Son filmi 'Benim Dünyam' ile yine çok konuşulan Beren Saat oynadığı rolden, dekolte krizine kadar bir çok konuda Hürriyet gazetesinden Hakan Gence özel açıklamalar da bulundu. Sansürlere karşı olduğunu söyleyen güzel oyuncu, "Biz çocukken ekranda 'Tutti Frutti' vardı. Sağ tarafa bir nokta gelir ve erotik yayın başlardı. Ve hiçbirimiz sapık olmadık." diyor.

İşte o röportajdan satır başları...

Aşk-ı Memnu', 'Fatmagül'ün Suçu Ne?', 'İntikam' ve son olarak 'Benim Dünyam'... Hepsi uyarlama işler. Ne çektim bu uyarlamalardan diyor musunuz?
 
- Hayır. Sanırım biz bu işe yeni yeni alışıyoruz. Eskiden de bir sürü hikâyeyi, romandan ya da filmden uyarlıyormuşuz ama haklarını ödemiyormuşuz. Oysa artık haklarını satın alıyoruz. Yine de "çalıntı ya da aynısını yapmışlar" tantanaları çıkıyor. Filmde canlandırdığınız Ela doğuştan kör ve sağır. Bu sebepten konuşamıyor da.

Onun hissettiklerini anlayabilmek için nasıl bir çalışma yaptınız?

- Çekimler başlamadan nasıl olabileceğini hayal bile edemiyordum. Gerçeği oynarken idrak etmeye başladım. Mesela metinde; "Senfonisini yöneten bir orkestra şefi gibi" diye bir cümle vardı. Yardım aldığım İşitme Engelliler Federasyonu Başkanı Ercüment Tanrıverdi 'senfoni' diye bir kelimelerinin olmadığını söyledi. Çünkü onlar için müzik yoktu. Müziği duyabilmenin bana nasıl duygu değişimleri yaşattığını ve müzik dolu anıları düşündüm ve sustum.

"İŞİTME ENGELLİLER FEDERASYONU'NDAN YARDIM ALDIM"
Hiç konuşmadan izleyiciye duygu aktarmak zor muydu?

- Filmde entresan şekilde kendini ifade etmenin tek yolunun konuşmak olmadığını anlıyorsun. Kendini son derece kuvvetle ifade edebileceğin mimiklerin ve ellerin olduğunu keşfediyorsun. İşin en zor yanı duyan biri olarak duymayan birinin seslerini taklit etmekti. O konuda Ercüment Tanrıverdi'nin yardımını aldım. Helen Keller'ın hikâyesi olduğu için çok fazla hedeften şaşmadım, bol bol videolarını izledim.

O videolardan çıkardığınız hayat dersleri oldu mu?

- Kendi başarısını ve engellere karşı nasıl durduğunu anlattığı çok etkileyici bir konuşması var. Bizim hayatın içinde zafer diye addettiğimiz bir sürü şeye göre, onun hayatında aslında çok daha büyük bir zafer olduğunu görüyorsun.

İNATLA YOLUNA DEVAM EDEN BİRİYİM
Sağır ve dilsiz alfabesini gerçekten öğrendiniz mi?

- Sahnelerdeki diyaloglar üzerinden bir sürü kelime öğrendim.

Her dilin bir ruhu vardır. Peki işaret dilinin ruhu neydi?

- Anlatım çok net, bedeniniz üzerinden hissettiğiniz her şeyi dümdüz anlatmak üzerine bir dil. İma yok, laf sokma yok... Çok dürüst.

"TUTTİ FRUTTİ İLE BÜYÜDÜK DE SAPIK MI OLDUK"
Ekrandaki sansür, otosansür sizi ürkütüyor mu?

- Arada sıkışıp kalmış bir nesiliz. Biz çocukken ekranda 'Tutti Frutti' vardı. Sağ tarafa bir nokta gelir ve erotik yayın başlardı. Ve hiçbirimiz sapık olmadık. Haber öncesi kuklalarla siyasilerin eleştirileri yapılırdı. Bugün geldiğimiz noktada karikatür dergileriyle uğraşmak, televizyonda elimize şarap kadehi alamamak gibi şeyler bizim jenerasyonu sıkıştırıyor.

"BENİ İLK ÖNCE BABAM SARHOŞ ETTİ"
"Ne umduk ne bulduk!" mu diyorsunuz?

- Çocukken daha farklı bir ülkede yaşayacağımızı düşünüyorduk. Şimdi ekranda aile yapısı diye bir şey tutturuldu. Oysa ben ergenliğimin başladığı yıllarda ilk içkiyi ailemle içtim. Abim ve beni, neyin ne olduğunu anlamamız için ilk önce babamız sarhoş etti. Hiç sokaklarda sarhoş süründüğümü bilmem. Ya da ekranda bir sevişme, öpüşme sahnesi varsa annemle babam panikle kanalı değiştirmezdi. Bana hiçbir zaman "Seni leylekler getirdi" demediler. Bu konuda gerçekçiydik. Neyin ne olduğunu çocukluktan beri biliyorduk.