Dev dev binalar dikilmiş, estetik yok. Oturduğunuz dairede, dev binalar arasından ne bir manzara, ne bir şehir görebiliyorsunuz, gördüğünüz tek şey ya çatıların kiremitleri, ya da yan binanın balkonları. Binalar arasında görüş mesafesi yok. Böyle şehircilik yüz karasıdır. Her şeye rant gözüyle bakılmış, şehir değil adeta kovboyların kurduğu gibi, “vahşi batı modeli” bir yerleşim icat edilmiş. Birkaç market, bir ilkokul, bir lise, bir sağlık ocağı, birkaç banka şubesi, bir de pazar yeri, al sene şehir, tepe tepe kullan. Hani nerde sosyal mekanlar, hani nerde kültürel mekanlar. Hani nerde çocuklarımızın bisiklet süreceği ve eğleneceği parklar ve bahçeler. Yok, yok, yok. Şehircilik sadece konut yapmak mıdır? Şehircilik sadece eğri-büğrü yol yapmak mıdır? Bu noktada, bir acı gerçeği hatırlatmak istiyorum: “Bizim Ülkemizde yollar, evlere göre yapılır.” Çağdaş ve gelişmiş Ülkelerde ise evler yollara göre yapılır. Yazıma bu şekilde asabi bir şekilde başlamamın nedeni, yeni bir yere taşınmamdan dolayı karşılaştığım manzaradan dolayıdır. Yedi-sekiz yıldır, Ankara Söğütözü taraflarında oturuyordum. Bahçeli ve bol ağaçlı bir mekandan sonra, beton yığınlarıyla dolu ve parkı, bahçesi olmayan, eğri-büğrü, kaldırımsız, toz-toprak içindeki yollarıyla meşhur bir yere taşınmanın verdiği ruh haleti içinde biraz asabiyim. Taşındığım yer Ankara'nın yeni oluşturulmuş bir semti. Adı lazım değil. Bu semt 5-10 yıldır apartmanlaşmaya ve gecekondulardan kurtulmaya başlamış bir yerleşim yeri. Ancak, öyle bir yerleşim yeri kurmuşlar ki, ben ne bir park, ne bir bahçe görebildim. Bina ve konuttan başka hiçbir şey olmayan bir alan burası. Burada 50 bin kişi mi yaşıyor, 100 bin kişi mi yaşıyor. Tabi nüfusunu bilmiyorum. Ne kadar insan yaşarsa yaşasın, böyle bir şehircilik inan insanın içini acıtıyor. Öyle yollar yapmışlar ki, eğri-büğrü. Yollar var, kaldırımlar yok. Bazı yerlerde kaldırım var. Kaldırım üzerinde birden bir gecekondu binasına rastlıyorsunuz. Yani gecekondu yolu adeta engellemiş. Zaten yollar da gecekondulara göre dizayn edilmiş olduğu için, herkes buna alışmış vaziyette. Ne önemi var, bir kaldırım üstünde bir gecekondunun lafı mı olur! Bu nasıl şehircilik, böyle şehircilik yüz karasıdır. Bu semtin bir ana caddesi var. Cadde değil sanki, bir yılan kuyruğu gibi. Her yere uzanıyor ve kıvrım kıvrım bir şey bu. Her yere bu cadde adının vermişler sanki. Ya da bu cadde her yere burnunu sokmuş. Cadde ta en tepeden başlıyor ve düz bir seyir göstermiyor, bazı yerlerde hilal çiziyor, bazı yerlerde daire çiziyor, bazen çarpı işareti gibi, bir yerde tekrar kesişiyor. Tam bir labirent gibi. Bu nasıl şehircilik, böyle şehircilik yüz karasıdır. Şimdi diyeceksiniz ki, beğenmediğin bu semtte ne işin var. O semte bulunan Anadolu Lisesinde okuyan bir evladım için geldim bu semte. Yani keyif için gelmedik. Zaten, bu semtin çehresini de bu Lise değiştirmiş gibi. Kim düşünmüş ise akıllı bir düşünce, yakınlardaki bir Anadolu Lisesi eski yerine sığmayınca ve eski binasından kurtulmak için yeni bir mekan aramak gerekince, hemen, o semtin üst tarafındaki bu alan, akla gelmiş ve bu okulun olduğu yer, semtin merkezi haline gelmiş. Okulun etrafındaki evler daha pahalı, alt taraflara indikçe, hem ev fiyatları ve hem de kiralar ucuzluyor. Ülkemizde sırf bu semt mi böyle beton yığınları içinde? Elbette değil. Ülkemizde eğri-büğrü yollar, bakımsız ve kaldırımsız yollar yalnızca bu semtte mi? Hayır. Ülkemizde parksız, bahçesiz yerleşim yerleri yalnızca bu semtte mi mı? Değil. Ülkemizin birçok şehrinde bu acı manzaralar var. Zaten ben de bu yazımı, sırf iş olsun diye ya da bu Semti böyle dizayn eden Yetkilileri eleştirmek için yazmıyorum. Şimdi “kentsel dönüşüm” konusu revaçta ya! Riskli yapılar ve riskli alanlar yıkılacak ve yerine güvenli binalar yapılacak ya! Bunun için Kanun çıkartıldı ya! Bundan sonrası uygulama safhası. Yani salaş ve dayanaksız binalar yıkılacak. İşte, tüm bu güzel gelişmelerin öncesinde, Yetkililerden yalnızca şu hususu talep ediyorum: Lütfen, kentsel dönüşümde, yeşil alanlara ağırlık verin ve park-bahçe sayısını artırın. Lütfen yolları eğri-büğrü halden kurtarın. Lütfen, beton yığınlarına son verin ve yeşil bir şehir oluşturun, vesselam.