Nelere itiraz etmiyoruz ki şu dünyada? Bazılarında haksız da sayılmayız ama bazılarında da aşırıya kaçıp ayarlarımızı bozduğumuz da oluyor. Önemli olan bunu fark etmek ve çabuk toparlanmak ,hata yapmayalım, hatasız olalım diyemiyoruz ; çünkü kaçınılmaz bir ilahi sistem içerisinde oyuncularız ,rollerin tamamını biz kendimiz belirleyemiyoruz. Pekala nedir bu itiraz ettiklerimiz: Öncelikle sözümüzün kesilip ilginin başka tarafa dağıtılmasına sinir oluyoruz. Madem dinlemeyeceksin niye soruyorsun, bekle biraz hem kafanda tasarla söyleyeceklerini daha sonra tane tane anlat. Geçenlerde bir halk otobüsüne bindim, nerden bindim binmez olaydım keşke Binevler'den Doğukent'e kadar kulaklarım kanadı, anam ,babam hatta yedi sülalem ağladı. Bayanların öğlensonu ve akşam arası 3-4-5-6-7 çay sohbetlerinden dağılma vaktine denk gelmişim aman Allahım,sadece erkek namına ben varım bir de şoför. İçeri girip oturur oturmaz mecburen sohbeti dinlemeye başladık, neler yok ki ”¦. (Onları sıralayacak olsam ayrı bir kitap olur şimdi ona değinmeyeceğim.) Kadınlar konuşuyor ama sıra, sözün bitimini bekleme, hiç yazmıyor kitaplarında. Daha öbürü bitirmeden diğeri başlıyor söze, bir müddet ikisi birden konuşuyor, ben yetişemiyorum dinlerken ikisine birden döndüm ve dedim ki ikinizi birden anlayamıyorum sırayla konuşsanız biraz daha istifade etsek, dedim, bir sessizlik oldu otobüste, soför dikiz aynasından beni bir dikizledi ve gülümsedi, sanki teşekkür edercesine, kurtarıcısına bakarcasına. Ama haksız mıyım, mecbur muyum üç kuruşluk ve kaliteden yoksun sözlerle kulağımı kirletmeye? Biraz sessiz konuş ki üç koltuk öteden seni net duymayayım. Tamam anlıyorum evlerinizde iletişim eksikliğinden burada bir boşalma var ama biraz da ailenize saklasanız da bizler de yolculuk boyunca sıkıntılarımızı sevinçlerimizi sıraya koyabilsek”¦ Yanlış yaptığımız, dikkat etmemiz gereken bir husus da evlerde kahvaltı yapmama alışkanlığı. Masum gibi görünüp de yuvaları sarsan vahim bir durum. Evin hanımının erken kalkıp(10 dakika erken) çayı hazırlayıp kahvaltın hazır demesi nerde, sen kendin kalkıp yalnız başına bunlara koşuştururken eşinin içerde on dakika fazla uyuyup yatması görünüşte güzel gibi görünse de hiç yakışmıyor kültürümüze, bize, aslımıza, dinimize. Kadın kocasına hizmet etmekten zevk almalı ve kocamı aç göndermedim , kapıdan yolcu ettim üstelik sabah sohbetimi de yaptım, günün planını da yaptık, deyip huzur bulmak nerde, masada bir parça ekmek üç beş zeytin çekirdeği görmek hüzünlü bir atmosfer nerde? Kahvaltı yapmayan insanların çocukların cılız çelimsiz, kansız ve soluk olduklarını sizler anlayabilirsiniz.Aç karnına işe gitmiş bir insandan ne verim beklenebilir ki? Güne besmele çekmeden başlamış zaten”¦Sonunu nasıl güzel bitirsin, nasıl başladıysa öyle gideceği kesin”¦ Diğer bir meselemiz çözümün bir parçası olmayıp da soruna ek yapan insan tipleri”¦Bunlar genellikle bardağın boş tarafıyla ömrünü geçiren tiplerdir. Olaya hep olumsuzu görerek başlarlar, ve onu savunmakla geçer zamanları. O tip insanların konuşmasından sıkılırsınız hemen ortamı değiştirmek istersiniz. Ortada olumsuz bir şey olmasa da onlar kesin eleştirecek olumsuz bir yan bulurlar ve insana endişeyi güvensizliği,bir iki anı anlatarak hemen yerleştirirler.Söze nerden gireceklerini bilmezler en son söylenecek sözü başta söylerler, insanın iştahını kaçırırlar çözüm alternatif sunma yok, sadece ortamı karartırlar, bunların çoğu da böyle bir yanlarının olduğunu bilmez aksine faydalı oldum bir tecrübemle olaya çözüm sundum zanneder. Onların yanından ayrıldığınızda derin bir nefes alma ihtiyacı hissedersiniz. Bazen de bizlerin morali bozuk olur, havamız kaçmıştır,hayat renksizleşir. İşte o insanı görene kadar, etrafta bir ışık yanar yüzler güler ,sohbet etmek istersin zaman geçmesin biraz daha konuşalım beraber olalım, deriz. O olayların olumlu yanını nazara verir,insanı rahatlatır da ondan mutlu hissederiz, kaslarımız gerilmez, gerilen varsa da gevşer. Yüzler hep güler etrafa pozitif enerji yayarsınız aynı manzara ne kadar güzel görünür, size peki ne değişti, sorun bitti mi, hayır ama içinizdeki kasvet, ümitsizlik, yani gereksizleri gitti sadece problem kaldı olması gereken de zaten bu. Gereksiz yere hamallık yapmak diye buna denir, boş yere taşımayın kafanızda bu manasız gereksiz yükleri, haydi koşun gerçek dostlarınıza selam verin gülün mutlu olun size de bu yakışır”¦ RIDVAN AKGÜL