Dünyada müminler olarak ferden ayrı ayrı ve cemiyet olarak da hep birlikte sorun, dert ve çile yumağındayız. Feryatlar, ahlar ve vaveylalar semayı kapladı. Yeryüzü bize bir cendere gibi dar gelmeye başladı. Bu ahvalde, Ankebut Suresi 2. ayette beyan edilen "insanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece "iman ettik" demeleriyle bırakılavereceklerini mi sandılar" çağrısı kulaklarımızda daha fazla yankılanıyor ve ilahi emre boyun eğiyor "amenna ve sadakna" diyoruz.
Başka bir kutlu sada yine bize, biz müminlere sabır ve hikmet dolu bir bekleyişi tavsiye ediyor.  O çağrı Yüce Peygamberimiz ve En Sevgilimiz (asm)den. Kulak verin ve iyi dinleyin "Dünya mümine zindan, kafire cennet" diyor Sevgili Resul (asm).
Öyleyse çile, eziyet ve sıkıntılara ve cümle imtihanlara  hazır olalım. Ve unutmayalım ki, Üstad Bediüzzaman'ın belirttigi gibi "Cennet ucuz değil, Cehennem lüzumsuz değil."
“Mümin çile çekecek ve kafir çile çektirecek ki biri Cenneti hakedecek, öteki Cehenneme layık olacak.” Öyleyse, Dünyada ne diye hep keyif, eğlence, zevk, sefa ve mutluluk bekliyoruz ki.
Ey mümin Kardeşim Dünya bize göre değil.
Dünya bize güzel değil. Dünya başkasına güzel olabilir.
Dünya başkası için mutfak, salon, TV,  sinema, keyif ,eğlence yeri ve yeme-içme mekanı yani "tencere" olabilir. Hayat onlar için yalnız bunlardan ibaret olabilir. Bir şiirimde şöyle seslendiğimi hatırladım şimdi:
“Lâilaheillallah en büyük söz, muhakkak.
 Dostum, anla, gerçeği gör, işte mutlak.
Niçin anlamazsın, niçin kalırsın muallak?
Örnek alma gafili ki, hayatı yalnız mutfak.
Lâilaheillallah en büyük söz, muhakkak.”
Gerçekten de gafillerin, kafirlerin hayatları mutfak, tuvalet, yatak odası, tuvalet ve salon arasında gelip geçiyor. Bunların başka bir dertleri yok. Ye, iç, (afedersiniz) ondan sonra  s.ç , böyle bir hayat için bir tanımlama yapmak gerekirse en isabetli tanımlama “tencere”dir. Ancak, Dünya bize sıkıntı, eziyet, çile ve dert mekanıdır. Bizi de en iyi tanımlayacak ifade "cendere”dir.
Velhasıl, "Dünya mümine cendere, kafire ve gafile tencere."
Bu nedenle mümin olduğunu söyleyen herkes cendereye girmeye hazır olmalıdır. Ben zaten çoktandır, Dünya için kendi kendime şu terimi söylüyordum: Burası sanki bir hapishane, bir zindan bize. Dünya bizi daralttıkça daraltıyor. Ruhum buralı değil, ruhum Dünya’da kendisini sanki kapana kısılmış gibi hissediyor. Bize lazım olan bu Dünya hapishanesinden tahliye olana kadar sabır ve şükür içinde kalmaktır.
Öyleyse, sözü yine bir şiir ile (ya da şiir gibi sözler ile) bağlayalım:
“Mümin bu Dünyadan tam lezzet almaz, iki arada bir derede kalır.
Çileler, dertler ve meseleler daralttıkça daraltır bizi, bir cendere gibi.
Kafir, gafil yer, içer gezer, dolaşır, Dünyadan zevk aldıkça alır.
Onlar için bu Dünya en leziz yemeklerin bulunduğu bir tencere dibi.”
Evet, burası bize cendere ve başkalarına tencere. Olsun. Biz bu Dünyanın cenderesine razıyız. Yaşımız 50 olmuş. En fazla yaşayan ne yaşar? 100 yaşar. 100 yaşasan da, 101 yaşasan da bu cendere sonsuz değil ve günü geldiğinde, ecel dolduğunda cendereden kurtulacağız, İnşaallah. Ancak, burayı tencere olarak görenler Ahiretteki cendereye hazır olsunlar ki, o cendere, geçici değil, sonsuz ve ebedi. İşte o cendereden asla kurtuluş yok.
Evet, Kardeşim tercih senin. Bu Dünya’da cendere mi, tencere mi? Bu tercihin zıttı Ahirette’dir ona göre. Onu düşünerek tercihte bulun. Haydi karar senin.