İspanya’da yaşadıkları zulümden kaçarak Osmanlı’ya sığınan Yahudiler, yüzyıllar boyunca huzur ve güven içinde yaşadı. Yahudilerin bir bölümü de Edirne’ye yerleştirildi. Yenilerinin eklenmesiyle birlikte sayı on binleri bulan Yahudiler, Kaleiçi bölgesinde yaşadı. İbadetlerini yerine getirmek için zaman içerisinde farklı büyüklükte 13 sinagog inşa eden Yahudiler, 1903 yılındaki büyük bir yangın yaşadı. Yangında çok sayıda konutla birlikte cemaatin ibadethaneleri de zarar gördü. Bunun üzerine II. Abdülhamit’in fermanıyla Yahudiler için Avrupa’nın ikinci büyük sinagogu inşa edildi.

Yıllarca ibadetlerini, dini merasimlerini ve düğünlerini Büyük Sinagog'da yapan Yahudiler, Birinci Dünya ve Balkan Savaşları sonrasında şehirden göç etmeye başladı. Yahudilerin Edirne’yi terk etmesiyle birlikte Büyük Sinagog da cemaatsiz kaldı. Mülkiyeti vakıflara kalan sinagog, zaman içerisinde bakımsızlıktan yıkılmaya başladı. Yok olma tehlikesi geçen Avrupa’nın ikinci büyük sinagogunun ihya edilmesi için Vakıflar Genel Müdürlüğü çalışma başlattı. 5,7 milyon TL harcanarak aslına uygun olarak restore edilen sinagogun açılışı, 26 Mart tarihinde Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Yahudi cemaati temsilcileri ve çok sayıda davetlinin katılımıyla yapıldı.

Açılışın ardından, sinagoga ziyaretçi akını başladı. Edirne’ye gelen yerli ve yabancı turistler Selimiye Camii başta olmak üzere tarihi ve doğal mekânı gezdikten sonra Büyük Sinagog'a uğruyor. Her hafta farklı dinlere mensup 2 binin üzerinde kişi bu mabedi ziyaret ediyor.

Sinagogu en fazla ziyaret edenler arasında bir dönem Edirne’de yaşayan ve sonrasında İstanbul’a göç eden Yahudiler oluşturuyor. Gelen Yahudiler, belirli günlerde ibadetlerini yaptıktan sonra Sinagogda sergilenen fotoğraflara bakarak geçmişi yâd ediyor. Gelenlerin arasında Edirne’nin tek Yahudisi olan Rıfat Mitrani’nin ağabeyi Haim Mitrani de vardı. Eşi ve yakınlarıyla birlikte ziyaretini yapan Mitrani, sinagogda sergilenen fotoğraflara bakarak çocukluk ve gençlik yıllarına tarihi bir yolculuk yaptı. 1975 yılında kardeşi Rıfat Mitrani’nin düğününü burada yaptıklarını anlatan Haim Mitrani, kendisinin Edirne’nin tanınan simalarından Çukur Bakkal’ın oğlu olduğunu ifade etti.

Mitrani, “Babamın ismini söylediğiniz zaman herkes tanır. 1978 yılında İstanbul’a göç ettik. Zaman zaman ziyarete geliyorum. Hatırlıyorum, ben çok küçükken bu kadar da güzel değildi. Muhteşem olmuş.” dedi. Bir dönem Edirne’de 75 bin Yahudi’nin yaşadığını anlatan Mitrani şunları söyledi: “Sonra sayı 50 bine indi. Sonrasında ise yavaş yavaş göç başladı. Göçten sonra burası vakıflara kaldı. Bakımı yapılmadı. Bir yer boş kalınca bakımsız olur. Şimdi muhteşem bir şey yaptılar.” Mitrani, kendisinin de 5 Ocak 1964 yılında burada evlendiğini hatırlattı.

Türk vatandaşı bir Musevi olduğunu belirten Musa Susar ise 500 yıl önce İspanya’dan gelen atalarının torunları olduklarını ifade etti. Üç yıl önce geldiğinde burasının harabe ve virane olduğunu anlatan Susar, “Edirne’ye çok güzel bir eser kazandırdılar. Ellerine sağlık diyorum. Teşekkür ediyorum. Buraya ikinci gelişim, İstanbul’dan arkadaşlarımla birlikte gezmeye geldim. Farklı dinlerden insanların burayı ziyaret ediyor olması çok güzel. Dünya global artık. Musevi, Hristiyan, Müslümanıymış. Keşke dünyada savaş bitse ve herkes kardeş olsa. Diyeceğim bu. Sinagdaki çalışmayı beğendim. Belli ki para ve emek harcanmış. Allah yapanlardan razı olsun.” diye konuştu.