HDP Milletvekili ve Hakların Demokratik Kongresi (HDK) Eşbaşkanı Sebahat Tuncel, “Devletle PKK'nin, Sayın Öcalan'ın, KCK'nin masada olması, herkes tarafından desteklenmesi gereken bir durum. Bununla AKP'nin politikalarının hiçbir alakası yoktur. Devletle Kürt özgürlük hareketi arasında geçen bir müzakeredir. Başarılı olursa silahlar tamamen devre dışına çıkacak belki, demokratik siyasetin önü açılacak. Süreçte yeni bir aşama başlayacak. 30 yıllık savaşa son vermek ve çözüm kolay değil. Müzakere henüz daha yeni başlıyor. 28 Şubat'ta kurulan masa, müzakere masasıdır. Devam etmesi konusunda tavır gösteriyoruz.” dedi.

HDK tarafından İzmir'deki Tepekule Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Ege Bölgesi Demokrasi ve Barış Konferansı, Milletvekili Tuncel'in açılış konuşmasıyla başladı. Türkiye’de AKP’nin kendisini hep iktidarda gördüğünü söyleyen Tuncel, “Biz kendimiz örgütlenirsek, AKP iktidarının saltanatına son vermenin, emekçilerin iktidarını kurmanın ancak emekçilerin yan yana gelmesiyle mümkün olacağını ifade etmiştik. Haziran direnişi diye ifade edeceğimiz süreç, aslında Türkiye siyasetinde yeni dönemi ifade etti. İktidar Gezi direnişini itibarsızlaştırmaya çalışsa da aslında bizim için önemli olan şey, artık Türkiye halkları da başka bir Türkiye istiyor, eşitlik istiyor, barış istiyor adalet istiyor ve kardeşlik istiyor. Ben o zaman Gezi’deydim, 3 milyona yakın sokağa çıktı, hepsinin söylediği şey adalet, barış, özgürlüktü. Şimdi hala bunun gerçekleşme zemini var.” diye konuştu.

'TAYYİP ERDOĞAN’IN POLİTİKASI DÜŞTÜ'

HDP Milletvekili Tuncel, “Kobani direnişi, Rojava devrimi bütün insanlığa karşı şunu gösterdi, kapitalist modernist güçlere karşı direnirsek, mücadele edersek kazanırız, çünkü onların bütün politikaları Kobani’de boşa düştü. Tayyip Erdoğan’ın, ‘Kobani düştü düşecek.’ diye söylediği söz, aslında Kobani’nin düşmesini beklemesiyle alakalı bir şeydir. Daha sonra Kobani'ye giden arkadaşlar görmüştür, Kobani’nin aslında yüzde 80’ine IŞİD çetelerinin girdiğini. Onlar o yüzden Erdoğan’a mesaj vermiştir, 'Kobani’yi alıyoruz' diye ama Kobani’de özellikler kadınlar, tanklar altına kendi bedenini bomba yaparak bu şeyi engelledi. Kobani düşmedi ama emperyalistlerin politikası düştü, Tayyip Erdoğan’ın politikası düştü. İnşallah kendisini de düşüreceğiz diye düşünüyorum.” diye konuştu.

'TARİHİ NEVROZ OLACAK'

Sebahat Tuncel, çözüm sürecinde HDP heyetinin yeniden İmralı'ya gittiğini hatırlatarak, "Sayın Öcalan'la görüşme gerçekleştirilecek. Nevroz'da yeni mesaj beklentisi var. Sayın Öcalan'ın, yeni bir mesajla barış ve özgürlükten yana tavrını sürdüreceğini düşünüyorum. Amed nevrozu, tarini bir nevroz olacak." dedi. Barış süreci ve açıklanan 10 maddeyle Türkiye'de ilk kez devletin Kürtlere yönelik inkar ve asimilasyon politikasının çöktüğünü söyleyen Tuncel, şöyle devam etti: "Devlet, Sayın Öcalan'ın şahsında halkımızla buluştu. Bu masa kuruldu, artık bu masanın devrilmemesi önemli. Bu masada konuşulanlar sadece Kürtler değil. Bu masa Türkiye'de tüm ezilen, yok sayılan halkların geleceğini ilgilendirmektedir. Biz bu masanın tarafıyız. Barıştan, halkların kardeşliğinden, demokrasiden tarafız. Bazıları bu masayı devirmek istiyor ama biz masanın, tüm halkları kapsayıcı ve daha sağlıklı olmasını gerektiğini düşünüyoruz."

'BİLAL'E ANLATIR GİBİ ANLATIYORUM'

Müzakere sürecinin temel başlıklarından birinin de devletin geçmişteki katliamlar ve asimilasyonla yüzleşmesi olduğunu, bunun için mücadele ettiklerini, AK Parti politikalarının desteklemelerininse mümkün olmadığını söyleyen Tuncel, şöyle devam etti: "Müzakereye, 'HDP'liler AKP ile anlaşıyor' diyorlar. Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal'e anlatır gibi söylüyorum. O anlayamıyor ya... Müzakere süreci, devletle yürütülen bir süreçtir. Kürt sorununun çatışma zemininden çıkması, yani silahların susması, demokratik siyasetin önünün açılması, bu ülkede Kürtler başta olmak üzere halkların demokratik zeminde siyaset yapması amaçlanıyor. Ölüm, zulüm, işkence ortadan kalksın. Demokrasi ve siyaset yapmak isteyenler dağa gitmesinler, dağdakilerin de demokratik yaşama katılmasının önünü açalım. Kürt halkının özgürlükleri için yeni bir mücadele alanı istiyoruz. Devletle PKK'nin, Sayın Öcalan'ın, KCK'nin masada olması, herkes tarafından desteklenmesi gereken bir durum. Bununla AKP'nin politikalarının hiçbir alakası yoktur, devletle Kürt özgürlük hareketi arasında geçen bir müzakeredir. Başarılı olursa silahlar tamamen devre dışına çıkacak belki, demokratik siyasetin önü açılacak. Süreçte yeni bir aşama başlayacak. 30 yıllık savaşa son vermek ve çözüm kolay değil. Müzakere henüz daha yeni başlıyor. 28 Şubat'ta kurulan masa, müzakere masasıdır. Devam etmesi konusunda tavır gösteriyoruz. Bu AKP'nin politikalarına, İç Güvenlik Yasası'na evet dediğimiz anlamına gelmez. Bu, kendimizi inkar anlamına gelir. Biz emeği, kadını, ekolojik özgürlüğü, demokratik yaşamı, bütün inançların, kültürlerin kendini yönetmesini savunuyoruz. AKP faşizmi, tam da bunların karşısındadır. AKP, neoliberal politikaların Türkiye temsilcisidir. Bizim bununla yan yana olmamız, uzlaşmamız mümkün değil. Kadınlar üzerinde baskı uygulayan, cinsiyetçi Tayyip Erdoğan'ın diktatörlük hayalini bizim onaylamamız mümkün mü? Biz faşizmi geriletmek için mücadele ediyoruz."