Demokraside yalnızca kendimize ve çevremize mi demokratız? Yoksa herkese mi demokratız? Hak ve özgürlükleri yalnızca işimize ve dişimize göre mi istiyoruz, yoksa, herkese ve her keseye göre mi istiyoruz? Bu soruların bizatihi kendileri ve cevapları demokrasi imtihanında çok çok önemlidir. Ayrıca, demokrasi imtihanında yazdığın ve söylediğin önemli değildir. Demokrasi imtihanından hâl ve tavrın önemlidir. Demokrasi imtihanında yazdıkların ve söylediklerin hâl ve tavrınla birlikte bir anlam ifade eder. Demokrasi imtihanında hâl ve tavır derken, “samimiyeti” kastediyorum. Samimiyet dediğimiz husus elle tutulmaz, gözle görülmez. İçe ait bir hususiyettir. Samimiyet dediğimiz husus yalnız bir taraftan beklenmez. Samimiye çift taraflıdır. Samimiyet imtihanı yalnızca milletle ya da yalnızca devletle geçilecek bir husus değil. Her ikisi de işin içindedir. Her ikisi de samimiyet imtihanını birlikte geçerse, işte o zaman gerçek başarı mevcuttur. Demokratik samimiyet dediğimizde ise “demokratik ilke ve kuralların sözde kalmayıp özde uygulanması, demokrasinin bütün unsurlarıyla hayata geçirilmesini” kastediyorum. Peki, samimi demokratik tavır ve davranışlar millet ve devlet olarak gösterilmezse ne olur? Başka bir ifadeyle, demokrasi imtihanında millet ve devlet olarak başarısız olursak ne olur? İşte o zaman, demokrasi özde değil, sözde gerçekleşir. Demokrasi ağacı da kurudu kuruyacak demektir. Demokrasi toprağı da çöle döner. Adeta kupkuru bir ortam! Ne tadı var, ne tuzu var ne de şekeri! Şimdi bu demokrasiden faydalanmak mümkün mü? Şimdi bu demokrasi yaraya merhem olur mu? Olmaz, elbet. Öyleyse, demokrasi toprağının hep mümbit olması, demokrasi ağacının hep yeşil kalması, demokrasinin temelinin sağlamlaşması için samimi tavır ve davranışlar her kesim tarafından gösterilmelidir. Tabii ki en başta yöneticilerce gösterilmelidir. Elbette, demokrasilerde vatandaşlar da samimi olmalıdır. Fakat, öncelikle halkla iç içe olan Valisi'den Kaymakamı'na kadar bütün Devlet Görevlilerine görev düşüyor. Sonra, ferdan ferda olarak tüm Vatandaşlarımıza görev düşüyor. Gelelim en hassas noktaya, en hassas soruya. Millet olarak demokratik tavır ve davranış noktasında samimi miyiz? Vatandaşlarımızın bu görevi nasıl ve ne oranda yerine getirdiğinin tartışması uzun ve çok boyutludur. Bu hususta kendi gözlemime göre olumlu bir noktada değiliz. Belki de, yöneticilerimiz samimiyet imtihanında yönetilenlere örnek olmalıdır. Peki, devlet görevlileri bu hususta hangi noktadadır. Bu nokta itibariyle, Kahramanmaraşlı bir hemşehrisi olarak demokrat tavır ve davranışlarını bizzat gördüğüm, hem Abant Toplantılarında, hem de www.ibrahimakpinar.com adlı sitede demokratik görüş ve düşüncelerini müşahede ettiğim Bolu Valisi Sayın Halil İbrahim AKPINAR'ın bir örnek teşkil ettiğini düşünüyorum. Tabi, Sayın AKPINAR bu hususta tek örnek değildir. Binlerce örnek vardır. Bu özellikteki devlet görevlilerinin vatandaşa karşı içten, yapıcı tavır ve davranışlarıyla demokrasi ağacının hep yeşil kalmasına ve temellerinin gittikçe kuvvetlenmesine hizmet ettikleri açıktır. Bu hizmet, Cumhuriyetimizin gelişmesi ve kökleşmesi açısından büyük önemi haizdir. Bu görüş ve düşüncenin karşısında olanların, yani demokrasiyi içten gelen bir coşkuyla istemeyenlerin, yalnızca kendisine ve çevresine demokrat olanların, çağımızda yeri olmayan ceberrut Devlet anlayışını hâlâ savunanların ise Cumhuriyetimize zarar verdikleri bir gerçektir. Cumhuriyetimizin devam ve bekası, vatandaşlarımızın huzur ve güven içinde yaşaması demokratik ilke, kural ve prensiplerin samimi bir şekilde, tam olarak hayata geçirilmesiyle, başka bir deyişle demokrasi imtihanının başarılmasıyla mümkündür. Demokrasi imtihanının başarılması ise yukarıda özetlendiği üzere, ancak samimiyetle olur.