Başbakan Ahmet Davutoğlu, medyaya çağrıda bulundu. Davutoğlu, çağrısını “Güzelliği yaygınlaştıralım. Güzelliklerin bilinmesine, iyiliklerin bilinmesine öncülük edelim. O zaman göreceğiz ki bunun üzerinde aslında yeni bir toplumun inşa edilmesi imkanı doğar.” ifadeleriyle yaptı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye Diyanet Vakfı tarafından bu yıl ilk kez verilen Uluslararası İyilik Ödülleri Ödül Töreni’ne katıldı. Burada bir konuşma yapan Ahmet Davutoğlu, konuşmasında, kamuoyunda oldukça gündem olan bir cinayete kurban giden Özgecan Aslan’ın babasının sözlerini andı. Mehmet Aslan’ın bu topluluğa “güzel bir mesaj” verdiğini söyleyen Davutoğlu, “Sadece Özgecan kızımızı rahmetle anmıyoruz. Onu Allah inşallah cennetinin en güzel yerine koyar. Ama Özgecan kızımız bize bütün bir ülkeye bir bilinç bir şuur imkanı verdi. Ama bize Mehmet Aslan’ı kazandırdı. Eğer Özgecan’ın şehadeti olmasaydı belki de Türkiye Mehmet Aslan’ı, bu iyilik timsalini tanımayacaktı. Çünkü herkesin öfkeli olduğu bir anda bütün bir toplumun neredeyse muhatabı kimse bu katil onu en şiddetli şekilde cezalandırılsın diye bir referandum yapılsa herkesin en şiddetli ceza verilsin diyeceği bir öfke anında o acıyı derininde hisseden Mehmet Aslan, durun ey kalabalıklar dedi. Bu dünya nefret dünyası değil. Adalet gereği cezası verilebilir ama kimse kimseden nefret etmesin dedi. Katilin babasını ve annesini kendisi gibi görüp onlar için dua etti. İşte büyüklük bu, gerçek iyilik bu.” diye konuştu.

Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mehmet Aslan’ın bu güzel mesajından bütün milletimize çıkardığım bir dersi paylaşmak istiyorum. Sadece kadına yönelik şiddet olarak görmeyin. Mehmet Aslan orada bütün o ilk tepkisinde güzel bir ifade var. Bu memlekette artık ikilik olmasın. Şimdi buradan yıllardır yıllardır çözümü için uğraştığımız, ‘kardeş kavgasına son verelim’ diye gayret sarf ettiğimiz çözüm süreci ile ilgili bir mesaj hissediyorum ben. Sadece bu ülkenin Başbakanı olarak değil, bu ağır sorumluluğu taşıyan bir onun tabiriyle diyeyim, fakir olarak değil ama, bu memlekette şu veya bu bölgeden olmak, şu veya bu etnik veya mezhebi kökenden olmak sebebiyle karşı karşıya getirilen gençlerin her birisine Mehmet Aslan’ın bu sözünü hatırlatmak gerekir. Ve biz, işte bu günlere silahlar sussun, bir daha kimse evini köyünü barkını terk etmek zorunda kalmasın,gencecik çocuklar apartman katlarından atılmasın, dağlarımız çatışma diyarı değil de kardeşlik diyarı olsun derken aslında Mehmet Aslan iyiliğiyle bunu bize hatırlatıyor. 30 yıl yaşanan acılar üzerinde hala şu veya bu tarafta bir şekilde bunu bir siyasi istismar aracı yaparak da bir karşıtlık oluşturmak yerine diyor ki ‘Nasıl ben Özgecan’ımı, yüreğimi, ciğerimi kaybettiğim gün hikmetle davranmışsam bu 30 yıl içinde acı yaşamış olan bütün anneler, bütün babalar, şehit anneleri, şehit babaları, gençlerin anneleri ve babaları birbirlerine sarılsınlar’ diyor aslında Mehmet Aslan. Sarılsınlar ve bu 30 yıllık acı dönemini önce anneler ve babalar kapatsın. Böyle hunharca bir cinayetten sonra eğer Mehmet Aslan bu iyiliği yapıyorsa şimdi biz ‘çözüm süreci’ diye adını koyduğumuz ama ezeli ve ebedi kardeşlik sürecinde, işte bu günlerde, işte tam da ‘silahlar sussun’ dediğimiz günlerde bütün toplumun ayağa kalkıp bu memlekette artık ikilik olmasın’ seslenişine kulak vermesini rica ederim. Bunu inşallah başlatacağız. Aramıza düşmanlık tohumu ekenlere karşı biz iyilik tohumlarıyla cevap vereceğiz. eğer bunu benimsersek şu anda doğan bebekler, 20 yıl 30 yıl sonra değişik şekilde karşı karşıya gelmeyecekler, ele ele yürüyecekler.”

Konuşmasında medyanın önemine de “Medya o kadar büyük bir silah ki, silah demeyeyim imkan diyeyim, silah tabiri bugüne yakışmıyor, o kadar büyük bir imkan ki...” sözleriyle değinen Davutoğlu, “Bir güzel olayı, olayın üzerinden merhametin, şefkatin, iyiliğin sözcüsü de olabilir. Bir olumsuz olayın üzerinden nefreti de körükleyebilir, düşmanlığa da zemin hazırlayabilir. Onun için buradan medya mensuplarımıza bir kez daha sesleniyorum; güzelliği yaygınlaştıralım. Güzelliklerin bilinmesine, iyiliklerin bilinmesine öncülük edelim. O zaman göreceğiz ki bunun üzerinde aslında yeni bir toplumun inşa edilmesi imkanı doğar.” ifadelerini kullandı.

Başbakan Ahmet Davutoğu, “Her gün haberleri izliyoruz, düşününüz bu haberlerde biraz önceki iyilik kahramanları yok, katiller var, soyguncular var, trafik canavarları dediğimiz sorumsuzca araba kullananlar var. Hep olumsuz imajlar, imgeler. Tabii normal akan hayatta kötülük arızi görülüğü için ve dikkat çektiği için oraya dikkat çekiliyor. Halbuki o anda o kötülük işlenirken nice kahramanlar da bu iyilikleri işliyorlar. 'Biri bizi gözetliyor' diye veya o isimde bir program vardı. Şimdi bir o programın muhtevasına bakın ve insanın mahremiyetini dışarı açan, onu mahcup eden, oradaki nefsani çekişmeleri sanki doğallık içinde onları izleyenlerde gıybet ve teşhir duygusuyla takip eden programlara bakınız. Bir de 'Sen olsan ne yapardın' başlığıyla iyilik örneklerini ve güzelliğe onu teşvik edecek şekilde takdim eden programlara bakın. Tekrar teşekkür ediyorum, bu programın yapımcılarına, gerçek yayına dönüştürenlere. Onlar sorumlu medyanın öncüsü olacaklar.” şeklinde konuştu.

Özgecan olayı üzerinden medyaya birçok kere teşekkür ettiğini söyleyen Davutoğlu, “Bilinçlenmemize toplumsal bilinçlenmeye büyük katkı oldu. Bu olay etrafında yapılan tartışmalar konuşmalar bunu aydınlattı. Ama aynı şekilde bu olayı sürekli görsel anlamda işlenmesiyle önce muhterem ailesine sonra da bazı istismari durumlarda suç işlemeye mütemayil kişilere neredeyse örnek teşkil edecek şekilde sürekli verilmesi ise tam tersi olumsuz bir teki yaptı. Yine araştırmalar bize gösteriyor ki bu şiddet uygulaması psikolojik bir hastalık. Sürekli bunu televizyonda gördüğü zaman belli bir dürtü ile oraya insanlar teşvik olunuyorlar. Halbuki Mehmet Arslan’ın o güzel mesajını sürekli vermek insanları hiç bıktırmayacaktır. Dostluğa kardeşliğe teşvik edecektir. Bütün bu iyilik örneklerinden bize verilecek çok dersler var.” değerlendirmesinde bulundu.

Gecenin sonunda Türkiye genelinden toplanan 500 iyilik hikayesi arasından seçilen, Mersin’de hunharca katledilen Özgecan Aslan’ın babası Mehmet Aslan, kendini üç görme engelli çocuğuna adayan Başyiğit ailesi, TRT1’de yayınlanan ve yapımcılığını Mahmut Avcı ile Işıl Baştuğ’un yaptığı ’Sen Olsan Ne Yapardın?’ programı, hayata geçirdiği projelerle Engelsiz Pedal Derneği-Samet Aksunoğlu, camiye akvaryum yaptıran Yusuf Dede Camii İmamı Naci Şengün ile yaklaşık 20 yıldır Ankara’da pazartesi ve perşembe günleri 100 kişilik yemek pişirerek yetim, dul, engelli, yaşlı kişilerin evlerine dağıtan Fatma Bilezikçi’ye ödülleri takdim edildi. Sağlık sorunları nedeniyle ödülünü almaya gelemeyen Mehmet Aslan’ın görüntülü mesajı izlettirildi.