Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu, Başkan Cemil Çiçek'in başkanlığında 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı için özel gündemle toplandı.

Meclis Genel Kurulu'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Bakanlar Kurulu'nun üyeleri, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ile kuvvet komutanları, Yüksek Yargının başkan ve üyeleri ile çok sayıda yabancı diplomat ve büyükelçi hazır bulundu. HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ise Meclis Genel Kurulu'na gelmezken; Grup Başkanvekili İdris Baluken ile İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder geldi.

AK Parti milletvekillerinin konuşmasını ayakta alkışladığı Başbakan Ahmet Davutoğlu, AK Parti, CHP, MHP ve HDP Gruplarına giderek tek tek liderlerle tokalaştı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin konuşmasının ardından HDP adına konuşmayı Grup Başkanvekili İdris Baluken yaptı.

Konuşmalar sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Meclis Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı'nın sık sık sohbet etmesi dikkat çekti. Anadolu Partisi Genel Başkanı Emine Ülker Tarhan ile Elektronik Demokrasi Partisi (E-Parti) Genel Başkanı Emrehan Halıcı da birer konuşma yaptı. Tarhan'ın "Ortadoğu'nun lideri, Halifesi olmak isteyenlere" deyince Erdoğan tebessüm etti.

"Milletleri millet yapan ve onların karakterlerini bir hamur gibi yoğuran şeyler, yaşadıkları ve atlattıkları badireler, büyük dertler ve belalardır." diyen TBMM Başkanı Cemil Çiçek, sözde Ermeni soykırım meselesine değinerek "İnsan olan, esasen, acılar üzerinden siyaset de yapmaz, ayrım da yapmaz. 20 milyon içinden sadece bir etnik kökene mensup olanları yücelterek, diğer milyonları göz ardı ederek ayrımcılık yapılması doğru değildir. Özellikle ırkçılığın, ayrımcılığın, nefret söylemlerinin ve İslamofobinin tırmandığı bir dönemde, kisvesi ve sıfatı ne olursa olsun sorumluluk taşıyan kişilere tek yanlı suçlamalar ve iftiralar yakışmaz. Bu söylemler, her geçen gün daha çok ihtiyacını duyduğumuz barışa da hizmet etmez. Hele hele, hukuku hiçe sayan ve kendini hukukun üstünde görerek acılardan husumet çıkarmaya ve bunun üzerinden ülkemize karşı bir siyasi karalamaya kapı açanlar, kendini uluslararası bir ceza mahkemesi ya da tarihçiler kurulu yerine koyarak karar alan parlamentolar sorumsuzca bir iş yapmış olurlar. Bundan böyle herkes bilmelidir ki milletimize, özellikle de yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza, onların çocuklarına bu kararlar ve bu söylemler sebebiyle okullarda, sokaklarda ve iş yerlerinde bir ayrımcılık yapılır ise nefret söylemleri giderek artacak ise o takdirde bu sorumluluk bu kararı alanlara, bu söylemde bulunanlara aittir. Biz, 2005'te Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak oy birliğiyle aldığımız bir kararla tüm dünyaya 1915 olaylarının gerçek yönleriyle aydınlatılması için çağrıda bulunduk. Bu çağrıyı ancak kendine öz güveni olan milletler yapar. Biz tarihimizle yüzleşmeye hazırız, bunu her vesileyle de söyledik. Ancak buna yanaşılmayacağını da biliyoruz. Çünkü, bu işin altından ve arkasından bu kampanyayı sürdüren ve destekleyenlerin çıkacağından hiç şüphem yoktur. Tarihî acılara istismar mantığıyla yaklaşarak hukuki bir kavram olan 'soykırım'ı siyasallaştıracaklarına bir lokma ekmek için Akdeniz'in ortasında hayatını kaybeden, Akdeniz'in sularına gömülen 700'den fazla göçmeni; Suriye'de, Irak'ta, Filistin'de, Afrika'da savaştan, çatışmadan ve açlıktan, hastalıktan hayatlarını kaybedenleri hatırlamaları lazım, vicdanlarının rahatsız olması lazım ama hiç ümidimin olmadığını da belirtmek isterim." dedi.

"Bizim de her zaman uyanık olmamız, birliğimizi, beraberliğimizi ve kardeşliğimizi pekiştirmemiz gerekir, birliğimize ve dirliğimize kastedenlere de fırsat vermememiz icap eder." diyen Çiçek, sözlerine şöyle devam etti: "Unutmayalım ki geçmişimiz geleceğimizin referansıdır ama teminatı değildir. Millet senlik-benlik kavgasına girdiğinde hürriyet ve istiklalin tehlikeye düşmesi kaçınılmazdır. Millî uyum bozulduğunda, dirlik ve düzenimize kastedenlerin amaçlarına ulaşacaklarından da şüphe yoktur. Anadolu bizim bin yıllık evimiz ve hiç şüphesiz ebedi vatanımızdır. Vatanın birliği, milletin hürriyeti, devletin bağımsızlığı söz konusu olunca kader birliği etmek zorundayız. Bu duyarlılığı doksan beş yıl önce Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışını gerçekleştiren büyüklerimiz gösterdi. Bugün de bizler devletimizin bağımsızlığına, milletimizin özgürlüğüne kastedenler olduğunda aynı duyarlılığı göstereceğiz. Birinci Meclis'in sahip olduğu yüce ruha bugüne kadar sahip çıktığımız gibi bundan sonra da çıkmaya devam edeceğiz."

Birleşimi kapatırken Çiçek, görevi sırasında kendisine destek veren herkese teşekkür etti.