Başbakan Ahmet Davutoğlu, Hürriyet gazetesi baskınında yer alan AK Parti Gençlik Kolları Başkanı ve İstanbul Milletvekili Abdurrahim Boynukalın’ın internete düşen 'Bunlar hiç dayak yememiş. Bizim hatamız bunlara zamanında dayak atmama olmuş' gibi sözleri için, "Bu tür ifadeleri doğru görmem, kim söylerse söylesin." dedi. Ancak yine de yapılanı savundu: "Ama bu da böyle bir kasıtla söylenmiş ifadeler değil. Biraz daha gençler arasındaki bir dost ortamında ifade edilmiş hususlar. Kendisiyle de konuştum. Bu veya bunun gibi ifadeler için hepimizin önem göstermesi gereken hususlar var. Bunu genelleştirmek doğru değil. Ayaküstü söylenen ifadelerden genel bir zihniyet çıkarmak doğru değil. Bizi en çok eleştiren medya organları da olsa destekleyenler de olsa onların güvenliğini sağlamak hükümetin görevi. Tahrik unsuru oluşturmamak kaydıyla her görüş beyan edilebilir."

Başbakan Ahmet Davutoğlu, NTV kanalında canlı yayınına katılarak, Oğuz Haksever'in yönetimindeki programda Fikret Bila, Mustafa Karaalioğlu ve Seda Öğretir'in sorularını cevapladı. Davutoğlu’na ilk olarak son AK Parti Kongresi soruldu. Son derece başarılı bir kongre süreci yaşandığını söyleyen Davutoğlu, “Kongre sonunda birlik ve beraberlik tahkim edildi. Değişik yorumlar yapılabilir ama geçerli oyların tümünü alarak seçilmiş olmam, 14 yıllık birikimin bana olan güveninin teveccühüdür. AK Parti kongreden güçlenerek çıktı. Şehitlerimiz dolayısıyla müzik yayını yaptırmadık ama salondaki coşkuyu herkes gördü.” dedi.

'MİLLETTEN UZAKLAŞMA ALGISI OLUŞMUŞSA BU DÜZELTİLMELİ'

Fabrika ayarlarına dönüldüğüne ilişkin yorumlara ise, “Ben fabrika ayarlarına dönme tabirini hiç kullanmadım. Bu bana mekanik geliyor. Kurucu değerler ifadesini kullandım. Eğer bir harekette güçlü bir insan potansiyeli var fakat değerler zafiyet göstermişse o hareket de zafiyet gösterir. AK Parti'nin kurucu değerleri çok önemliydi. Değişik kademelerde zaaf varsa bu göz önüne alınır. Milletten uzaklaşma algısı oluşmuşsa bu düzeltilmeli. Makamlar geçici değerler kalıcıdır. Bir iç muhasebe yapma ihtiyacı var.” diye ekledi.

'ABDULLAH GÜL YAKIN DOSTUM'

Davutoğlu’na ayrıca Abdullah Gül’ün Kongre’ye gelmemiş olması soruldu. Başbakan Davutoğlu, “Sayın Abdullah Gül bizim cumhurbaşkanımızdır. AK Parti kadrolarından çıkan ilk cumhurbaşkanıdır. Çok yakın bir dostumuzdur. Çok zor müzakereleri birlikte yaşadık. AK Parti'ye katkısı inkar edilemez. AK Parti'nin en önemli kurucularından biridir. Bütün bu harekete katkı sağlamış herkes değerlidir bizim için. Kimse değer taşımak bakımından ihmal edilemez. Biz AK Parti'nin içinde ikinci kaderler oluşturmaya başlarsak AK Parti'nin de Türkiye'nin de kaderi etkilenir. İsimler birine yakın görüşü, fraksiyonel bir yaklaşım. Bu bina içerisinde herkes birbirine aynı mesafededir.” dedi.

Davutoğlu’na ayrıca Bülent Arınç’ın 'Biz iken ben olduk' açıklaması soruldu. Davutoğlu, “Attığım her adımdan tekrar tekrar muhasebeyi yaparak söylüyorum, şu anda bugün AK Parti kadroları 1353 delege tek bir başkanda mutabık kalmışsa ben bundan iftihar ediyorum. O delegelerle gönül bağı kurmak benim görevim. Kongre öncesi çıkarılan dedikodular beni etkilemedi. O delegelerin her biri benim yol arkadaşım. Delegelerle ilgili spekülasyonlara itibar etmem. Benim birinci görevim partinin birliğini korumaktır. Attığım adımlarda hata yapmadığımı düşünüyorum. Benim görevim gerginliği ortadan kaldırmak, gerginlik çıkarmak değil.” diye kaydetti.

'OPERASYON TERÖR EYLEMLERİ NEDENİYLE BAŞLADI'

Davutoğlu’na ayrıca artan terör saldırıları ve çözüm süreci de soruldu. Davutoğlu, “Çözüm sürecinin temel dokusunu doğru anlamak lazım. Sadece Kürt vatandaşlarımız değil, bazen Aleviler, bazen solcular baskılar altında kaldılar. Hak ihlalleri oldu. AK Parti'nin çözüm süreci öncesinde yaptığı açılımlarla yapmak istediği şey herkesin huzur içinde kendisini ifade edebildiği hiçbir dil ve lehçenin baskı altına alınmadığı bir hayat alanı oluşturmak istedi. Demokrasi geliştikçe terörün alanı dağılır. Birisi hak mahrumiyetiyle sokağa çıkmışsa o mağduriyet gidince çekilmesi gerekir. Ben siyasi yapıda en önemli şeyin aidiyet duygusu olduğunu düşünüyorum.” dedi.

'TERÖR ÖRGÜTÜNE CİDDİ BİR DARBE VURULDU'

Başbakan Davutoğlu, “Geçen sene Kobani sebebiyle nasıl bir katliam gerçekleştirildiğini biliyoruz. 7 Haziran sonrası saldırılarla tekrar terörü başlattılar. Bu terör operasyonları onların eylemleri sebebiyle başladı. Gerekli tedbirleri almak bizim için yükümlülüktür. Terör örgütü silahlı gruplar Türkiye'yi terk edecek diye söz vermişti ama daha sonradan birçok yerde çatışma içine girdiler. Demokrasiyle terörle mücadeleyi aynı anda yapmak o kadar zor ki. İç güvenlik yasasında değişiklik yapmak zorunda kaldık. Eskiden yolda aramalar vardı. Yayla ve mezralara çıkma yasağı vardı. Biz bunları kaldırdık. Ekonomik faaliyetler arttı. Yol aramaları azaldı. Birileri bu anda bu tabloyu istismar ettiler, silah stoklaması yapmaya başladılar. Ama bu teröre taviz verildi anlamına gelmiyor. Doğu ve Güneydoğu'da yaşayan vatandaşlarımızın, faili meçhulleri, yol kesmeleri, yayla ve mezraları siz barış için kullanılmaktan çıkarıyorsunuz demesi lazım.” ifadelerini kullandı.
Davutoğlu, şöyle devam etti: “Türkiye'de demokrasiyi koruma operasyonudur. Hem huzuru sağlayacağız hem de demokrasiyi koruyacağız. Güvenlik güçlerimiz terör örgütüne çok ciddi bir darbe vurdu.” dedi.

'ÇÖZÜM SÜRECİNDE AYAKLANMA ÇAĞRISI YAPTILAR'

Davutoğlu, “2013 Nevruzunda silahlar bırakılsın diye açıklama yapılmıştı. Ülkede olumlu bir hava esmişti. İmralı'ya ziyaretler yapıldı, silahlar bırakıldı mı? Biz Türkiye'de iç huzuru sağlamayı hedefliyoruz. O doğru yapılan işte netice elde edilmemişse, bir grup gitsin İmralı'da görüşme yapsın... Demirtaş'a söyledim, şehirlerin etrafındaki yapılanmalar kaldırılacak diye. Bir taraftan bizi oyalayarak bir süreç ilerletmek, sonradan ayaklanma çağrısı yapmak... Kobani'de ayaklanma çağrısı yapan Demirtaş'tı. Türkiye'de meşru silahlı güçler dışında var olan silahlı gruplar tasfiye edilene kadar operasyonlar devam edecek. Çözüm süreci bizim vatandaşlarımızla yürütülen bir süreçtir, o yürür. Kimsenin ötekileştirilmesine izin vermeyiz. Terörle mücadeleyi yürütürken demokrasiyi korumaya kararlıyız.” değerlendirmelerinde bulundu.

HDP HASIM MI RAKİP Mİ?

Davutoğlu, “Hangi partiye oy verirse versin kimse bu sebeple diğerini ötekileştiremez. HDP'ye oy veren vatandaşlarımızı tahkir eden ifadeleri doğru bulmam. Siyasi partiler bizim düşmanımız değil. HDP'nin hasım mı rakip mi olacağı terör örgütüne vereceği tepkiye bağlıdır. Terör örgütüne tepki verirse rakibimiz olur. Teröre destek verirse milletin hasmı olur.” dedi.

KAMERALAR ÖNÜNDE ŞEHİT HABERİ VEREN KAYMAKAMA SORUŞTURMA

Davutoğlu’na ayrıca bugün kameralar önünde şehit haberi veren Kaymakam da soruldu. Davutoğlu, “Şehit haberi verilmesi çok ağır bir sorumluluk alanı. Kaymakam ya da vali haber veren postacı değildir. Onlara yukarıdan konuşma hakkına sahip olan bir yetkili de değildir. Oraya gidip acıyı paylaşmak ve sonra emrini, talimatınız nedir diye sormalıdır. Oraya gideceksiniz ve yanınızda kameralar olacak... Bunu kabul etmek mümkün değil. Gerekli soruşturmanın açılması talimatı verdim. Bu bakımdan gerekli her türlü soruşturma yapılacak. Kaymakam ya da vali acıları dindirmek için oradadır, canlı yayın kaydı almak için değil. Şehit haberinin verilmesi konusunda her türlü soruya açık olmamız lazım. Gerekli hukuki ve idari soruşturma yapılacak.” dedi.

AK PARTİLİ BOYNUKALIN'IN SÖZLERİ

Davutoğlu’na Hürriyet gazetesi baskınında yer alan AK Parti Gençlik Kolları Başkanı ve İstanbul Milletvekili Abdurrahim Boynukalın’ın internete düşen ses kayıtlarındaki 'Bunlar hiç dayak yememiş. Bizim hatamız bunlara zamanında dayat atmama olmuş' gibi sözleri de soruldu. Davutoğlu, “Bu tür ifadeleri doğru görmem, kim söylerse söylesin. Ama bu da böyle bir kasıtla söylenmiş ifadeler değil. Biraz daha gençler arasındaki bir dost ortamında ifade edilmiş hususlar. Kendisiyle de konuştum. Bu veya bunun gibi ifadeler için hepimizin önem göstermesi gereken hususlar var. Bunu genelleştirmek doğru değil. Ayaküstü söylenen ifadelerden genel bir zihniyet çıkarmak doğru değil. Bizi en çok eleştiren medya organları da olsa destekleyenler de olsa onların güvenliğini sağlamak hükümetin görevi. Tahrik unsuru oluşturmamak kaydıyla her görüş beyan edilebilir.” dedi.