Kenan Biter'in haberi
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Başkanı ve İstanbul
Milletvekili İdris Güllüce, Haber 7 ailesi ile kahvaltıda buluştu.
Güllüce, Van depremi sonrası gündeme gelen ve son şeklini alıp hayata
geçirilen Kentsel Dönüşüm projesi konusunda yaşanan sıkıntıların
nelerden kaynaklandığını ve önerilerini paylaştı...
Güllüce, 20
yılda 7 milyon konutun yıkılıp dönüşeceği bir sistemin uygulanma
aşamasında elbetteki türlü türlü zorluklar çıkacağını, hükümet olarak
ise bu zorluklar karşısında farklı farklı çözüm yolları
geliştirdiklerini ancak bunlar yetmiyormuş gibi birde üstüne birilerinin
bu işten çıkar elde etmek için kara propaganda yapmaya çalıştığını
belirterek, vatandaşı dönüşüm sürecinde, 'Binanızı yıkıp size yenisini
vermeyecekler', 'Size İstanbul'un dışında bir bölgede ev verecekler'
tarzında korkutmaya yönelik söylemler konusunda uyararak, işsizi iş
sahibi, aşsızı aş sahibi, evsizi ise ev sahibi yapmak için canla başla
uğraşan, başta Başbakan olmak üzere AK Parti'nin ve AK Partililerin
insanların malını elinden alacak kadar vicdansız olmadığını ve bu tarz
yanlış bir hesabın içine de giremeyeceğini dile getirdi.
BÜYÜKŞEHİRLER İNSANI MUTSUZ EDİYOR
Kentsel
dönüşümün uygulanması esnasında yayılımcı politikalar oluşturulması
gerektiğinin altını çizen Güllüce, aksi takdirde kentler büyüdükçe
yatırım maliyetlerinin arttığını ve idare edilmelerinin zorlaştığını
ifade ederek, ''En önemlisi kentler büyüdükçe modernliğini
yitiriyor ve çağdaş dünyanın getirdiği teknolojiler ile sıkıntılar
çoğalıyor. Bu sebeplerden dolayı da insanlar mutlu olmuyor ve yavaş
yavaş kopmalar başlıyor... O yüzden büyükşehirlerde mutlu olan
insan sayısı azalıyor ve mutlu insan toplulukları oluşturamıyorsunuz.
Bakın Ankara'ya daha şimdiden işten çıkan bir kişi 1.5 saat sonra evinde
oluyor. Zamanının ciddi bir kısmı yolda geçiyor, bu da ister istemez
mutsuz ediyor...'' dedi.
BÜYÜKŞEHİRLER DOLUYOR DİĞERLERİ BOŞALIYOR!
İklim
ve diğer bazı avantajlarından dolayı, İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa
gibi şehirlerde yapılaşmanın arttırılıp, yatırımlarında çoğunun bu
illere yoğunlaşmasının sonucunda diğer illerden bu şehirlere oluk oluk
sermaye ve vasıflı insan aktığını, bunun sonucunda ise nüfusun başını
alıp gittiğini, geri kalan şehirlerin ise farelerin adeta cirit attığı
yerlere dönüştüğünü söyleyen Güllüce ,''Okumasını yazmasını bilenini
batıya doğru göçerttiğiniz zaman o şehir 59. 58. şehir olmaya başlıyor
bu da göçü tetikliyor. Orada bu sefer etnik problemde olmaya başlıyor.
Başlangıçta olmayan bir problem daha sonraları türemeye başlıyor.''
dedi.
DOĞU'YA DOĞRU YATIRIM YAPILMALI
Türkiye'nin topyekun bir şekilde kalkınması ve en alt katmanın iyileşmesi adına bir şeyler yapılması gerektiğini düşünüyorsak bu dengesizliği bir an önce giderecek formüller üzerinde çalışmamız gerektiği belirten Güllüce, sözlerini şöyle devam ettirdi;
'' O yüzdende savunma
sanayi, uçak sanayi gibi bazı kamu yatırımlarının Sivas ve daha
yukarısına götürülmesi gerekiyor. Eskiden sınır tehlikesi vardı ve bu
tarz yatırımlar oralarda yapılamıyordu. Ancak artık günümüzde sınır diye
bir şey kalmadı, çünkü artık 3 bin - 5 bin km'lik füzeler var o yüzden
top savaşı, makineli tüfek savaşı yapılmıyor, füze ve uçak savaşı
yapılıyor. Dolayısı ile sınır diye bir kavram yok artık. Edirne ile
İstanbul'un, Edirne ile Yozgat'ın bir farkı yok yani... Buralara da
gönül rahatlığı ile artı yatırım yapılabilir, zaten Tokat'a yada
Yozgat'a 3-5 bin insanın çalışacağı bir yatırım ilave getirdiğinizde o
illeri kurtarıyorsunuz...''
KENTSEL DÖNÜŞÜM ZOR!
Kentsel
dönüşümün özellikle de İstanbul, Kocaeli, Ankara gibi büyükşehirlerde
çok zor olduğunun altını çizen Güllüce, olası bir deprem anında
yaşanabilecek yıkımları en aza indirgemek için hayata geçirilen bu hayat
kurtarıcı adım ile ilgili vatandaş noktasında hali hazırda çözülmeye
çalışılan sorunların bulunduğunu bu da yetmiyormuş gibi bir de bunun
üstüne Türkiye'de siyah bir muhalefet olduğunu ve her şeye karşı
çıktığını söyledi.
SİYAH MUHALEFET HERŞEYE KARŞI
Güllüce,
siyah muhalefetin Özal döneminde de, eski hükümetler döneminde de
yapılacak her iyi işi yaptırmamak gibi kendine bir misyon yüklediğini
belirterek, ''Genç kuşak bilmez ama şimdi bölge için hayati öneme sahip
olan Keban Barajı'na yine CHP karşı çıkmıştır. Boğaz Köprüsü
için günlerce yürüyüş yapmışlardır. Hala karşılar. 2. Boğaz Köprüsü'ne
de karşı çıkmışlardır, şimdi 3.'ye de karşılar. '' dedi.
HERKESİ MEMNUN ETMEYE ÇALIŞIYORUZ
Kentsel dönüşümde muhalefet yapmanın çok kolay bir şey olduğunu çünkü vatandaşın kafasının karışık olmasından ötürü her söylenen bilgiye rahatlıkla inanabildiğini aktaran Güllüce, yeni çıkartılan Kentsel Dönüşüm Yasası ile herkesi memnun etmeye çalıştıkları belirterek,
''Haddinden fazla hukuksuz bir şekilde kötü yapılmış yapı var. Bir tarafta adama vakti zamanında 4 daire yapacaksın demişler ama o bir şekilde nasıl yaptıysa yolunu bularak 26 daire birden yapmış ona dönüşümde nasıl karşılığını vereceksin bu var, öte tarafta aidatını ödeyemeyen ekmek almakta dahi zorlanan bir kesim var, onların nasıl binalarını yıkıp yeni yapılacak dairenin maliyetinin bir kısmını ödeteceksiniz ki bu kitle çoğunlukta... Öte taraftan imar artışı ile yaptıralım desek ne kadar imar arttırabiliriz, bunun yanı sıra müteahhide yeteri kar sağlayacak mı gibi bu tip zorluklar var. '' dedi.
YIKILMASI İÇİN DEPREME GEREK OLMAYAN BİNALAR VAR!
Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen bir şekilde herkesi memnun edecek ortak paydaşlarda buluşup olası bir depremde yaşanabilecek tahribatı en aza indirgemek istediklerini ve bu noktada an itibari ile yıkılan ve yenilenmesi başlanan her bir binanın, ''Bir bina bir binadır'' mantığı üzerinden kendileri için çok büyük katkı sağladığını ifade eden Güllüce, çünkü şu an insanların halen üzerlerinde hayatlarını idame ettirdikleri inanılmaz derecede problemli binaların olduğunu, hatta bu binaların bazılarının bodrumlarına indiğinizde taşıyıcılardaki demirlerin artık toz olduğunun görüldüğünü belirterek, bu binaların yıkılması için her hangi bir depreme ihtiyacın olmadığını söyledi.
DÖNÜŞÜMDE GÖZARDI EDİLMEMESİ GEREK DETAY
Kentsel dönüşümün çok yönlü bir iş olduğunu, olayın sadece mühendislik ve ekonomik yönü olmadığını, insani ve psikolojik yönün de atlanılmaması gerektiğini vurgulayan Güllüce, ''Bu işin içinde mahallelik var yani sosyal yapı var. Bu da bu tarz kültürlerin içinde yaşayan insanlar için değeri ölçülemez bir olgu, o yüzden bunu fiziki bir karşılıkla değerlendiremezsiniz, parayla ölçemezsiniz. Herkesin oturduğu yerde kendine has bir aidiyeti var, bunu yok etmeden bu işi gerçekleştirerek bu işin psikolojik yanının da göz ardı edilmemesi lazım...''dedi.
SEÇİMDE 3 BELEDİYE KAYBETTİREN SEBEP!
Tüm bu sorunları çözmek ve insanları memnun bir şekilde güvenli yapılarda oturtmak için gece gündüz devletin ilgili birimlerinin mesai harcadığını ancak öte taraftan da muhalif kanatın boş durmayarak, destek olacağı yerde vatandaşın mülkiyeti ile ilgili korkularını arttırıcı söylemler yaydığını dile getiren Güllüce, adamların böyle yaparsam gelecekte kentsel dönüşüme engel olurum diye bir kaygıları olmadığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü; '' Vatandaşı, 'Eviniz yıkılacak yeşil alan olacak, size evinizi yıkıp İstanbul'un dışında bir bölgede daire verecekler, bütün maliyeti sizlere yükleyip ciddi borç altına sokacaklar' gibi aslı astarı olmayan yalan sözler ile kandırıp kara propaganda yapıyorlar. Kendisi bunu yaparken bir şey harcamıyor ki, ama biz onun attığı yalan ile karşımıza çıkan vatandaşı ikna edene kadar dünyanın enerjisini harcıyor ve zaman kaybediyoruz. Önümüzde yerel seçimler var, insanları kırmadan, küstürmeden gerçeği anlatabilmek çok zor. Bundan önceki seçimlerde de bu tarz yalanlar ile halkı kandırdılar ve Ataşehir, Kartal ve Maltepe'yi bu yüzden kaybettik''
VATANDAŞIN EVİNİ ELİNDEN ALACAK KADAR VİCDANSIZ DEĞİLİZ!
İşsizi iş sahibi, aşsızı aş sahibi, evsizi ise ev sahibi yapmak için canla başla uğraşan, başta Başbakan olmak üzere AK Parti'nin ve AK Partililerin insanların malını elinden alacak kadar vicdansız olmadığını ve bu tarz yanlış bir hesabın içine giremeyeceğini dile getiren Güllüce, '' 600 bin adet konut yapmış bir iktidarın vatandaşın elinden evini almak gibi bir niyeti olamaz, tam aksine o evi düzeltmek gibi bir derdi olur. O yüzden bütün propagandalara rağmen herkes eşine, dostuna, tanıdığına bu sürecin olumlu yanlarını anlatarak bu işi adeta bir kampanyaya dönüştürerek, Türkiye'yi bu işe hazır hale getirmesi lazım. Bu noktada medyaya da çok büyük görev düşüyor, halkı bilinçlendirici programlar yapmalılar. Çünkü, bu çok uzun bir süreç, Japonlar dahi bu işi 30-40 yılda yaptı.'' dedi...
KÖYLER İÇİN DE 'KÖYSEL DÖNÜŞÜM' YAPILMALI
Kentsel
dönüşümün ikinci ayağında köylerinde yer alması gerektiğini ifade eden
Güllüce, sadece kentlerdeki yapıların dönüşüme ihtiyacı olmadığını
köylerdeki yapıların durumunun da içler acısı durumda olduğunu ve
Yozgat'tan yukarısında bulunan köylerdeki evlerin deprem geçirmeden dahi
yıkılabileceğini belirterek, bir an önce 'Köysel Dönüşüm'e de start
verilerek buraların da yenilenmesi gerektiğini ifade etti.
[email protected]
Kaynak: Haber7