Siyasetçi-Yazar İbrahim Güçlü, 'çözüm sürecinde ilerleme olsun' diye hükümetin PKK'nın yaptıklarına ses çıkarmadığını ve hayati müdahalelerde bulunmadığını belirterek, hükümetin bu siyasetinin hem PKK'nın meşruiyeti alanını genişlettiğini hem de kitle tabanının genişlemesini sağladığını savundu. Güçlü, "Hem hükümetin ve hem de PKK'nın yaptıkları, Kürt ve Türk halklarının çıkarına uygun olmadığı tartışmasız." dedi.

Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Güçlü, AK Parti hükümetinin 2013 yılında Öcalan'ı Kemalist derin devlet güçlerinden kopardığını ve yanlarına çektiğini savundu. Öcalan'la Kürt meselesini kendi normlarınca, kendi çerçeve anlayışlarıyla çözeceklerini ve kontrol edeceğini, bunun yanında da PKK'yı da silahlandıracağının hesaplarını yaptığını dile getiren Güçlü, Öcalan'ın da bu konularda önemli sözler verdiğini ileri sürdü.

Öcalan'ın da PKK'nın silahsızlanmasının olanaksız olduğunu, silahsız PKK'nın bir kıymete sahip olmadığını bildiğini belirten Güçlü, şunları kaydetti: "Ayrıca silahsız bir PKK'nın kendisi için de tehlike olduğunu, PKK'nın silahlı olması halinde devletin kendisine değer vermeyeceğini biliyordu. PKK'nın silahlanmasının sadece PKK yönetimine de bağlı olmadığını, PKK'ya destek veren devletlerin iradesinin önemli ve hatta tayin edici olduğunu en iyi o biliyordu. Bu çok bilinmeyenli ve karmaşık bir denklemle 'çözüm süreci' denilen hikaye başladı. Böylece karşılıklı bir oyun başladı. Öcalan, 2013 nevrozunda silahlı mücadele döneminin son bulduğunu açıkladı. Bu açıklamaya bağlı olarak PKK'nın kayıtsız şartsız silah bırakacağıı umudunu aşıladı ve sundu. Ama boş ve kandırmaca bir umuttu. Zaman içinde PKK'nın silah bırakmayacağı kesinlikle anlaşıldı. Bu aşamadan sonra, silahlı PKK'nın Türkiye'den uzak durmasına yatırım yapıldı. Hükümetinde Kürt milletinin temel grupsal ve kolektif haklarını teslim etme kapasitesinde olmadığı açığa çıktı. Hükümet sadece Kürtlerin bireysel hakları çerçevesinde adımlar attı. PKK, hükümetin bu yaklaşımını silahlı yapısının gerekçesi yaptı."

"Sözün özü; iki cambaz bir ipte oynamaya başladı." diyen Güçlü, her iki tarafın da kendilerini güçlendirmesi için plan, manevra ve hesaplar yaptığına dikkat çekti. Çözüm sürecinde de ilerleme olsun diye hükümetin PKK'nın yaptıklarına ses çıkarmadığını ve hayati müdahalelerde bulunmadığını öne süren Güçlü, hükümetin bu siyaseti hem PKK'nın meşruiyeti alanını genişlettiğini ve hem de kitle tabanının genişlemesini sağladığını savundu.

Güçlü, "Son gelişmeler, AK Parti Hükümetinin, PKK'nın silah bırakmayacağına kesin karar vermesinden sonra askeri olarak PKK'yı zayıflatmak ve tehlike olmaktan çıkarmak için yaptığı bir operasyondur. PKK da savaş ilan etmişti. Bu da önemli gerekçe oldu. Hem hükümetin ve hem de PKK'nın yaptıkları, Kürt ve Türk halklarının çıkarına uygun olmadığı tartışmasız." dedi.