Kayseri Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Muzaffer Keklik, bu yıl Ramazan’ın yaz mevsimine denk gelmesinden dolayı, sağlık problemi olanlara, doktora danışmadan oruç tutmamaları konusunda uyarıda bulundu.
Bu yıl Ramazanda oruçlu kalınacak olan sürenin 17 saat civarında olduğuna dikkat çeken Kayseri Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Muzaffer Keklik, özellikle diyabet, hipertansiyon, koroner arter hastalığı, böbrek ve karaciğer yetmezliği, kanser rahatsızlığı olanların, doktora danışmadan oruç tutmamaları gerektiğini ifade etti.
ÖZELLİKLE DİYABET HASTALARI RİSK ALTINDA
Oruç tutmanın özellikle diyabet hastalarında önemli problemlere neden olabileceğini vurgulayan Doç. Dr. Muzaffer Keklik, “Oruç tutan diyabet hastalarında kan şekeri düşmesi (hipoglisemi) riski yaklaşık 8-10 kat artmıştır. Terleme, baş dönmesi, sinirlilik gibi belirtilerle ortaya çıkan hipoglisemi acil müdahale edilmediği takdirde, bilinç kaybı ve koma gibi ciddi sorunlara yol açabilir. Keza, hipertansiyon, kalp yetmezliği veya koroner arter hastalığı olup da gündüz ilaç kullanması gereken hastalar oruç tutmamalıdır. Özellikle de son altı ay içinde kalp ameliyatı geçirenler veya kalp krizi geçirenler de en azından 1 sene oruç tutmamalıdır. Yaz mevsimine denk geldiği için oruçlularda aşırı su kaybı olabilir. Vücut aşırı derecede su kaybettiğinde başta böbrek ve karaciğer fonksiyonlarında bozulma olmak üzere birçok rahatsızlık oluşabilir. Bu nedenle oruç sırasında kalp, karaciğer ve böbrek yetmezliği hastalarının daha fazla etkileneceği unutulmamalıdır.” diye konuştu.
KANSER TEDAVİSİ GÖRENLER ORUÇ TUTMAMALI
Kanser tedavisi gören hastalara da, bağışıklık sistemi zayıflamış olacağı için, oruç tutmanın zarar vereceğini belirten Doç. Dr. Muzaffer Keklik, mide, barsak sistemi rahatsızlığı olanlar ile anemi, migren gibi nedenlerle tedavi gören hastaların ise, ilaçlarını iftar veya sahurda alarak günlük yaşantılarını problemsiz sürdürebiliyorlarsa oruç tutabileceğini ifade etti.
SAĞLIKLI BİREYLER İLK GÜNLERDE ZORLANABİLİR
Sağlıklı bireylerin ise ilk birkaç gün zorlanabileceğini kaydeden Doç. Dr. Muzaffer Keklik, “Halsizlik ve zihinsel faaliyetlerde yavaşlama hissedebilirler, ancak sonrasında oruca kolaylıkla devam edebilirler. Ancak, tarla, fırın gibi sıcak ortamlarda çalışanlar susuz kalma nedeniyle risk altında olabilir. Oruç tutanların mutlaka sahura kalkmalarını öneririz. Sahurda sebze, kahverengi ekmek, bulgur gibi kompleks karbonhidratlar ve meyve, yulaf, baklagil gibi lifli gıdalar yenmeli, yani yavaş sindirilen gıdalar tüketilmelidir. İftarda da bir anda çok yemek yenmemeli, iftar ile sahur arasında az miktarda 1-2 seferde ve hafif yemekler yenmeli. Ağır yağlı ve kızartma türü yemeklerden uzak durulmalı. Haşlama, fırında veya ızgara yemek tercih edilmeli. Aşırı baharatlı, aşırı tuzlu ve acı besinlerden kaçınılmalı. Domates, çiğ sarımsak, çiğ soğan gibi besinlerden uzak durulmalıdır. İftardan 2 saat sonra meyve yenebilir. Tatlı tercih edilecekse, çok yağlı ve çok şekerli tatlılar yerine hafif sütlü tatlılar yenmeli. Kafeinli ve asitli içeceklerden uzak durulmalıdır. Yemeklerden sonra, sade maden suyu içmek yararlıdır. Mide şikayeti olanlar, yemekten hemen sonra uzanma ya da yatma pozisyonunu almamalı. İftardan sonra, hafif tempolu kısa süreli yürüyüşler faydalı olabilir.” ifadelerini kullandı.