Saraydan bugüne gelen sim sırma sanatını, dival tekniğiyle, 19 yıldır ustalıkla icra eden Fatma Sema Tekerek, 4 yılda hazırladığı koleksiyonuyla sanatseverlerin karşısına çıkmak için sabırsızlanıyor. Kahramanmaraşlı ev hanımı Fatma Sema Tekerek'in, dival tekniği ile yaptığı sim sırma sanatıyla tanışması, bundan tam 19 yıl öncesine dayanıyor. Kız meslek lisesinde açılan kurs sayesinde, Osmanlı sarayından günümüze gelen ve ismi Kahramanmaraş'la özdeşleşen bu sanatla buluşan Fatma Sema Hanım, işin tekniğini Ankara Olgunlaşma Enstitüsü'nde en ince detayına kadar kavrar. O günlerden bugüne kadar birçok esere imza atar, çeşitli yarışmalara katılır, ancak sergi açma imkânı bulamaz. Fatma Sema Hanım'ın, yazar Senai Demirci ile tanışması bu isteğini gerçekleştirmek için dönüm noktası olur. Ondan teşvikleriyle bugünkü sergi sürecini başlatır. Tekerek'in sim sırma sanatı çalışmaları birçok kişide hayranlık uyandırır. Şimdilerde, 8 kişilik ekibiyle 4 yıldan bu yana el emeğiyle hazırladıkları eserleri sergileyecek olmanın mutluluğunu yaşıyor ve gece gündüz çalışmalarını sürdürüyor. Ünlü hattat İsmet Gülnihal'in 99 Esmaü'l Hüsna'sını dival tekniğiyle nakış nakış işleyen Fatma Sema Hanım'ın sergisinde birbirinden değerli yaklaşık 200 eser yer alacak. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın desteklediği, Yapı Kredi'nin sponsorluğunu üstlendiği sergi, Sultanahmet'te bulunan Türk İslam Eserleri Müzesi'nde sanatseverlerle buluşacak. 27 Temmuz'da açılacak ve 10 Ağustos'a kadar devam edecek serginin tatlı telaşını yaşayan Tekerek, bunun akabinde de gerçekleştirmeyi arzuladığı çalışmalar için kolları sıvayacak. Osmanlı sarayının nadide sanatının daha iyi tanınması için öğrenci yetiştirmenin gerekliliğine dikkat çeken Fatma Sema Hanım, akademi oluşturmak istediğini ifade ediyor. Akademide kültür, sanat, tasavvuf ve İslamiyet ile ilgili çalışmaların yapılmasını hayal ediyor ve "Bu sanatın yaşatılmasını sağlayacak olan öğrencilerin yetişmesini çok önemsiyorum." diyor. 'Dival'in yolculuğu Fatma Sema Tekerek dival tekniğinin nasıl yapıldığını şiirsel bir dille anlatıyor. Divalin, yoluna çift dikişle gittiğini, önünü arkasına, arkasını da önüne alarak, adımlarını sabırlı ve vakur bir şekilde attığını söylüyor. Her iğne girişinin hayırlı ve helal bir yola bir yürüyüş olduğu benzetmesini yapan sanatçı, daha sonra kartona gerilerek 'cülde' adı verilen tezgâhta görülen işlemle, dostane bir birliktelik oluşturulduğunu anlatıyor. ZAMAN