İşte son günlerde yaşanan Gaziantep'te, Şemdinli'de, Uludere'de...v.s de yaşanan olaylar. Ve olayların ardından "şehitler ölmez, vatan bölünmez" sloganlarıyla sokaklara dökülmekle bir yere varılmaz arkadaşlar! Benim askerim şehit olsun, ben kınayıp durayım... Hele ki, aman SAĞDUYULU OLALIM! çağrısı. Var mı ya böyle bir olay! Bu nidalarla, kınamalarla bir yere varılmaz. Peki çözüm nedir? Bazı duygular vardır ki tarifi zordur.“der geçeriz. Bunlardan bazıları ana sevgisi, yâre duyulan sevgi, evlat sevgisi”¦ Fakat bu sevgileri gönülden tatmak için olmazsa olmazlardan: “vatan sevgisi”. Düşünüyorum da; bizim ülkemizde vatan sevgisi ne derecede yaşanıyor ve yaşatılıyor? diye. Aslında vatanımızı sadece belirli kesim daha çok seviyor, belirli kesim daha çok tutuyor diye düşünenler varsa ve böyle gibi görünse de bu yanlıştır. Çünkü vatan sevgisinin (fark açısından) rengi, dini, dili, ırkı ve karakteri olmaması gerekir. Ne bir eksiği, ne de bir fazlası”¦ Askerlik görevimi yaparken başımdan geçen bir durumu paylaşmak istiyorum sizlerle. Askerliğin zorluklarını askere giden her erkek bilir. Onca sıkıntı, bıkkınlık, yorgunluk, haksızlık, zorluk ve meşakkatin sonunda nihayet yemin törenine çıktık. İşte o zaman öyle bir an olmuştu ki ne yorgunluk, ne ana, ne de yar değildi tüylerimi ta ki kalbimden titreten şey. O an şanlı sancağımız geçerken ve rengine kurban olduğum bayrağımı öpüp yemin ettiğimiz o an! Bir yandan potin sesleri, bir yandan "bayrağım şiiri"ni okuyan askerin tınılı sözleri ve bir yandan da vatan! İşte tarifini yapabilecek bir edebiyatçı varsa çıksın lütfen. Şimdi, “Vatanımı nasıl ve ne kadar seviyorum?” Sorusunun cevabını kuru kuruya: Evet, çok seviyorum! Demeden şu soruları kendinize sorun. 1-)İstiklal Marşı çalarken, içinizde köpük gibi kabaran bir duygu ile ay yıldızlı bayrağa bakıp bütün benliğinizle “Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak” diyebiliyor musunuz? 2-)Önünüzden bir ip gibi muntazam bir şekilde geçen askeri birliğinizi, damarlarınızdaki kan sirkülâsyonu hızlanarak ve duygusallaşarak, iftiharla seyrediyor, tarihin akışını değiştiren kahraman ordunuzla gurur duyuyor musunuz? 3-)Yaşadığınız bu günleri yaratan, bu uğurda canlarını, kanlarını feda eden atalarınızın nasıl bir özveri içinde davrandığını idrak edebiliyor, tarihinizle ve atalarınızla gurur duyuyor musunuz? 4-)Ülkenizin geleceği için siz de, severek ve isteyerek bazı fedakârlıklar yapabiliyor mu ve yapmaya hazır mısınız? 5-)Dostlarınızla muhabbet içinde geçen bir gecede şarkıların yanı sıra , “bayrağım”, “Dağ başını duman almış“, “Yıldırımlar yaratan bir ırkın ahfadıyız“, “Çıktık açık alınla“, “Yaslı gittim, şen geldim“ gibi marşları da büyük bir zevk duyarak söylüyor musunuz? 6-)Milli maçlarda galibiyet sizi sarhoş edip, malubiyet bir o kadar kimyanızı bozuyor mu? 7-)Yabancı bir ülkede, daha itibarlı olurum düşüncesiyle kendinizi başka bir ülkenin vatandaşı gibi tanıtmıyor ve her yerde gururla “Türküm” diyebiliyor musunuz? 8-)Ülkenizde yapılan her güzel eseri zevk duyarak alkışlayıp, her tatsız olayda üzüntü duyabiliyor ve iyisiyle-kötüsüyle, eğrisiyle-doğrusuyla, tozuyla, çamuruyla, doğduğunuz ve yaşadığınız toprakları seviyor musunuz? 9-)Laz'ı, Kürt'ü, Çerkez'i, Musevi'si, Ermeni'si, kültürlüsü-cahili, köylüsü-şehirlisi, düzgünü-üçkâğıtçısı, sivili-askeri ile bir bütün olarak bitlikte yaşadığınız insanları seviyor, iyi ve kötü günleri paylaşabiliyor, kendi insanınızı sıcak ve sempatik buluyor musunuz? 10-)Düzce'de, Afyon'da, Adana'da, Erzincan'da olan depremde siz de sarsılıp içiniz kanıyor, Sarıkamış'ta da donuyorsanız? Siz bu ülkenin gerçek sahibisiniz... Suat GÜNEŞ