Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 12 Eylül darbe hukukunu değiştireceklerini belirterek, "Düşünce özgürlüğünün önünü açacağız. Hiç kimse düşüncesini ifade etti diye hapislere girmeyecek. Siyasette de barajları kaldıracağız. Yüzde 10 barajı darbe hukukunun sonucudur. Ben milletin iradesinin aynen parlamentoya yansımasını isterim." dedi.

'HİÇ KİMSE DÜŞÜNCESİNİ İFADE ETTİ DİYE HAPİSLERE GİRMEYECEK'

Tunceli'de (Dersim) düzenlenen mitingde vatandaşlara seslenen Kemal Kılıçdaroğlu, "12 Eylül darbe hukukunu değiştireceğiz. Sözüm söz, Dersim’den bütün Türkiye duysun. Gençlerin üzerindeki baskıları kaldıracağız. Düşünce özgürlüğünün önünü açacağız. Hiç kimse düşüncesini ifade etti diye hapislere girmeyecek. Siyasette de barajları kaldıracağız. Yüzde 10 barajı darbe hukukunun sonucudur. Açık çağrı yaptım, dedim ki gelin kardeşim seçim barajını kaldıralım. Siz samimi değilsiniz dediler. Arkadaşlarıma talimat verdim; yüzde 10 seçim barajını kaldıran kanun teklifini verin. CHP milletvekilleri imzaladı, kanun teklifini verdi. Efendim yüzde 7 fazla, yüzde 5 verin. İstiyorsanız sıfır (0).

Ben milletin iradesinin aynen parlamentoya yansımasını isterim. Baraj, 12 Eylül hukukunun getirdiği uygulamadır. O nedenle söylüyorum, parlamentoda barajın kalkması için açık çağrı yapan parti biziz. Gelin barajı kaldıralım, ilk seçimde barajsız bir seçim yapalım diyen biziz. Çünkü biz demokrasiden, insan haklarından yanayız. Çünkü biz alın terinden, emekten yanayız. Çünkü biz özgürlükten, kardeşlikten, barıştan yanayız." diye konuştu.

'TÜRKİYE ZENGİN BİR ÜLKEDİR, KAYNAKLARINI HAKÇA BÖLÜŞMEK ZORUNDA'

CHP proje üretemez, halkın sorunlarına değinemez eleştirildiklerine dikkat çeken Kılıçdaroğlu, şunları ifade etti: "Açık ve net söylüyorum; CHP’nin seçim bildirgesi bütün partilere örnek olmuştur, taklit edilmiştir. İşin aslı şudur; Türkiye zengin bir ülkedir, kaynaklarını hakça bölüşmek zorundadır. Ben Bülent Ecevit geleneğinden gelen bir siyasetçiyim. Çünkü rahmetli Ecevit derdi ki ‘Ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen’. İnsanca, hakça bir düzeni getireceğim. Bugün Nazım Hikmet’in ölüm yıl dönümü. Nazım Hikmet bir dünya şairi, Türkiye’yi dünyaya tanıtan bir şair. Nazım Hikmet büyük acılar çeken bir ozanımız. Onunla gurur duyuyoruz. Allah rahmet eylesin diyoruz. O diyor ya ‘Bu duvarlar bize vız gelir’ diyor. Hiç kimse endişe etmesin, Ankara’daki beyler istedikleri kadar duvar örsünler, bu duvarların tamamı bize vız gelecek. Yıkacağız o duvarları, özgür bir Türkiye kuracağız."

'ÜLKENİN, BASKICI YÖNETİMDEN KURTULMASI LAZIM'

Tuncelililere Mersinlilerin selamını getirdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “Gelin bize oy verin diye bir talepte bulunmayacağım. Böyle bir talebi de asla doğru bulmuyorum. Sizden sadece bir şey düşünmenizi istiyorum; ülkenin, içinde bulunduğu bataktan kurtulması lazım, baskıcı yönetimden kurtulması lazım. Ülkenin, gençlerin ensesinde boza pişiren bir yapıdan kurtulması lazım. Ülkenin, özgürlükçü bir yapıya kavuşması lazım. Herkesin aşının ve işinin olması lazım. Anneler size sesleniyorum; ellerinizden öpüyorum. Dersim'in anneleri, sizin ne kadar acı çekitğinizi biliyorum. Bu toprakların çocuğuyum. Açlık nedir, yoksulluk nedir bilirim, işsizlik nedir bilirim. Ankara’da oturan beyler bunlar nedir bilmezler. Onlar sizleri unuttular, sanmayın ki sadece sizleri unuttular, onlar halkı unuttular. Onlar başka bir dünyada yaşıyorlar, onlar saraylarda yaşıyorlar. Ben sizi savunuyorum onlar itiraz ediyorlar.

'BEN SABAHIN 6'SINDA OĞLUMA TELEFON AÇIP OĞLUM PARALARI SIFIRLADIN MI DEMEYECEĞİM'

Emekliye 2 maaş ikramiye vedeceğim diyorum itiraz ediyorlar. Asgari ücreti bin 500 lira yapacağım diyorum, taşeron işçiliği bitireceğim diyorum itiraz ediyorlar. Öğrencilerin yurt sorununu bitireceğim diyorum itirza ediyorlar. Yoksululğu bitireceğim diyorum itiraz ediyorlar. Diyorlar ki sen bunu nasıl yapacaksın? Söyleyelim değil mi nasıl yapacağımızı, söyleyelim, Dersim’den söyleyelim, Ankara’daki beyler de duysun; ben sabahın 6'sında oğluma telefon açıp oğlum paraları sıfırladın mı demeyeceğim. Benim bakanlarımın çocuklarının odalarında para kasaları olmayacak. Genel müdürlerimin ayakkabı kutularında milyonlarca dolar olmayacak. Çünkü bu topraklar bana şunu öğretti; rahmetli babamın vasiyetidir; ‘Oğlum sen doğru dur, eğri belasını bulur’ derdi. Doğru duruyoruz, onurlu druruyoruz, insan için çalışıyoruz, hiçbir ayrım yapmadan.

'ONLAR İNANÇ SİYASETİ YAPIYORLAR, BEN YAPMIYORUM'

Onlar toplumu bölüyorlar, ayrıştırıyorlar, ben ayrıştırmıyorum. Onlar etnik kimlik siyaseti yapıyorlar, ben yapmıyorum. Onlar inanç siyaseti yapıyorlar, ben yapmıyorum. Onlar yaşam tarzı siyaseti yapıyorlar, ben yapmıyorum. Ben ‘İncinsen de incitme’ diyen bir gelenekten geliyorum. Yani diyorum ki insan Allah’ın yarattığı en değerli varlıktır ve benim başımın üstünde yeri vardır."

Konuşmasının sonunda çiftçilere seslenen Kılıçdaroğlu, ürünlerde 1 yıl önceden taban fiyatı açıklayacaklarını ifade ederek, çalışana, üretene değer vereceklerini kaydetti.