Sosruka Kuzey Kafkasya destanlarının en ünlü, en yaygın kahramanıdır...destandır kısacası. Her çağda, her dönemde Nart destanlarının bilinen kahramanıdır.  

Ünlü Nart kadın kahramanı Setenay, Bakhsan ırmağı kıyısında çamaşır yıkarken Nartların sığırtmaçı onu görür ve güzelliğine vurulur. Davranır, fırlatır aşk okunu, karşı kıyıda, üzerinde çamaşır yıkanan taşa çarpar. Taş ısınır, büyür. Seteney sıcak taşı eteğine sararak  demirci Nart Tlepş’in  dökümhanesine götürür. Tlepş, büyük çekiciyle taşı kırar, içinden ateş saçan, kor biçiminde Sosruka çıkar. Bu nedenle de Nart Sosruko ya da Sosrıkua, Nart Tlepş’le Seteney Guaşe’nin oğlu sayılır.

Sosruka’nın bir kaya parçasından doğuşu, Yunan mitolojisinde “Cyclop” Türk destanlarında da “Tepegöz” ün doğumunu hatırlatır az da olsa.

Sosruka’nın doğuşunu anlatan yirminin üzerinde değişik metin vardır. Ancak, biri dışında babası belli değildir. Setenay Guaşe’nin de belirgin bir eşi yoktur aslında. Babasından söz edilen tek metinde, Nartların sığırtmaçı aşk okunu atar, ok bir taşa çarpar, taş döllenir, yavaş yavaş büyür, 9 ay 10 gün sonra taş kocaman olur, sallanmaya ve içinden sesler vermeye başlar. Setenay taşı, hem Ateş Tanrısı hem de hekim olan demirci Tlepş’e götürür. Taşın içinden kıvılcımlar saçan bir oğlan çocuğu çıkar. Setenay bebeği eteğiyle tutmak isterse de bebek annesinin eteğini yakarak yere düşer. Tlepş bebeği dizlerinden tutarak yedi kez suya daldırır ve suya değmeyen dizleri dışında, Sosruko’nun vücudu çelikleşir ve hiçbir silah ona zarar veremez.

Sosruka, Kaberdeyce Sosrıkua, Batı Adige dilinde de Sawsıruk olarak bilinir, sıcak çocuk, ateş saçan, yakan erkek çocuk anlamına gelir.

Sosruka Nart kahramanlarının en ünlüsüdür. Çerkes destanlarının bu yiğidi, başka milletlerin destanlarında Aşil’e, Adonis’e, Proemetheus’a benzer.  Sosrıkua insanoğluna sunduğu yararlı buluşlar nedeniyle çağlar boyu Kuzey Kafkas insanının gönlünde taht kurmuş, ateşi, darı tohumunu halkına getirmiş, şarap mayalamasını öğretmiştir. Sosrıkua’yla ilgili dizelerde Kuzey Kafkasya boyları söze “Sosrıkua Di Nekhu, Sosrıkua Di Khan” yani ışığımız, oğlumuz, yiğidimiz diye başlar. Tehçir sırasında adını haykırır, yardıma koşmasını iser binlerce Kuzey Kafkasyalı ağlayarak... Ruslara karşı dövüşen bir Sosrukua Birliği’nden de söz edilir kimi metinlerde.

Tanrılardan ateşi çalarak insanlığın uygarlaşmasına yol açması, Yunan  mitolojisinde Prometheus’u hatırlatır. Çelikten vücudu ama etten kemikten dizleri bize Aşil’in etten kemikten olma topuklarını çağrıştırır. Aşil, Truva’da Hektor’un attığı ok topuğuna saplanınca ölür.

Sosrıkua çoğu destanlarda , denizaltı Tanrıçası Psitse Guaşe’nin armağanı kanatlı Tiğujey’e biner ve bu atın sırtında bütün Kuzey Kafkas halklarına uygarlık getirir, savaşlarında onların önünde dövüşür, her dertlerine koşar. Uygarlığın ve yeniliğin simgesi, olmuştur çağlar boyu; eski Yunan’dan günümüze değin  birçok ozanın ilham kaynağı Sosruka, dünya edebiyatında sonsuza dek yaşayacaktır.

(Meraklısına not: circassiancanada.com; Genç Adigeler Kulübü, Nart-Türk Destanları, Karaçay-Malkar Nart Destanları’na baş vurabilirsiniz daha fazla bilgi için)

Aiz Üstel