CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yazılı cevaplaması istemiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na soru önergesi verdi.

Tanrıkulu, "16 Ocak 2015 Cuma günü, A Haber adlı TV kanalında yayınlanan ‘Deşifre’ adlı programda Karşı gazetesinin ‘paralel yapı’ tarafından manipüle edildiği yönünde iddialarda bulunulmuş, program boyunca hiçbir delil göstermeksizin yargısız infaz yapılmış ve başta Karşı gazetesinin Kurucu Yayın Yönetmeni Eren Erdem olmak üzere, tüm çalışanlarının ‘suç örgütü üyesi olduğu’ iddia edilmiş, programın sunucusu henüz yayının başında, programın bir cumhuriyet savcısı tarafından izlendiğini ve adeta kendini cumhuriyet savcıları yerine koyarak, konuyla ilgili bir soruşturma başlatılacağını ifade etmiştir. Hemen akabinde, bu iddialara karşı, gazetenin yayın yönetmeni, Ağustos 2014 tarihinde gazete sahibi ile yaptığı bir yazışmayı sosyal medya hesabından paylaşmış ve bu paylaşım birçok medya organında haber yapılmıştır. Programın hemen akabinde, bu program konuklarından ve gazetenin eski sahibinin konuk edilmesini sağlayan Sabah gazetesinin bir çalışanının, bir sosyal ağ üzerinden, Cumhurbaşkanının bir danışmanına konu hakkında bilgiler verdiği, danışmanın kendisini bir savcıya yönlendirdiği, bu kişinin o savcıya götürülerek gizli tanık yapılacağı ve 20 Ocak tarihinde ifade vereceği iddia edilmiştir." dedi.

Bu bağlamda Tanrıkulu, şu soruları yöneltti:

İstanbul Cumhuriyet Savcısı'nın bu konuyla ilgili olarak, cumhurbaşkanının bir danışmanı ile görüştüğü, bu görüşmeden sonra Başsavcılık'ca görevlendirildiği ve şüphelileri yukarıda adı geçen şahıslardan herhangi birinin olduğu bir soruşturma dosyasını yürütmüş olduğu iddiası doğru mudur? İddia doğru ise, Cumhurbaşkanı Danışmanı kimdir?

Cumhurbaşkanının Danışmanı hangi yetkiye dayanarak savcı görevlendirmesi yapmaktadır?

Hükümetin istekleri doğrultusunda yayın yaptığı iddia edilen medya organlarının bilgisi dahilinde mi kamuoyu tarafından saygın ve aydın gazeteci-yazarlar olarak bilinen insanlara karşı böyle bir soruşturma yürütülmektedir?

İnsanlara para teklif edilerek dönemin Başbakanı'ndan özür diletme ve bu insanların maddi zaaflarından faydalanarak gizli tanık yapma ve bu şekilde suç uydurarak yeni soruşturma ve operasyonlara zemin hazırladığı iddia edilen bu kişilerin AKP ile ilişkisi var mıdır? Böyle bir ilişki var ise, sebebi nedir?

Karşı Gazetesi Eski Sahibi'nin, Yayın Yönetmeni Eren Erdem ile yaptığı ve kendisine bir gazeteci aracılığıyla yapılan teklifi açık biçimde itiraf ettiği ifade edilen yazışmada söylediği, "Bakanları benim üzerimden götürecekler" ifadesi ve Cumhurbaşkanı'nın Danışmanı'nın bilgisi dahilinde gerçekleştiği iddia edilen bu süreç bağlamında, ne tür bir tehdit mevcuttur?

Karşı Gazetesi'nin çalışanlarına ve yöneticilerine yönelik, AKP Hükümetinin talimatıyla başlatılmış bir soruşturma olduğu iddiası doğru mudur?