Kahramanmaraş'ta düzenlenen "Ağaçlandırma ve Rehabilitasyon Teknikleri" konulu seminere 47 ilden 69 mühendis katıldı. 6 Mayıs'a kadar sürecek olan seminerde konuşan Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürü Hanifi Avcı, Türkiye'nin bitki çeşitliliği bakımından çok zengin olduğunu belirtti. Ülkenin 3 bin 500'ü endemik olmak üzere 10 binden fazla bitki türünü bünyesinde bulundurduğunu kaydeden Avcı, bunun da kendilerine getirdiği sorumlulukların olduğunu dile getirdi. Öncelikli olarak bu bitkileri tanımaları gerektiğine dikkat çeken Avcı, şöyle konuştu: "Yani çalıştığınız objeyi iyi tanımanız lazım. Peki bir ormancının bu kadar bitkiyi tanıması mümkün mü? Okuldaki öğrendiğiniz bilgilerle bunları tanımanız mümkün olmuyor. Ancak birkaç ana bitki unsurunu tanıyabiliyoruz. Bu demektir ki sadece okuldaki bilgilerle yetinmeyeceğiz, eğitime devam edeceğiz. Asıl eğitim de mesleğe başladığınız gün başlıyor. Bu noktada uzmanlaşma başlıyor. Çünkü günümüz uzmanlaşma çağı. Siz her biriniz ülkenin çeşitli yerlerinde çalışıyorsunuz. Kendi bölgenizin bitkilerini tanımak, özelliklerini bilmek zorundasınız. O zaman çok okuyacağız, gözlem yapacağız ve bitkileri tanıyacağız. Meslekte başarılı olmanın yolu da sevmekten geçiyor. Bu mesleği sevmeden yapamazsınız. Sevmekte bilmekten geçiyor. Bitkilerle konuşmaya başlayacaksınız. Onların sorunlarıyla beraber yaşayacaksınız." Ormancılık sektörünün dünyada her geçen gün yükselişte olan bir trende sahip olduğunu vurgulayan Avcı, bu konuda söz sahibi olabilmek için de bilgi donanımının gerekliliğini anlattı. Küresel ısınma ve iklim değişikliği konularına da değinen Avcı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ormancılık sektörü dünyada bu gün, özellikle de doğa ve doğa korumacılığı dünyada gelişen bir sektör, yükselen bir değer. Ve bu değerin yükselmesi aslında ormancılık mesleğinin de yükselmesini sağlıyor. Ormancılık aslında doğa bilimciliği, ekosistem bilimciliği. Çevredeki doğayla ilgili her şeyi tanımlayan bir çerçeve. Bu çerçeve içerisinde o kadar çok kol var ki, işte bizim bu kollarda yetişmemiz, kişisel gelişimimizi sağlamamız ve bu bilgilerle mücehhez olmamız gerekiyor. Doğayla ilgili tüm konularda söz sahibi olmamız gerekiyor. Dünyada küresel ısınmayla iklim değişikliğiyle mücadelenin iki temel unsuru var. Nedir bunlar? Birincisi küresel ısınmaya sebep olan sera gazlarını azaltmaktır. Ama bu yetmiyor. Gelişen teknoloji nedeniyle bunu azaltmanız mümkün olmuyor. İkincisi de yutak alanların artırılmasıdır. Bu gün dünyadaki yutak alanlarının içerisinde en büyük payı ormanlar teşkil ediyor. O zaman bizim orman alanlarını artırmamız gerekiyor. İşte iki görevimizden bir tanesi bu. Eğer bu iki görevi yerine getirirseniz kamuoyu desteğini de arkanıza alırsınız." "SIFIR EROZYON İSTENİLEN BİR ŞEY DEĞİLDİR" Türkiye'de 2000 yılı rakamlarına göre her yıl 220 milyon ton toprağın kaydığını ifade eden Avcı, bunu azaltmanın kendilerinin görevi olduğunu söyledi. Orman arazilerinin yüzde 54'ünde, tarım alanlarının yüzde 59'unda ve meraların yüzde 64'ünde erozyonun devam ettiğini söyleyen Avcı, sözlerini şöyle tamamladı: "Bu erozyon müdahale edilmesi gereken erozyondur. Yoksa sıfır erozyon diye bir şey de söz konusu değildir. Sıfır erozyon istenilen bir şey de değildir. Doğal hayatın devamı için erozyon şarttır. Ama kabul edilebilir seviyede olması gerekir. Özellikle su içerisindeki ve denizdeki canlıların geleceği için oraya mutlaka sularla birlikte materyallerin taşınması gerekiyor. Ama bu doğal erozyon için geçerli. Bizim karşı çıktığımız şey, insanlar ve hayvanların verdiği zararlar sonucu ortaya çıkan hızlandırılmış erozyondur. Yoksa kabul edilebilir, doğal erozyon dünyanın yaratılışında vardır. Dünyanın normal geleceğinde de var olması gereken de budur. Ama bunu kabul edilebilir seviyede tutmamız gerekir." Kahramanmaraş Vali Yardımcısı Mustafa Anteplioğlu'nun da katıldığı seminerde, İl Çevre ve Orman Müdürü Hüseyin Çanak tarafından kentin orman değerleri hakkında katılımcılara bilgiler verildi. 4 gün sürecek seminerde, orman sorunları ve çözüm önerileri katılımcı mühendislere anlatılacak.