Fırsat buldukça çeşitli kültür-sanat dergilerinden yazılarını okurdum. Ölmeden önceki son günlerinde Türkiye gazetesinde yazıyordu. Belli bir süre de tedavi gördüğü hasta yatağında yazılarını sürdürmüştü.

Yanılmıyorsam gazetedeki son yazısında; ağrılarının çok fazla olduğunu, tedbirin takdiri bozmayacağını bildiğini belirtip sonunda da helallik istemişti. Toplumun her kesimine hitap eden yazılarını zevkle okuyordum. Cümle geçmişlerimizle birlikte Ayhan Songar Hocama da Allah rahmet eylesin. Bilenler için tekrar olabilir ama özellikle gençlerimizle paylaşmak istediğim bir yazısından okumuş olduğum ve hastasının biriyle yaşadığı bir hatırası şöyle:

“Bir gün, daha önceleri konuşan sohbet eden ama birden dili tutulduğu için konuşma yeteneğini kaybeden orta yaşlı bir erkek hastayı getirirler. Hastayla uzun uzun ilgilenir. Sebebini bulmak için hastayı geçmiş günlerine yöneltir ve başından geçen olayları bir hekim olarak iletişim tekniklerini de kullanarak sorgular adeta. Sonunda hastanın, yaşadığı bir şok sebebiyle konuşma yeteneğini kaybettiği anlaşılır. Hastanın şok geçirmesine sebep olan olay şu şekilde gerçekleşmiştir. Çok samimi olduğu bir arkadaşı ile çok muhabbetli iken bir gün karşılıklı yapılan bir şaka sırasında kendisinin yaptığı şakayı kaldıramayan arkadaşı hiç beklemediği bir anda kendisine okkalı bir tokat atar. Hani derler ya “düşmanın attığı taştan daha çok, dostun attığı gül ağırıma gider” diye.