Başbakan Ahmet Davutoğlu, kamuoyunda merak edilen ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da okuduğunu açıkladığı AK Parti Seçim Beyannamesi’nde yer alan 'Başkanlık' kısmını okudu. Davutoğlu, "İdari yapının başkanlık sistemi yönünde yeniden yapılandırılmasını, yetki kargaşasının giderilmesi ve hesap verilebilirliğin gerçek anlamda tesisi için gerekli görmekteyiz." dedi. Davutoğlu, sistemin tarifini ise "Başkanlık sistemini zikrettiğimiz özgürlükçü anayasal çerçevede yasama ve yürütmenin müstakil olarak etkin olduğu, demokratik denge ve kontrol mekanizmalarının öngörüldüğü, toplumsal farklılıkların siyasal temsilin sağlandığı bir yönetim modeli olarak tasavvur ediyoruz." şeklinde yaptı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, AK Parti’nin milletvekili adaylarının tanıtımı için Ankara Arena’da düzenlenen toplantıda seçim beyannamesini de okudu. Davutoğlu, burada daha önce çokça tartışılan bir konu olan başkanlık sistemi hakkındaki düşüncelerini şu sözlerle ifade etti: "Darbe dönemlerinde milli irade işe işbaşına gelen hükümetleri sınırlamak için yapılan müdahaleler sonucu parlamenter sistem özünden ve işleyiş ilkelerinden uzaklaştırılmış, güçlü yetkilerle donatılmış olmakla birlikte hukuken sorumluluk taşımayan Cumhurbaşkanlığı makamı ile yetkileri sınırlandırılmış olmakla birlikte bütün hukuki ve siyasi sorumluluğu üslenen başbakanlık makamı arasında son olarak 2011 ekonomik krizine de yol açan yetki çatışmalarından kaynaklanan krizler yaşanmıştır. Yetki kargaşası ile malul hale gelmiş olan idari yapının ve yürütme erkinin yeniden düzenlenmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Yürütme erkinde yetki sorumluluk dengesinin hiçbir tereddüde mahal vermeyecek bir açıklıkta ortaya konması yönetimde etkinlik ve hesap verilebilirlilik ilkelerinin hayata geçirilmesi açısından bir zarurettir. 2007 yılında yapılan Anayasa reformunun ilk uygulaması olarak 2014 yılında cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi ile birlikte idari yapının başkanlık sistemi yönünde yeniden yapılandırılmasını, yetki kargaşasının giderilmesi ve hesap verilebilirliğin gerçek anlamda tesisi için gerekli görmekteyiz. 2014’te milletimiz doğrudan cumhurbaşkanını ilk defa seçmiştir. Bundan sonra da milletimiz kendi yöneticilerini hiçbir baskı olmadan seçmeye devam edecektir. Başkanlık sistemini zikrettiğimiz özgürlükçü anayasal çerçevede yasama ve yürütmenin müstakil olarak etkin olduğu, demokratik denge ve kontrol mekanizmalarının öngörüldüğü, toplumsal farklılıkların siyasal temsilin sağlandığı bir yönetim modeli olarak tasavvur ediyoruz. Bütün siyasi tarafları ve sivil toplum kesimlerini etkin yönetim ve hesap verilebilirlik ilkeleri çerçevesinde bu yeniden yapılandırma sürecine katkıda bulunmaya devam ediyoruz. Her ne surette olursa olsun yürütme erki de yasama ve yargı erki gibi anayasal denetime açık olacaktır. Yürütme erkinin aygıtları olan sivil ve askeri bürokrasi kadim siyaset kültürümüzden gelen ehliyet ve liyakat esasları ile çağdaş bürokrasinin rasyonel ve profesyonel kuralları içinde yapılanırlar ve çalışırlar."