Kahramanmaraş mitinglerini sürdüren Kılıçdaroğlu, Hafız Ali Efendi Meydanında partililerine seslendi. Saat 14.30'da başlayan mitinge aşırı sıcak nedeniyle ilgi az olurken, gelen vatandaşlar sıcaktan apartmanların gölgesine sığınarak korunmaya çalıştı.

Burada partililerine anayasa değişikliğini anlatan ve 'hayır' oyu kullanmalarını isteyen Kılıçdaroğlu, anayasa değişikliklerinin, çiftçinin, sanayicinin, işçinin, esnaf ve sanatkarın sorunlarına çözüm getirmeyeceğini söyledi. Anayasa değişikliğinin tek amacının Başbakan Erdoğan'ı Yüce Divan'dan kurtarmak olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "Elinizi vicdanınıza koyarak cevap verin. Bu anayasa değişikliğinde, bir Allah'ın cümlesi, bir tek cümlesinde işsizliği kaldıracak, işsizliği çözecek bir düzenleme var mı? Çiftçinin sanayicinin sorununu çözecek bir tek cümle var mı? Yolsuzluğu çözecek bir düzenleme var mı? Yoksulluğu ortadan kaldıracak bir düzenleme var mı? Esnafın, sanatkarın derdini çözecek bir düzenleme var mı? O zaman Kahramanmaraşlı kardeşlerimden şunu istiyorum. Mademki siz bunu biliyorsunuz. Temel soru şu. O zaman bu anayasa değişikliğini milletin gündemine niye getirdiler? Kimin sorununu çözmek için? Recep Bey'in sorununu çözmek için. Unutmayın. Yüce Divan'dan Recep Bey'i kurtarmaya, kul hakkı yiyenleri Yüce Divan'a göndermekten kurtarmaya." Kılıçdaroğlu, 'hayır' oyu vermenin kul hakkı yiyenlerden hesap sorma anlamına geldiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ı eleştirisine şöyle devam etti: "Her üniversiteyi bitiren iş bulacak diye bir kural yok, diyordu. Eğer böyle diyorsan her üniversiteye giden çocuğun senin çocuğunla aynı koşullarda yaşaması lazım. Çocuğun askerliği yeni bitirdi gemi aldı kendisine. Kahramanmaraşlı garibanın çocuğu üniversiteyi bitirdi de gemi mi aldı kendine." Konuşmasında telefon dinlemelerine de yer veren Kılıçdaroğlu, başbakanı ve hükümeti telefon dinlemekle suçladı. Dubai ile yapılan kredi anlaşmasına da değinen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Siz 2002'den önce telefonlarınızla rahat rahat konuşuyordunuz değil mi? Şimdi biri bizi dinliyor mu diye rahat konuşamıyorsunuz öyle değil mi? Bunun adı nedir biliyor musunuz? Telekulak hükümeti. Bu hükümet telekulak hükümeti. Eğer siz derdinizi Recep Bey'e anlatmak istiyorsanız telefonla anlatın. Çünkü orayı dinliyor. Belki dertlerinizi de dinler." NELER KONUŞTUNUZ ANLATIN Bunların CHP'yi ihanetle suçladıklarını anlatan Kılıçdaroğu, sözlerine şöyle devam etti: "Dubai'ye gittiler bir anlaşma imzaladılar. 1 milyar dolar bağış veya düşük faizli dört yıl ödemesiz 8,5 milyar dolar kredinin altına Dubai'de Ali Babacan imza attı. İçinde siyasi şart vardı, 1 milyar dolar bağışı sonra almaktan vazgeçtiler. Biz itiraz ettik. Memleketi satıyorsunuz diye. Buradan söylüyorum, Recep Bey sen Ankara Bilkent Otel'de iki tane dışişleri bakanlığı diplomatı, Ali Babacan, bir özel odada ne konuştunuz? Ali Babacan'a orada ne söyledin? Bu anlaşmadan niye vazgeçtin? Çık millete anlat. 1 milyar doların altına niye imza attın? Sonra o imzayı niye geri çektin? Ben bu sözleşmeyi niye uygulamıyorum dedin? Bunun adı vatana ihanet miydi değil miydi? Sana kim bunu biz vurgularsak durum kötü olur dedi. Gelsin Sütçü İmam'ın torunlarına anlatsın. Anlatamaz. Çünkü bunlar milleti düşünmüyor. Bunların tek düşüncesi var. Durmak yok yola devam diyorlardı değil mi? Durmak yok yolmaya devam." Emeklilere de seslenen Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin emeklileri ikinci sınıf vatandaş konumuna düşürdüğünü iddia etti. Vatandaşlardan, halk için çalışan insanları parlamentoya göndermeye çağıran Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı: "Emeklilere sesleniyorum. 5510 sayılı kanun AKP hükümeti çıkardı. Emekliye milli gelir artışından pay verilmeyecek dedi. Recep Bey'e soruyorum. Desin ki ben böyle bir kanun çıkarmadım. O zaman emekli kardeşlerimi ikinci sınıf yurttaş konumuna sokan AKP'ye bir daha oy vermemesi lazım. Verirse bir daha ki sefere unutmayın Recep Bey, omuzlarına binecektir milletin. Sizden isteğim, bölünmeyin, ayrışmayın, temiz siyaset isteyin, boğazından aşağı haram lokma inmemiş insanları destekleyin, parlamentoya güvendiğiniz, sizin için, halkı için çalışanları gönderin. Ülkesi için çalışanları parlamentoya gönderin. Halkı satanları değil, halkı destekleyenleri parlamentoya gönderin."