Ayşe Altınköprü'nün haberi:

Maraş'ta Alevi köyünde yaşıyor. Fakat hem gelini hem damadı Sünni. “Bizden bahtiyarı yok.” diyor ve anlam veremiyor ayrımcı söylemlere. Şekle takılmayı ise Allah'a karşı saygısızlık olarak görüyor. Ona göre iki toplumu bu hale getiren; önyargı yüzünden bir araya gelip çay içememek”¦

Kahramanmaraş'ın Narlı ilçesinde yaşıyor Hüseyin Karamurat. Alevi kökenli ve 74 yaşında. 1978'de yaşanan Maraş olaylarını görmüş, geçirmiş biri. Dört çocuk, altı torun sahibi Karamurat, çocuklarının ne hayat görüşlerine ne de evlilik tercihlerine müdahale etmiş. Onun hem gelini hem damadı Sünni. Farklılıkları ailesinde birleştirerek Alevi-Sünni ayrımına en güzel darbeyi vurmuş. Gelini ve damadıyla olduğu kadar dünürleriyle de çok güzel ilişkilerinin olduğunu söylüyor Karamurat.

Yıllardır yaşanan Alevi-Sünni gerginliğine anlam veremeyen Karamurat, “Hepimiz Allah'ın kulları değil miyiz? Bu cennet gibi vatanda neyi paylaşamıyoruz? Niye birlik olup, birliğimizi bozmak isteyenlerle mücadele etmiyoruz?” ifadelerini kullanıyor. Şekle takılmanın Allah'a ve yarattıklarına saygısızlık olduğunu vurgulayan Karamurat, insanın tanımadığından korktuğu için önyargıların meydana geldiğini belirtiyor.

Gelini ve damadına baktığında hiçbir zaman farklı bir inancın ya da görüşün aklına gelmediğini dile getiriyor ve ayrım yapmayı insana yakışmayan bir davranış olarak değerlendiriyor. Karamurat'a göre asıl mesele insanlığa değer vermek. “Yaratılanı sevmek lazım yaratandan ötürü.” diyor Karamurat. Ailesindeki birlik ve beraberlik ortamı için ise şu yorumları yapıyor: “Alevi Sünni birleşmesi değil sadece mesele. Ben insana ve insanlığa değer veriyorum. Zaten bu da insan olmanın gereğidir. Ayrım insana yakışmayan bir davranış. Damadımın ve gelinimin Sünni olması beni hiç rahatsız etmedi, etmiyor. Bilakis bizden bahtiyarı yok. İkisini de çok seviyoruz. Onlar da bize çok hürmet gösteriyor. Alevi-Sünni meselesinin çözümü de burada gizlidir. Birbirimizi tanımalıyız, tanımaya çalışmalıyız. Araya önyargıları soktukça iki toplum arasında mesafeler artıyor.”

Karamurat, Narlı'daki köylerinin Alevi köyü olduğunu ama her evde mutlaka Sünnilerden kız alan ya da bir Sünni'ye kız veren olduğunu anlatıyor ve ekliyor: “İnsanların birbirini tanıması için bunlar çok güzel adımlar. İnsan tanımadığından korkar. Toplumda böyle bir ayrım zaten yok. Fakat bunu kullanmak isteyenler oluyor. Onlara da iki toplum olarak izin vermemeliyiz. Bizim kimseyle derdimiz yok ki. Aynı toprakların insanlarıyız.”

1978 yılında Kahramanmaraş'ta yaşanan olaylara ise dram gözüyle bakan Karamurat, şu ifadeleri kullanıyor: “Bu olaylar Kahramanmaraş'ta yaşayan ne Alevi, ne Sünni, ne Türk ne de Kürtler tarafından planlandı. Bu olayların arkasında derin güçler vardı. Biz arkadaşlarımızla o zamanlar bu oyunun oynanacağını öğrenmiştik. Durumu ileri gelenlere anlatmıştık. Ama ilgilenen olmadı. Sonunda da kimsenin istemediği acı olaylar yaşandı. Alevi Sünni çatışmasının hortlatılması sıkıyönetimin devamı içindi. İnsanlar birbirine kırdırıldı. Bunu anlamak mümkün değil. O günlerin bir daha yaşanmaması için Kahramanmaraş'ta herkes bir araya gelerek bu olayı birlikte lanetlemeli ve bu lekeyi silmelidir. Burada toplumun her kesimine büyük sorumluluklar düşüyor.”

Zaman