Sağdan-soldan duyduğum ya da bizim TV'ler ve gazetelerden öğrendiğim kadarıyla, bazı TV'lerdeki dizilerin oldukça kalitesiz ve oldukça basit olduğu, üstüne üstlük Türk Milletinin örf ve geleneklerine taban tabana zıt olduğu anlaşılmaktadır. Bu dizileri yapanlar ve TV'lerinde yayınlayanlar hangi maksatla hareket ediyorlar? Hedefleri reyting elde etmek ve buradan para kazanmak mı? Hedefleri Türk Milletinin toplum yapısını ve değerlerini bozmak mı? Nedir hedef, nedir maksat? Peki, bu kanalizasyon TV'lerine bu fırsatı verenlerin hedef ve maksatları nedir? Evet, kanalizasyon TV'lerinin yöneticileri ve yapımcıları ya para peşinde, ya da ahlaksızlık peşindedir. Bu iki maksattan birisini hedefleyen bir alçağa çok da kızmağa gerek yok. Kızmağa gerek yok, fakat tedbir almak acilen gereklidir. Kanalizasyon TV'lerinin yapımcı ve yayıncıları alçaktır deyip de bir kenara çekilecek miyiz? “Alçağa alçaklık yapmak için fırsat vermek de alçaklıktır.” Kim ki, bunlara bu fırsatı veriyor, en büyük alçaktır. Bunlara fırsat verenler kimlerdir? Doğrudan yetkili ve doğrudan görevli konumunda olan herkes bu kapsama girer. Bunların kim olduklarını ve hangi makam ve koltukta oturduklarını sizler iyi biliyorsunuz. İsim ve Kurum belirtmeye gerek yok. Kanalizasyon TV'leri ve pislik dizilerini yapanlar, yayınlayanlar ve bunları denetlemekle görevli oldukları hâlde görevini yapmayanlar sizlere sesleniyorum: Gün gelecek elinizde ne makam ve ne de imkan kalacaktır. Gün gelecek yalnızca günahlarınızla baş başa kalacaksınız. İşte o gün “veyl” diyeceksiniz. İşte o gün “pişmanlıkla ağlayıp sızlayacaksınız.” Bu kanalizasyon TV'leri ve pislik dizilerini yapanlar, yayınlayanlar ve bunları görmezden gelen yetkilileri de suçları ve günahlarıyla baş başa bırakalım. Asıl düşünülmesi gereken bunlar da değil! Ne olursa olsun onlar! Peki, bu toplumun bu kötü gidişatını kim iyiye ve kim hayra çevirecek? Kim kurtaracak bu toplumun ailesini, çoluğunu, çocuğunu? Kim yetiştirecek bu gençleri? Kim kurtaracak uçurumun eşiğindeki, bataklığın kenarındaki bu gençleri? Zaten, toplumda belirgin bir huzursuzluk ve kötü gidiş var. Toplumda evlenenlerden çok boşananlar daha çoğunluktadır. Aile içi şiddet ve baskı almış başını gidiyor. Toplumdaki iletişimsizliğin yanında, aile içi iletişimsizlik de büyük sorun oluşturmaktadır. Toplumdaki bazı fertler, psikiyatrik sorunlar ve stresle mücadele içinde çırpınmaktadır. Bunlar acı gerçekler olarak bilinmektedir. Bilinen bu gerçekleri istatistiki rakamlar olarak da bilginize sunmak isterim. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, 2010 yılında 582 bin 715 çift evlenmiş ve evlenme oranı bir önceki yıla göre yüzde 1,53 azalmıştır. 2010 yılında boşanan çiftlerin sayısı, bir önceki yıla göre yüzde 3,86 artarak 118 bin 568'e yükselmiştir. Okullardaki şiddet bilançosu da şöyle: Okullarda 2006-2010 tarihleri arasında 6 bin 569 vaka yaşanmıştır. Bu olaylara 8 bin 550 öğrenci karışmıştır. Aile içi şiddete ilişkin bilgiler de çok çarpıcıdır. 2011 Ocak ayı verilerine göre 17 kadın aile içi şiddet sonucunda katledilmiştir. 2002'de 66, 2003'te 83, 2006'da 663 olan cinayet sayısı 2009 yılında rekor sayıya ulaşıp 1126 olarak gerçekleşmiştir. Bu sene de öyle acı olaylar ve aile içi şiddete ilişkin öyle haberler okuduk ki, korkarım bu sene de bir rekor yaşanabilir. Yukarıdaki bu rakamlar vahametin boyutunu gözler önüne seriyor. Peki bu kadar olumsuzluklar kanalizasyon TV'leri ve pislik dizileri sebebiyle mi oluyor? Tabi, bunun etkisini ölçmek zor. Fakat, çok açık gerçektir ki, bu diziler toplumda ahlaksızlığı ve yozlaşmayı artıracak cinstendir. İsimleri bile (Umutsuz Ev Kadınları, Bir Çocuk Sevdim) başlı başına olumsuzluk ve umutsuzluk çağrıştıran bu dizilerden topluma hayır değil, şer gelir. Bunları isimlerine bakarak bile yasaklamak mümkün iken, ne biçim duyarsızlıksa RTÜK seyirci kalıyor. Son söz: “Bu ahlaksız dizilere RTÜK seyirci kalsa da, biz seyirci olmayalım, vesselam.”