Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) İzmir 1'inci Bölge Milletvekili adayı Senem Kılıç, Türkiye'nin gelir adaletsizliğinde Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü sırada olduğunu söyledi. İzmir Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası Başkanı Celil Anık ve oda üyeleriyle bir araya gelen Kılıç, Türk esnafının ülke tarihindeki en zor günlerini yaşadığını ileri sürdü. Esnaf için ekonomik şartların giderek ağırlaştığını kaydeden Kılıç, ülke ekonomisinin sadece küçük bir azınlığın eline geçtiğini savundu; adaletsiz paylaşımın toplumsal hoşgörüsüzlüğü körüklediğine dikkat çekti.

Sermayenin tabana yayılmaması ve sadece belli bir zümrenin elinde toplanması konusunda AKP hükümetini defalarca uyardıklarını hatırlatan Kılıç, “Son 14 yıl içinde fakirle zengin arasındaki gelir uçurumu korkutucu derecede derinleşti. Millet olarak bu uçurumu ortadan kaldırmak zorundayız. 2015 yılı verilerine göre yüzde 20’lik gruplarda, en yüksek gelire sahip nüfus toplam gelirden yüzde 46,6 pay alırken; en yoksul kesimin aldığı pay ise sadece yüzde 6,1 düzeyinde kaldı. Ciddi bir finansal sıkıntıyla karşı karşıya olan nüfusun oranı ise yüzde 49,7. Milletimizin yarısı, yarını nasıl atlatacağını, evine ekmek götürüp götüremeyeceğini, kiradaysa kirasını nasıl ödeyeceğini bilemez durumda. Ayrıca en zengin yüzde 20’nin ülke gelirinden aldığı pay en fakir kesimin 7,7 katı. Gelir adaletsizliğinde Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü sıradayız.” diye konuştu.

‘BEDELİNİ BİZ ÖDÜYORUZ’

Gelir adaletsizliği ve sermayenin belli kesimlerde toplanmasının bedelini de, emeğiyle geçinen işçi, esnaf ve memurun ödediğine işaret eden Senem Kılıç, vatandaşın her geçen gün biraz daha fakirleştiğini dile getirdi. Politik gruplar arasında olduğu gibi ticaret ve esnaf odaları arasında da kutuplaşmaların had safhaya ulaştığının altını çizen Kılıç, şunları söyledi: “Ülkemizdeki bölünme, ticaret ve sanayi ile uğraşan kesimleri de vurmuş durumda. Oysa iş hayatında politik kutuplaşmalara yer yoktur. Ancak ülkemizde sen şucusun, sen bucusun diye odalar birbirine düşman olmuş durumda. Hükümetin adamı olarak kabul edilen 3-4 firma dışında ihale alabilen kurum kalmamış. Teşvikler hep belli şirketlere yönlendirilmiş. Bu da haksız rekabeti körüklemiş. Kısaca ülkede azınlık zenginleştikçe, çoğunluk fakirleşti. Bu da sokakta, dükkanda, fabrikada alnının teriyle helalinden para kazanmaya çalışan milletimizi vurdu.”