Vikimdeia.org sitesinde yayınlanmış bir harita. Haritanın üst kısmında ”˜Müslim Distribution' yazısı ekli. Yabancı dil bilmiyorum. Anladığım kadarıyla iki renge boyanmış harita da yeşil renge bo-yanmış bölümde Müslüman ülkeler var. Kuzey Afrika'nın tamamı ve orta, güney bölgelerinin birçoğu yeşil renge boyanmış. Bu ülkelere bakıyorum; Fas, Cezayir, Libya, Tunus, Mısır, Moritanya, Malî, Nijer, Nijerya, Çad, Sudan, Eritre, Etiyop-ya, Kenya, Tanzanya, Mozambik, Senegal, Burkina, Kamerun, Gana”¦ Arap yarım adasında; Arabistan, Yemen, Umman, Birleşik Arap Emirliği, Qatar, Bahreyn, Kuveyt, Irak, Suriye, Ür-dün, Lübnan”¦ Asya da; Türkiye, İran, Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Afganistan, Pakistan, Tacikistan, Kırgı-zistan, Kazakistan, Doğu Türkistan ve Hindistan'ın bir bölümü”¦ Güney Asya ve diğer okyanusun ötesi(!); Bangladeş, Burma Malezya, Endonezya”¦ Bunlar sadece kısa sürede gözüme çarpanlar. Aslında göze çarpmayacak gibi değil, neredeyse dünyanın üçte biri kadar ve yaklaşık olarak iki milyara yakın bir nüfusun yaşadığı, devasa bir coğrafya”¦ Bu coğrafyada yaklaşık yüzün üzerinde irili ufaklı devlet ve devletçik var. Hayal dünyamızı biraz zorlayalım isterseniz. Bu ülkelerin bir kısmı sadece başkentiyle kaimdir. İkinci bir ili ve ilçesi bile yoktur. Asıl gücü-nü diğer Müslüman toplumların gücünden almışlardır. Saydığımız ve sayamadığımız Müslüman ülkelerin başkentlerinin kaçı bağımsız ve kendi karar-larını kendileri verebilecek güçtedirler dersiniz? Kaçı, birlikte aynı noktaya parmak basacak, ortak düşünce yapısına sahip söyleyebilir misiniz? Hangileri, bir birleriyle dost söyleyebilir misiniz? Hangileri, kendi ülkelerindeki halkların, diğer ülkelerdeki halklarla yakınlığına müsaade ediyor biliyor musunuz? Hepimiz hatırlıyoruz, daha düne kadar bizlere ve birbirine yasaklar koyan vize uygulayan adı sanı duyulmamış Afrika ve Asya ülkelerini”¦ Etrafımızda bulunan bütün ülkelerin, bize nasıl düşman olarak anlatıldığı hikâyelerden daha henüz kurtaramadık yakamızı”¦ Suriye ile aramızdaki, iki yüksek tel sınırlardan dolayı, bayramlarda, birbirine akraba olanların nasıl bir araya gelebildiklerinin görüntüleri daha düne kadar mevcuttu ve hepimiz bu rezilliği izliyor-duk. Burada, ”˜Bir Sinan Çetin klâsiği; Propoğanda' yapımını kim göz ardı edebilir ki? Yeni izledik, çeşitli internet sitelerine düşen videolarda Azerbaycan devlet yöneticilerinin bize karşı olumsuz konuşmalarını”¦Ya da bizlerden oralara uzanıp giden olumsuz ifadeleri”¦ Birazda hemen diğer Müslüman ülkelere ve birbirleri arasındaki ilişkilere bir bakalım isterseniz. İran yıllar boyu, Saddam'ın başında bulunduğu Irak'ın, batı adına kendisine olan saldırılarına muhatap oldu. Saddam'ın, Irak Halepçe'de öldürdüğü Kürtlerin sayısı belirsiz.. Yemenin bir bölümü, hala Arabistan'ın baskısı altında ve Müslüman kardeşlerin her türlü ça-lışması bu ülkede suç sayılmaktadır. İranlıların her türlü hareket ve faaliyeti Arabistan'da yasaklanmış ve bu yasak hala sürmektedir. Bin dokuz yüz seksen dokuzda İranlı hacıların küçük bir gösterisi büyük bir katliamla son bulmuştu. Suriye'de, Mısırda doğup gelişen Müslüman kardeşlerin her türlü faaliyeti yasak ve büyük suç-lardan kabul edilmektedir. Bin dokuz yüz seksen bir yılında Hafız Esat tarafından yerle bir edilen Ha-ma katliamı hiçbir zaman unutulmayacaktır. Hama kenti Müslüman kardeşlerin neşvü nema bulduğu bir şehirdi ve yaklaşık yetmiş bin kişi öldürülmüştü. Bu katliamdan kaçarak komşu Müslüman ülkelere sığınanlar, tutuklanıp Hafız Esat'a teslim edilmesi hiçbir zaman unutulmayan fiillerden biriydi. Çünkü bu insanların da çoğu idam edilmişti”¦ Ürdün de, Gazze yanlısı ve Hamas lehine yapılacak her türlü faaliyet, büyük yasaklar ve suçlar arasında sayılamaktadır. Mısırda, Hasan El Benna'nın temellerini atarak başlattığı ve tüm Müslümanlar için örnek bir ça-lışma olan Müslüman Kardeşlerin faaliyetleri yasaklanmış bir durumda. Müslüman kardeşlerin seçim-lere katılmaları dahi yasak. Bunların yanında yine demokratik usullerle iktidara gelmiş olan Hamas yanlısı her türlü faaliyet yasak. Yasak. Yasak. Yasak. Bu yasakların var olmasında, ortaya çıkmasında halkların en ufak katkısı olduğu söylenebilir mi? Artık Müslüman halklar bu yönetimlerden yeterince sıkılmaya başladı. Kazıklı voyvodaları çoktan geçtiler, yaptıkları katliam ve zulümlerle. Nil'in berrak akan temiz suyu, Abdul Nasırı, Enver Sedat'ı ve mübarek Hüsnü'yü temizlemeye yetmeyecektir. Çöl rüzgârının serinliği de Muammer Kaddafi' i serinletmeye yetmeyecektir. Allah resulünü yüreğinde saklayan Hira Dağı ve Hira Mağarası, kral Abdullah'ı saklamaya ve korumaya yetmeyecektir. Çünkü bunlar ve diğerleri, halklarına acı ve zulümden başka hiçbir şey vermediler. Muaviye'den ve oğlu Yezit'ten bu yana devam ediyor bu zulümler. Hilâfet ve halife mantalite-sini içine sindiremeyenlerin zulmüdür bu mücadele. Kral ve sultan olmak için verilen mücadelenin tepe noktasıdır bu. Yezit'in krallığı kendi iradesindeydi. Yaptığı katliamlar kendi hür amaçları doğrultusundaydı. İmam Hüseyin ve ailesine karşı düzenlediği katliam kendi tercihiydi. Ya şimdiki krallar”¦ Her kes, bir daha sorsun şu soruyu kendi kendine”¦ Acaba Kaç kral kendi iradesiyle yapıyor bu zulümleri? Halklarınız için yıllardan bu yana çalan tehlike çanları artık sizin için çalıyor, tüm servetini Av-rupa ve Amerika bankalarına sermaye olarak veren zengin krallar. Aç ve açıkta bıraktığınız halkınız, içinizdeki kişiliğinizi ve kimliğinizi öğrendiler artık. Halkınız için yonttuğunuz gizli mızraklar, halkınız tarafından bilinir oldu artık. Zulümleriniz nihayet bulacaktır artık. Çünkü sizler hala farkında değilsiniz ama şunu bilesiniz ki: Ördüğünüz sunî duvarlar onların arasında engel oluşturamayacaktır. Onların bir birlerine olan yakınlığına hiç kimse mani olamayacaktır. Korku duymak sizedir artık. Kaygılanmak sizin içindir artık. Çünkü: sizler farkında değilsiniz ama”¦ Yeniden dirildi ve uyandı bu ümmet”¦