Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’ın açıklaması şu şekilde; Şimdilik böyle bir düşünce olmadığını sayın Bakan ve Cumhurbaşkanı açıkladı. Bilim Kurulu’ndan da buna dair bir karar çıktı. Hiçbir ülke zorla yaptırımı yapmak istemiyor. Sonunda çaresiz kalıyor, insanlar ikna edilemeyince hem aşısız olanları korumak hem de aşılı olanları korumak için ülkeler bu tarz tedbirler alıyor. Aşı olmayanlar yanlış değerlendiriyorlar. Baktıkları zaman en çok kendileri zarar görüyor bu işlemlerden. Bir aşılı bir de aşısız insan girerse kalabalığa aşısız insan daha çok zarar görür. Aşılıların çok az kısmı hastalık alır ama bunların çoğu hafif geçirir. Aşısız kişi giderse çok daha yüksek oranda virüsü alır ve hastalığı ağır geçirir. Bu insanların hastalanması aynı zamanda devlete bir yük. 'Ben aşı olmuyorum' deme hakkı böyle bir ortamda yok. Diğer aşılar için zaten zorlama yok. Ama bir salgın varsa bu tedbirleri almak zorundasınız. 2013 kızamık salgınında aşılanmayanlar salgının bitmesini engelledi. Avrupa'da 11 ülke zorunlu aşı yasaları çıkardı. Türkiye’de henüz böyle bir yasa yok. Zorda kalırsak bu yola da başvurabiliriz diye algıladım. Aşıyı reddedenlerin sayısı artmakla birlikte en son rakam 2019’da yüzde 98 aşılama oranları var. Bu konuda yapılan çalışmalar da var. Aşı kararsızlığına karşı neler yapılması gerektiğini gösteren çalışmalar var. Aşı karşıtlığı, aşı kararsızlığını etkileyen 27 nedenden bir tanesi. Türkiye’de sanıldığı gibi değil aşı karşıtlığı. Yapılan birçok şey var. Kamu spotları, halkın sevdiği sanatçıların kullanılması. Bunların hepsinin ortak tavır sergileyip çoğaltılması son derece önemli. Tek problem burada şu, bunu bakanlık ile aşılama başladığında söylemiştim aşı kararsızlığına karşı şimdiden başlamak lazım. Pandemi aşılamasında en kritik şey zaman. Mümkün olduğunca çabuk başlayıp bitirmeniz lazım ki mutasyonlar olumsuz etkilemesin. Bunları sağlamak için vakit çok kısa. Eğer biz aşılamayı çok uzatırsak, dönüp ilk aşıladıklarımızın önemli kısmını yeniden aşılamak zorunda kalacağız.