Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "27 Ağustos 2014  tarihinde milletimiz tarafından cumhurbaşkanlığı görevine seçilmem sebebiyle  anayasa gereği ayrılmak zorunda kaldığım, kurucusu olduğum partime, yuvama,  sevdama, aşkıma bugün yeniden dönüyorum." dedi.

Erdoğan, parti genel merkezinde, Ak Parti'ye üyelik törenininde  yaptığı konuşmaya, salondakileri selamlayarak başladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "27 Ağustos 2014 tarihinde milletimiz  tarafından cumhurbaşkanlığı görevime seçilmem sebebiyle anayasa gereği ayrılmak  zorunda kaldığım, kurucusu olduğum partime, yuvama, sevdama, aşkıma bugün yeniden  dönüyorum. Tam 979 gün sonra bu hasret hamdolsun sona eriyor. Bugün burada bir  kez daha 'selamünaleyküm' diyerek, heyetinizin içine tekrar dahil oluyorum."  ifadesini kullandı.

Son dakika: Cumhurbaşkanı Erdoğan beklenen imzayı attı!

Anayasa değişikliğiyle, cumhurbaşkanlarının parti üyeliğine ilişkin  yasağın kaldırılmasını en güzel şekilde değerlendirerek AK Parti'ye yeniden üye  olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

 "Tabii bu ayrılık, aslında sadece bir resmi ayrılıktı. Aramızdaki  mesafe mevzuat gereği olan bir mesafeydi. Gönlümüz hep beraber oldu, hep  beraberdi. Biliyoruz ki gönüllere sınır çizmek, gönüllere duvar örmek mümkün  değildir. Biz hep, 'Bu hududu kimler çizmiş gönlüme, dar geliyor gardaşım.' dedik  ve işte bu günlere geldik. Olağanüstü kongremizde özellikle vedalaşmayı yaparken,  'AK Parti 13 yıllık bir siyasi parti olsa da aslında asırlar öncesinden başlamış  kutlu bir yürüyüşün, davanın mirasını omuzlarında taşıyan bir partidir.'  demiştim. Bize asırlar gibi gelse de tarihi süreklilik içinde denizde damla  misali olan 979 günlük ayrılığımızın sona eriyor olması, beni asıl bu bakımdan  heyecanlandırıyor. Milletimiz adına öncülüğünü, hizmetkarlığını üstlendiğimiz bu  kutlu yürüyüşü inşallah önümüzdeki dönemde hep birlikte daha güçlü, çok daha  kararlı bir şekilde sürdüreceğiz. Buna inancım tam."

"Mesele milletimizdir, ülkemizdir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yola milletle birlikte çıktıklarını, bugüne  kadar ne yaptılarsa millet için yaptıklarını dile getirerek, bugüne kadar  milletin duası, desteği sayesinde karşılaşılan tüm sorunların üstesinden  geldiklerini söyledi.

"Biz, milletimiz için çalıştıkça, gayret ettikçe, ter döktükçe  milletimiz bize daha çok sahip çıktı. Yeri geldi biz milletimiz için gövdemizi  siper ettik, yeri geldi milletimiz bizim için gövdesini siper etti." diyen  Erdoğan, şöyle devam etti:

 "15 Temmuz bunun çok açık, net bir ispatıydı. Türkiye'ye saldıran  herkesin, bizi hedef almasının sebebi budur. Bazıları sanıyor ki mesele  şahsımızdır, hükümetimizdir, partimizdir. Halbuki mesele milletimizdir,  ülkemizdir, devletimizin ta kendisidir, mesele bağımsızlığımızdır,  hedeflerimizdir, iddialarımızdır. Biz de milletimiz de bu gerçeği çok iyi  biliyoruz. Bu anlayışla gecemizi gündüzümüze katarak ekonomiden altyapıya,  güvenlikten adalete kadar her alanda elimizden gelenin en iyisini yapmaya  çalıştık, çalışıyoruz ve çalışacağız. İnşallah bundan sonra da aynı şeklide  yolumuza devam edeceğiz."

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığına aday olduğunda "Bu bir veda değil, bu yeni  bir başlangıçtır." dediğini anımsatarak, yeni dönemi bir hatime ile değil Fatiha  ile başlattıklarını anlattı.

"Bundan sonra yükümüz daha ağır"

AK Parti'yi kurdukları 2001 yılı ağustos ayından, cumhurbaşkanlığı  görevine seçildiği 2014 yılı ağustos ayına kadar tarihi bir değişimin, dönüşümün  yaşandığını belirten Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

 "Ülkemize kazandırdığımız hizmetlerin en yakın şahidi milletimizin ta  kendisidir. AK Parti olarak bizim en büyük gücümüz milletimizin değerlerine sahip  çıkmamız yanında insanlarımızın hayat kalitesini artırma konusundaki  başarımızdır. Daha da önemlisi bu hizmetlerden ülkemizin en ücra köşesinde,  mütevazı kulübesinde yaşayanından, en büyük şehrinin, en yüksek binasında ikamet  edene kadar her bir vatandaşımızın yararlanıyor olmasıdır. Elbette bizim bir  değerler dünyamız var ve bu uğurda her türlü mücadeleyi yürüttük, yürütürüz ama  hizmetlerimizde asla ayrımcılık yapmadık, yapmıyoruz ve yapmayacağız. Sözümün  muhatabı bize kulak verenlerdir ama icraatlarımız herkes içindir. Bu ülkede  kesinlikle kim ne derse desin ikinci sınıf vatandaş yoktur, 80 milyonun tamamı  birinci sınıf vatandaştır."

Erdoğan, teröre, ihanete, bozgunculuğa sapmayan herkesin başlarının  üzerinde yerinin olduğunu söyledi.

Bu samimiyetle ve gayretle çalışıldığında milletten gereken karşılığı  göreceklerine inandığını ifade eden Erdoğan, "Onun için ben, değerli kardeşlerime  bundan sonra yükümüzün daha da ağır olduğunu özellikle hatırlatmak istiyorum."  dedi.

"AK Parti tarzı siyaset literatüre girdi"

AK Parti'nin başarısını anlamak istemeyenlerin, hep başka yerlere  baktığına işaret eden Erdoğan, "Halbuki, milletimizle aramızda var olan rabıtaya,  muhabbete, hürmete baksalar, geçtiğimiz 15 yılın sırrını da çözecekler ama  işlerine gelmiyor. Oraya bakmıyorlar." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin sosyal bilimler literatürüne "AK  Parti tarzı siyaseti" diye bir kavramı kazandırdıklarını dile getirerek,  "İnanmasalar da gerçek bu. Böyle bir tarz-ı siyaset artık var mı? Literatüre  girdi mi? Girdi. İnşallah önümüzdeki yıllarda bu konu enine boyuna konuşulacak,  tartışılacak ve gelecek nesillere ışık tutacak bir kavramsal çerçeveye de  oturtulacaktır." ifadesini kullandı.

Erdoğan, parti genel merkezinde AK Parti'ye üyelik töreninde yaptığı  konuşmada, AK Parti ile gönül olarak birlikte olsa da hukuken ayrı kaldıkları 2,5  yılı aşkın dönemde Türkiye'nin hayati sonuçları olan çok önemli hadiseler  yaşadığını belirtti.

Doğrudan milletin oyuyla göreve gelen cumhurbaşkanını kabullenmek  istemeyenlerin her zamanki gibi kendilerini komik duruma düşürecek işlere  kalkıştıklarını ifade eden Erdoğan, "Davetlerimize iştirak etmemekten Meclis'te  ayağa kalkmamaya kadar akıllarına gelen her türlü direnişi sergilediler." diye  konuştu.

Özellikle Beştepe'deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne taşınmalarının  ardından bu bina üzerinden şahsını ve dolaylı olarak AK Parti'yi yıpratmaya  yönelik akla hayale gelmeyecek ahlaksızlıklar sergilendiğini vurgulayan Erdoğan,  sözlerini şöyle sürdürdü:

 "Ülkemize iftihar verici bir eser kazandırmanın sevincini bu tür  iftiralarla gölgelemeye çalışanları her zaman olduğu gibi milletimize havale  ettik. Nitekim milletimizin Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne, kendi evine sahip  çıkması karşısında bu tavırları sergileyenler de kendilerine çeki düzen vermek  zorunda kaldılar. 'Gelmem' diyen kim varsa sonunda bir gün Beştepe'nin yolunu  öğrendi."

 "Çok sayıda kardeşimizin canına mal oldu"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı dönemde Suriye ve Irak'ta kötüleşen  durumun Türkiye'yi hem sınırlarda hem de büyükşehirlerde ciddi bir terör  tehdidiyle karşı karşıya bıraktığını anımsatarak, "Suriye'deki gelişmeleri bahane  ederek Kürt kardeşlerimizi sokağa çağıran bir siyasi partinin ihanet  derecesindeki sorumsuzluğu çok sayıda kardeşimizin canına mal oldu. Yasin Börü ve  arkadaşlarının da aralarında bulunduğu 50'nin üzerinde vatandaşımız bölücü  örgütün taraftarları tarafından sokaklarda alçakça katledildi." dedi.

Bunu asla görmezlikten gelmediklerini, bunun bedelini de milletin  onlara ödettiğini ve ödeteceğini belirten Erdoğan, bu süreçte bir yanda  anamuhalefet partisinin iftiraları, diğer yanda terör örgütlerinin giderek  hızlanan sinsi eylemlerinin gölgesinde 7 Haziran seçimlerine ulaşıldığını dile  getirdi.

Erdoğan, bu seçimin sonucunda Türkiye'nin 2002'den beri ilk defa  istikrar ve güven ortamını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını  aktararak, AK Parti'nin tek başına hükümet kuracak çoğunluğu elde edememesi,  muhalefet partilerinin de aralarında çoğunluğu sağlayacak bir birlik  oluşturamamalarının Türkiye'yi yıkıcı bir krizin eşiğine getirdiğini anlattı.

"İmtihanların hepsinden de yüz akıyla çıktık"

Milletten aldıkları güç ve anayasanın verdiği yetkilerle Türkiye'yi bu  siyasi krizden sağ salim çıkartıp 1 Kasım seçimlerine ulaştırdıklarını söyleyen  Erdoğan, bu iki seçim arasında yaşanan bir diğer önemli sorunun da terör  eylemlerinin aleniyet kazanarak artması olduğuna işaret etti.

Ceylanpınar'da iki polisin evlerinde uyurken terör örgütünce şehit  edilmelerinin kendileri için bardağı taşıran son damla olduğunu anımsatan  Erdoğan, "Devlet tüm gücü ve imkanlarıyla terör örgütünün üzerine gitmeye  başlamıştır. 'Çukur eylemleri' dediğimiz hadiseler de bu dönemde ortaya  çıkmıştır. Türkiye bir yandan siyasi istikrarsızlığın diğer yandan terör  eylemlerinin, aynı zamanda sınırlarında yaşanan tacizlerin kıskacında zorlu bir  imtihan yaşadı. Hamdolsun bu imtihanların hepsinden de yüz akıyla çıktık."  değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimlerin yenilenmesi sürecini başarıyla  yürüterek siyasi istikrarı tekrar tesis ettiklerini vurgulayarak, demokrasiyi  güçlendirmek için çalışan AK Parti iktidarlarıyla istikrar ve güven iklimine  yeniden kavuşulduğunun altını çizdi.

Asker, polis, korucularla verilen mücadeleyle bölücü terör örgütünü  açtığı çukurlara gömdüklerini aktaran Erdoğan, Suriye'den Türkiye sınırlarına  yönelen tehditleri tamamen ortadan kaldırmak için kapsamlı bir operasyonun  hazırlıklarında da o dönem son aşamaya gelindiğini dile getirdi.

 "Acırsak acınacak hale gelebiliriz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) kamudan, iş  dünyasından ve sivil toplum faaliyetlerinden tasfiyesi konusunda ciddi  ilerlemeler kaydedildiği aşamada Türkiye tarihinin en büyük ihanet teşebbüsüyle  karşı karşıya kalındığını hatırlattı.

Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin Türkiye ve Türk milletine karşı  yapılmış en büyük saldırılardan biri olduğunu vurgulayarak, o gece asker elbisesi  giymiş FETÖ mensubu teröristlerin devletin namuslarına emanet ettiği silahları  millete çevirerek Türkiye'yi işgale kalkıştığını anlattı.

Büyük bir ihanetle başlayan darbe girişiminin o derece büyük bir  kahramanlık hikayesiyle sonlandırıldığına dikkati çeken Erdoğan, Türk milletinin  81 ilde 29 gün sabahlara kadar demokrasi nöbeti tuttuğunu ifade etti.

Erdoğan, bunun ülkeye, millete sahip çıkmak olduğunu ve darbe  girişiminin çok önemli dersler içerdiğini belirterek, şöyle konuştu:

"FETÖ başta olmak üzere terör örgütleriyle mücadelenin kararlı ve  süratli bir şekilde yürütülmemesi halinde başımıza neler gelebileceğini 15  Temmuz'da hep birlikte gördük. Şimdi bazıları diyor ki 'İşte burada haklı,  haksız, şu, bu...' Öyle veya böyle ama bir gerçeği bilelim ki takiyenin bu kadar  başarılı yapıldığı bir başka örgüt Türkiye'de yoktur. Onlar kendilerini gayet iyi  gizliyorlar ve biz artık kalkıp da 'Şu ne dedi, bu ne dedi?' buna bakamayız.  Ülkede bir yargı vardır, hukuk sistemi vardır ve yargı çalışmaktadır. Gereği  neyse, bu yapılacaktır. Zaman zaman arkadaşlarıma söylüyorum; 'Önünüze gelip  gözyaşı dökenler de olabilir.' Ben şuna inanıyorum, acırsak acınacak hale  gelebiliriz."

 "Bütün bu soru işaretlerinin cevabını bulmamız gerekiyor"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ'nün darbe girişiminin dünyada emsali  olmadığını işaret ederek, "Pensilvanya'daki o terörist başı oradan 170 ülkeyi  yönettiğini ifade ediyor. 170 ülkeyi yönettiğini ifade ederken sadece  Amerika'daki 'charter school'larda şu an itibarıyla 75 bine yakın öğrencinin  eğitimi ve yıllık gelirlerinin 700-750 milyon dolara tırmandığı bir kaynak var.  Bu kaynak nereden geliyor? Bu kaynak... Amerika'daki devlet ödemeyi bizzat  yapıyor." ifadesini kullandı.

Rastgele herkese böyle bir para, ödeme yapılamayacağına dikkati çeken  Erdoğan, "Bütün bu soru işaretlerinin cevabını bulmamız gerekiyor. Aynı şekilde  Avrupa'da, Almanya'daki gelişmelere bakıyoruz. Felaket. Orada her türlü destek  onlara veriliyor, bir de PKK'ya veriliyor. Peki bunlar niye veriliyor? Güçlenen  Türkiye'nin önünü kesmek için veriliyor." diye konuştu.

O zaman size güle güle

Avrupa'da Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) ve PKK'ya her türlü  desteğin verildiğini belirterek, şöyle devam etti:

  "Peki bunlar niye veriliyor? Güçlenen Türkiye'nin önünü kesmek için  veriliyor. Eğer benim bir bakanım uçuş izni alamıyor, Avrupa'ya gidemiyorsa bu  soruya bizim cevap bulmamız gerekiyor. İşte şimdi de ne diyorlar, 'Peki biz  bundan sonra ne yapacağız' diyorlar. Bugüne kadar ne yaptığınız ortada. 'Bundan  sonra ne yapacağız' demek ne demek? Bundan sonra yapacağınız bir şey var, nedir  o? Bugüne kadar açmadığınız şu fasılları açmaktan başka çareniz yok, açarsanız ne  ala, açmadığınız takdirde güle güle."

 "Türkiye bunların kapıkulu değildir." diyen Erdoğan, Türkiye'nin  bugüne kadar söylenenleri yerine getirdiğine işaret etti.

 Avrupa ülkelerini ve Avrupa Birliği'nin (AB) tutumunu eleştiren  Erdoğan, "Dün bir haber alıyorum, işte yakında NATO Zirvesi var, orada görüşme  talepleri var. Yukarıdan aşağıya beş madde saymışlar. O beş maddeye bakıyorum,  'İlk adımı Türkiye'nin atması gerekir, OHAL kalkması gerekir, şu olması lazım, bu  olması lazım.' Geçin bunları geçin. Siz ne yapacaksınız onu söyleyin. Sen önce  git Fransa'daki OHAL'i kaldır. Onu kaldırmayacaksın, bizdeki OHAL'i  kaldıracaksın. Biz bu terörle mücadeleyi ne ile vereceğiz?"

Fransa'da terör saldırısının ardından ilan edilen OHAL'e değinen  Erdoğan, Türkiye'de devleti yıkma teşebbüsünde bulunulduğunu, 249 kişinin şehit,  2 bin 193 kişinin gazi olduğunu belirtti.

 "Verdiğiniz sözleri tutacaksınız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz OHAL ilan edemeyeceğiz, beyefendilerden  izin alacağız. Böyle bir şey olabilir mi? Onun için de onlara söyleyeceğimiz tek  şey, önce bu fasılları halledeceksiniz, verdiğiniz sözleri tutacaksanız. Ondan  sonra masaya oturur konuşuruz. Aksi takdirde sizinle görüşecek bir şeyimiz  kalmadı." değerlendirmesinde bulundu.

Suriye'de yürütülen Fırat Kalkanı Harekatı'nın Türk Silahlı  Kuvvetlerinin, istihbarat teşkilatının başarılarıyla dolu olduğunu vurgulayan  Erdoğan, Cerablus operasyonunda başarılı olunduğunu ve DEAŞ'ın o bölgeden  defedildiğini aktardı.

 El Rai, Dabık ve El Bab'daki operasyonlar kapsamında da bölgenin  DEAŞ'ten temizlendiğine işaret eden Erdoğan, sırada Münbiç ve Rakka'nın  bulunduğunu, burada da hedefin başta ABD olmak üzere koalisyon güçleriyle beraber  ne yapılabileceği olduğunu dile getirdi.

 "Amaç bu ülkeyi bölmektir"

Yarın Rusya'ya yapacağı ziyareti anımsatan Erdoğan, Rusya Devlet  Başkanı Vladimir Putin'le görüşmesinde bu konunun da gündeme geleceğini kaydetti.

  Erdoğan, şöyle devam etti:

 "16 Mayıs'ta Amerika seyahatimiz var. Orada da bütün bu konuları enine  boyuna görüşecek ve bunları bir bütünlük içerisinde ele alır da buralardan  inşallah yeni bir süreci başlatabilirsek öyle temenni ediyorum ki inşallah  Suriye'de hatta Irak'ta yeni bir dönemin adımları atılmış olur. Bir de tabii  FETÖ'nün, PKK'nın, DEAŞ'ın ve diğer terör örgütlerinin bütün ortak amaçlarına  karşı biz ulusal ve uluslararası bazda ne yapacağız? Amaç bu ülkeyi bölmektir,  bunu bileceğiz, bu milleti parçalamaktır, bu devleti çökertmektir."

 "Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet" vurgusu yapan Erdoğan,  bu dört temel ilkenin çok önemli olduğuna dikkati çekti. Erdoğan, sözlerini şöyle  sürdürdü:

  "Bütün arkadaşlarımdan istirhamım şudur; milletimizi parçalamak,  bölmek isteyenlere karşı milletimizin birliğini ne yapıp yapıp sağlamamız lazım.  Biliyorum, 16 Nisan için Türkiye'nin dört bir yanında çok gayret sarf ettiniz,  çok koşturdunuz, çalıştınız. 81 vilayette bu çalışmayı şimdi bizim 'tek millet'  anlayışıyla taçlandırmamız lazım. Bunu başarmak zorundayız. Türk'ü, Kürt'ü,  Laz'ı, Çerkez'i, Gürcü'sü, Abaza'sı, Boşnak'ı, Roman'ı vesaire tek millet  olacağız. Bunu başarmak birinci derecede bizim görevimizdir. Kucakladık,  kucaklayacağız. Bizim bu havuza herkes gelmek zorunda değil. Sevgililer  sevgilisinin davetine herkes icabet etti mi? Etmedi. Biz kimiz ki... Ama biz  çağrımızı yaparız, davetimizi yaparız. Gelen gelir, gelmeyene de söyleyecek bir  şeyimiz yok."

 "Heveslerini kursaklarında bırakacağız"

Türk bayrağına alternatif bir bayrağın asla düşünülemeyeceğinin altını  çizen Erdoğan, "Biz o paçavralara, o niyetle bakanlara da kusura bakmasınlar o  niyetle bakmayız. Gereği ne ise onlara da onu yaparız. İşte o yüzden PYD, YPG,  onların kuzey Suriye'deki heveslerini biz kursağında bırakacağız, bunu da herkes  böyle bilmelidir. Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Başkasından bize yar yok,  destek de yok." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kimsenin vatan topraklarını bölemeyeceğini,  kimsenin de böyle bir gayretin içerisine girmemesi gerektiğini belirterek, 15 yıl  önce "Batıda ne varsa doğuda, güneydoğu da olacak. Kuzeyde ne varsa güneyde de o  olacak." sözünü verdiklerini ve bunu da eğitimde, sağlıkta, ulaşımda ve birçok  alanda gerçekleştirdiklerini anlattı.

Hakkari'ye yapılan havalimanını anımsatan Erdoğan, Iğdır, Kars ve  Ağrı'daki yatırımlara işaret etti. Erdoğan, kimsenin AK Parti'yi bölücü olarak  değerlendiremeyeceğini, takdim edemeyeceğini belirterek, şunları kaydetti:

"Batı'nın uşakları buraya gelip, Diyarbakır, şurası burası dolaşıp,  ondan sonra da şu ifadeleri kullanabilirler, 'Türkiye'de bölücülük, ayrımcılık  var.' Asla. Asıl bölücülük ayrımcılık onlarda. Niye? Oralardaki benim  vatandaşlarıma onlar zulmediyorlar. İsviçre'de önce parlamentonun önüne dev bir  pankart asmışlardı. Şakağıma bir silah, tabanca dayamışlardı. Şimdi yeni bir adım  daha attılar. Bizim Zürih Başkonsolosluğumuzun bütün camlarına boyaları  fırlattılar ve o çevredeki duraklara 'Erdoğan'a ölüm' diye yazılar yazdılar. Peki  nerede İsviçre'nin polisi? Ne iş yapar bunlar? Türkiye'de İsviçre'nin  Büyükelçiliğine veya Konsolosluğuna, biz böyle bir şeye müsaade eder miyiz? Asla,  bugüne kadar etmedik. Bir ufak hareketlenme olsa bizim güvenlik güçlerimizin ilk  işi oralarda tedbir almaktır. Hep böyle baktık. Çünkü onların hepsini biz emanet  olarak görmüşüzdür. Ama biz karşılığını ne yazık ki aynı şekilde göremedik,  bulamadık."

Erdoğan,  devlet içinde devlet anlayışını kabul etmediklerini, Türkiye Cumhuriyeti  Devletinden başka bir devlet anlayışlarının asla olmadığını dile getirdi.

Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından  "Başaramayacaksınız" diye haykırdıklarında milletin gözyaşlarıyla kendilerine  eşlik etmesinin bu irfanın sonucu olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "15 Temmuz gecesi sokakları, meydanları  dolduran milyonlarca insan bayrağının indirilemeyeceğini, ezanların  susturulamayacağını, ülkesinin işgal edilemeyeceğini söylerken, bu uğurda  hayatını ortaya koyarken aynı zamanda bizim üzerimizdeki sorumluluğu da kat be  kat artırmıştır. Onun için yükümüz ağırdır." dedi. Erdoğan, 15 Temmuz gecesi ve  terörle mücadelede hayatını kaybeden şehitlere Allah'tan rahmet diledi ve  gazileri minnetle andığını belirtti.

 Hukuken AK Parti'den uzak olduğu dönemin en son ve en önemli  sınamasının 16 Nisan halk oylaması olduğu aktaran Erdoğan, Türkiye'nin 16 Nisan  tarihine durup dururken gelmediğini, bunun yıllardır dillendirdikleri,  konuştukları bir konu olduğunu söyledi.

Bu meselenin bir yönetim sistemi tartışması olduğunu hep dile  getirdiklerini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

 "Bu açıdan bakarsanız 200 yıllık, daha güncel gelişmeler açısından da  bakarsanız 10 yıllık geçmişi var. Türkiye için parlamenter sisteme geçiş Osmanlı  döneminde yapılmış bir tercihti. Cumhuriyet döneminde de bu tercihte ısrar  edilmiş ve böylelikle 2007 yılına kadar gelinmiştir. Darbeler, muhtıralar,  koalisyonlar, krizler, kaoslar içinde geçen bu uzun dönemi kimsenin dikensiz gül  bahçesi gibi göstermeye hakkı yoktur. Böyle bir şey yok. 2007'de sistem bir kez  daha tıkandığında artık bu işin böyle gitmeyeceği ortaya çıkmıştır.

Anayasa'ya, teamüllere, açık hükümlere rağmen dayatılan 367 garabeti  amaçlananın tam tersi bir sürecin başlamasına vesile olmuştur. O yıl Türkiye  sadece meclisini yenilemekle kalmamış, cumhurbaşkanının seçim yöntemini de  değiştirmiştir. Bu kararın verildiği gün Türkiye'de yönetim sisteminin fiilen  değiştiği gündür aslında. 16 Nisan'da bu karar ete kemiğe büründürülmüş Anayasaya  dercedilmiştir. Dünyanın hiçbir yerinde her ikisi de halk tarafından seçilen her  ikisi de yürütme yetkileriyle donatılmış iki yönetici yoktur, olamaz. Ülkemizde  cumhurbaşkanları darbe yönetimleri tarafından vesayetin bekçisi olarak tasavvur  edilerek, sembolik olmanın çok ötesinde yetkilerle teçhiz edilmişti. İşte bu  çarpıklık, yönetim sisteminin kökten değişimiyle cumhurbaşkanını bambaşka bir  konuma getirmiştir."

"Dünyada benzeri yok"

 Halk oylaması kampanyası boyunca bu sistemin ne olduğunu, ülkeye hangi  faydaları sağlayacağını millete anlatmaya çalıştıklarını dile getiren Erdoğan,  şöyle devam etti:

  "16 Nisan'da demokratik haklarını kullanan 50 milyon vatandaşımızın  tamamına şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum. Dünyada bu işin benzeri yok.  Yüzde 85'in üzerinde bir katılımla bir değerlendirme. Anayasa değişikliğine  'evet' diyerek bu tarihi dönüşüme katkı veren 25 milyon 200 bine yakın  vatandaşımıza hassaten şükranlarımı sunuyorum ama bu vesileyle tabi ki 'hayır'  diyenlere de aynı şekilde demokratik haklarını kullanma yolunda gayret sarf  ettikleri için onlara da teşekkür ediyorum. Fakat, bizim onlara şükranımız en  azından herhalde onların da 'evet' diyenlere şükranını gerektirir. Olur veya  olmaz, çok da önemli değil. Biz yolumuza zaten devam ediyoruz. Şunu da tabi  burada açık ve net söyleyeyim, yüzde 51,4 bir AK Parti oyu değildir ama şunu da  söyleyeyim, yüzde 48,6 da bir CHP oyu değildir. Onun için kimse kimseyi  aldatmasın, önümüzde yerel seçimler var, önümüzde inşallah 2019 Kasımında  parlamento ve başkanlık seçimi var. Orada her şey daha net ortaya çıkacaktır."

 CHP'nin halk oylamasına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine  başvurma kararına da değinen Erdoğan, şunları söyledi:

 "Yüksek Seçim Kurulu nihai karar mercidir ama Yüksek Seçim Kuruluna  gidiyorsun, nihai kararını veriyor, sen onunla tatmin olmuyorsun, 'Anayasa  Mahkemesi' diyorsun. O arada Anayasa Mahkemesi bir açıklama yapıyor, oradan da  umudunu kesiyorsun. Şimdi de AİHM'e gidiyorsun. AİHM'in böyle bir görevi yok.  Görev alanının içinde böyle bir şey yok. Bu ülkenin seçimle ilgili iç işlerine  karışma yetkisi yok. Yenilen pehlivan yenilgiye doymuyor. Onun için sabırlı ol.  Bak, önümüzde 2019'da seçimler var. O seçime iyi hazırlan, milletin gönlüne gir,  millet de gönlünde size bir yer ayırsın ama bunu yapmıyorlar. Hala Türkiye'yi ne  kadar Türkiye düşmanı varsa, teröristler varsa onların kapılarına gidiyor ve  teröristlerle beraber kampanya sürdürecek kadar ne yazık ki seviye kaybına  uğruyorlar."

 "Türk demokrasisinde rekor"

16 Nisan'da kullanılan oyun ve çıkan "evet" rakamının da Türk  demokrasisinde bir rekor olduğuna işaret eden Erdoğan, "Demokrasimiz milletimizin  15 Temmuz'da kanlarıyla, 16 Nisan'da ise sandığa yansıttıkları güçlü iradeyle  rüştünü ispat etmiştir. Bundan sonra demokrasimiz hakkında görüş beyan eden  herkesin bu gerçeği göz önünde bulundurmasını istiyoruz." dedi.

 Erdoğan, hem kendileri açısından hem hukuki olarak hem de milletin  gündemindeki yeri itibarıyla 16 Nisan'ın artık geride kaldığını belirterek,  bundan sonra tüm enerjilerini, dikkatlerini, planlarını 2019 seçimlerine göre  yapmak mecburiyetinde olduklarını, diğer partilere de aynı tavsiyede  bulunduklarını söyledi.

Yaşananlardan ders çıkarılmaması halinde yarın benzer sıkıntıların  tekrar edebileceğini ifade eden Erdoğan, milletin verdiği desteğin devam etmesi  için böyle bir hataya düşmemeleri gerektiğini vurguladı.

Erdoğan, "Bunun için hiçbir terör örgütüne karşı müsamaha gösterme, bu  ülkenin tek bir kuruşunu dahi çarçur etme hakkımız yoktur. Bizim, milletimizin  huzuru, refahı, geleceği için yapılması gereken hiçbir çalışmayı öteleme,  savsaklama hakkımız yoktur. Tabi, bugün burada belediye başkanlarımız yok,  bakanlarımız var ama inanıyorum ki onlar da televizyonlardan izliyorlar. Bizim  hizmetimizde şuna dikkat etmemiz gerekir, hizmet gereklidir ama hizmet yeterli  değildir. Aslolan yeterli olanı yapmaktır. Yeterli olan nedir? Yeterli olan  halkımızın gönlüne girmektir, gönlünü kazanmaktır." diye konuştu.

 "Bu fakir mahçup olmak istemiyor"

Rehavete kapılmaya, milletin rotasından çıkmaya haklarının olmadığını  söyleyen Erdoğan, Cumhuriyet tarihinde görülmemiş yatırımların AK Parti döneminde  15 senede   yapıldığını, yapılmaya da devam edileceğini kaydetti.

 Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Aksi takdirde şehitlerimize mahçup oluruz,  gazilerimize, evlatlarımıza mahçup oluruz. Bu fakir mahçup olmak istemiyor.  Sizlerin de mahçup olmak istemediğinize inanıyorum. Öyleyse çalışacağız, daha çok  çalışacağız, daha samimi, daha verimli çalışacağız. Daha çok insana ulaşacağız.  Bizi duymamış olana kendimizi duyuracağız. Bizi tanımamış olana kendimizi  tanıtacağız." ifadelerini kullandı.

 Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişte, Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile Kars'ı  ziyareti sırasında, daha önceden planlamadıkları şekilde iki eve gittiklerini, ev  sahiplerinin kendilerini büyük bir konukseverlikle karşıladığını anlattı.

 Erdoğan, "Bu insanlar bizim insanlarımız. Onlar Kürt müdür, Zaza  mıdır, şu mudur, bu mudur, böyle bir şey bilmiyorum. Çat kapı yaptım. Bizim bu  anlayışı yaygınlaştırmamız lazım. Durmayacağız, çat kapı yapacağız. Özel davet  yok. Parası pulu olanlara gidelim de diğerlerini kenarda bırakalım yok. Parası  pulu olanın zaten her şeyi var, gerek yok. Biz öbürlerine gidelim. Bizimle  yürüyenler, ağırlıklı onlar. Öbürlerini öteleyelim mi? Hayır. Onu da demek  istemiyorum ancak buradaki samimiyet, orada yok. Onun için de biz kuradan çıkar  gibi çat kapı yapalım gidelim ve bu bambaşka bir heyecan bambaşka bir zevk. Bunu  yapalım.  Bizi yanlış bilene doğrusunu da anlatalım." diye konuştu.

AK Parti Kadın Kollarının görevinin çok ağır ve önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, gençlere ulaşmak için hangi yeniliklerin yapılması gerekiyorsa, kadınların gönlünü fethetmek için ne yapılması gerekiyorsa yapacaklarını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ve Semiha Yıldırım'a teşekkür ederek, "Binali Bey'den geri kalmayalım." diyerek espri yaptı. Erdoğan, bakan ve milletvekillerinin eşlerine de teşekkür etti.

Türkiye'nin büyümesi, gelişmesi, ilerlemesi için çalışan tüm kesimleri desteklediklerini ve destekleyeceklerini ifade eden Erdoğan, büyüme oranını yükselteceklerini, üretimi, ihracatı ve istihdamı artıracaklarını, enflasyonu düşüreceklerini bildirdi.

 "Savunma sanayi projeleri kritik öneme sahip"

Faizleri mutlaka aşağı çekeceklerini dile getiren Erdoğan, faizin sebep enflasyonun ise netice olduğunun altını çizdi.

Mevcut projeleri süratle tamamlayacaklarını, yenilerini hemen devreye alacaklarını ifade eden Erdoğan, savunma sanayi projelerinin kritik öneme sahip olduğuna dikkati çekti.

Bu anlamda Türkiye'ye yüksek teknoloji katkısı sağlamayan hiçbir projenin kendileri için muteber olmadığını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Dün Hindistan seyahatinde Sayın Narendra Modi ile yaptığımız görüşmelerde özellikle bilişim teknolojisi, yazılım vesaire bunları kendileriyle görüştük. Hatta ve hatta uzay teknolojisinde ciddi adımlar attılar. 'Türkiye ile müşterek adımları atabiliriz, yaparız.' dediler. İnşallah bunları da kovalayacağız. Terörle mücadele ve Suriye operasyonlarında yaşadığımız tecrübeler, savunma sanayinin tüm alanlarında kendi kendine yeterli bir ülke haline gelmemizin en stratejik önceliğimiz olduğunu göstermiştir. Bunlarla birlikte eğitimde, sağlıkta, adalette, güvenlikte, şehirleşmede, sosyal yardımlarda katetmemiz gereken önemli mesafeler var."

 "Bizim kardeşliğimiz ahiret kardeşliği"

AK Parti'nin en zor dönemde iki husustan vazgeçmediğini belirten Erdoğan, bunlardan birinin özgürlük-güvenlik dengesini gözetmek, diğerinin ise ekonomideki öncelikler ve yatırımlardan asla vazgeçmemek olduğunun altını çizdi.

Türkiye'nin, bugün dünyanın en eli kanlı terör örgütlerinin saldırısına maruz kalmasına rağmen mücadelesini demokrasi ve hukuk içerisinde yürüten bir ülke olduğunu, bunun arkasında da bu anlayışın bulunduğunu kaydeden Erdoğan, "Aynı şekilde etrafımız ateş duvarlarıyla çevrili olmasına, içimizde de benzer görüntüler ortaya çıkartılmaya çalışılmasına rağmen büyüme rakamlarımızla, büyük yatırımlarımızla hala önlerde yer almamızın sırrı da budur." değerlendirmesinde bulundu.

Önümüzdeki yıllarda demokrasi, hukuk ve yatırımlar konusundaki hassasiyetlerinden vazgeçmeyeceklerini vurgulayan Erdoğan, "Bizim sizlerle olan yol arkadaşlığımız, gönüldaşlığımız öyle pamuk ipliğine bağlı değildir. Bizim muhabbetimiz rüzgara göre yön değiştirmez. Çünkü bizim kardeşliğimiz ahiret kardeşliğidir." şeklinde konuştu.

 "Bu partiye sırtını dönüp de iflah olan kimse görmedim"

Erdoğan, "Bizim dava arkadaşlığımız ervah-ı ezelde, levh-i kalemde yazılmıştır. Buna böyle bakacağız. Ama dava adamlığı da kolay değildir." dedi.

Şair Necip Fazıl Kısakürek'in "Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük? Bu dava hor, bu dava öksüz, bu dava büyük. Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya. Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya? İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal. Hamallık ki sonunda ne rütbe var ne de mal. Ve ayrılık anneden, vatandan, arkadaştan." dizelerini hatırlatan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Böyle bir yolculuk. Bizler hor da olsa öksüz de olsa bu davayı taşımaya talip olduk. Rabb'imiz ne buyuruyor, dağların bile çekemediği yükü insan ne yaptı, yüklendi. Şimdi bunun hakkını hep beraber vermemiz lazım. Kimse bizi buna zorlamadı. Her birimiz kendi irademizle, tercihimizle bu meşakkatli yola revan olduk. Sonunda rütbe, mevki, makam, mal ummadan, hiçbir şey hesap etmeden çıktığımız yol, bizi işte buralara getirdi. Er kişi niyetine musallada, oradan mezara. Yolculuk bu. Elbette bu ağır yükü çekemeyenleri, onları ademe mahkum ediyor, değerlendirmesini milletimize bırakıyoruz. Şu da bir gerçek ki bugüne kadar bu davaya, bu partiye sırtını dönüp de iflah olan kimse görmedim."

Bundan sonraki çalışmalarda safların daha da sıklaştırılarak yola devam edileceğini dile getiren Erdoğan, 21 Mayıs'ta gerçekleştirilecek olağanüstü kongreden AK Parti'nin güçlenerek çıkacağını söyledi.

Erdoğan, kongre sürecinin fırsat bilinerek bu yükselmenin aşağıdan yukarıya doğru ve kararlı şekilde sürdürülmesi gerektiğini, kaybedecek zamanın bulunmadığını, yolun uzun, vazifenin ağır olduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, önce yerel seçimlerin, ardından cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin yapılacağı 2019'a kadarki sürenin çok iyi değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.

Erdoğan, AK Parti ailesine yeniden katılıyor olmanın, ailesiyle yeniden bir araya gelmenin heyecanı, mutluluğunu yaşadığını sözlerine ekledi.