AK Parti’nin kuruluşunun 16. yılı için yapılan kutlama hazırlıkları tamamlandı. Sincan’daki Harikalar Diyarı’nda düzenlenen etkinliğe yaklaşık 6 bin davetli katılacak.

AK Parti, 16. kuruluş yıl dönümünü Ankara Sincan’daki Harikalar Diyarı’nda kutlayacak. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Binali Yıldırım, saat 19.30’da bir konuşma yapacak. Etkinlik alanına AK Parti ile ilgili yayınlardan oluşan mini bir kütüphane kuruldu. Çevrede geniş güvenlik önlemleri alınırken parkın çevresinde kurulan stantlarda ikram yapılıyor. Katılımcı tüm davetlilere Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Binali Yıldırım, Ahmet Davutoğlu’nun Erol Olçok’u anlattığı “Erol Olçok Kitabı” hediye edildi. Bunun yanı sıra Yalçın Akdoğan tarafından kaleme alınan “Siyasi Liderlik ve Erdoğan” kitabı ile AK Parti’nin kurulduğu günden bu güne kadar yazılan ve söylenen şarkıların yer aldığı “Dünden Bu Güne AK Şarkılar” isimli bir albüm hediye edildi.

15 Temmuz hain darbe girişiminde 17 yaşındaki oğlu Abdullah Tayyip Olçok ile birlikte şehit düşen Erol Olçok’un kitabı kurucusu olduğu ARTER Ajans tarafından hazırlandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, Erol Olçok’u yakından tanıyan isimlerin onunla ilgili anıları ve görüşleri kitapta yer alıyor.

“Şehadet; Erol’a gerçekten çok yakışan bir vedaydı”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Erol Olçok Kitabı”nda kullandığı ifadelerden bir kısmı şöyle:

“Çeyrek asırlık arkadaşlığımın, dostluğumun, kardeşliğimin olduğu Erol Olçok’u ve oğlu Abdullah Tayyip’i bir kez daha rahmetle, hasretle, sevgiyle yad ediyorum. 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Erol’un verdiği tepki, gösterdiği önderlik, sergilediği cesaret ve yiğitlik, tam da onu yansıtan, onu ifade eden bir tarzda olmuştur. Çünkü Erol, hayatının hiçbir döneminde zulme rıza göstermemiş, zalime asla teslim olmamıştır. Fikirleri ve mücadele yöntemiyle tam anlamıyla aykırı bir kişilik olan Erol, nerede hak ve hakikat mücadelesi varsa, sadece orada olmakla kalmaz, mutlaka safın en başında yer alır, sorumluluk üstlenirdi. Bizim kendisiyle birlikte çalışmaya başlamamız da 1993 yılında, işte böyle bir mücadele arifesinde olmuştur. O günden beri de hiç ayrılmadık, hep beraber yol yürüdük; nice zaferleri beraber tattık, nice sancıları beraber çektik, nice krizleri beraber göğüsledik, nice düğümleri beraber çözdük. 15 Temmuz gecesi darbe girişiminin duyulduğu andan şehadetine kadar geçen hadislerin ayrıntılarını öğrendiğimde, bir yandan gözyaşlarıma engel olamazken, diğer yandan da iç dünyamda ‘Evet, bu bizim Erol’ diyordum. Erol’un hesapsızlığının, hasbiliğinin, inandığı doğrular söz konusu olduğunda yapabileceği fedakarlıklarda sınır bulunmadığının en güzel ispatı, 15 Temmuz gecesi mücadeleye, canından öte tuttuğu, gözünün nuru oğluyla birlikte çıkmış olmasıdır. Abdullah Tayyip de o gece darbeci hainlerin karşısına cesaretle dikilirken, babasının oğlu olduğunu ispatlamıştır. Kimilerinin saklanacak delik aradıkları bir gecede, milletimizin tarihindeki en önemli istiklal ve istikbal mücadelelerinden biri için ilk öne çıkan ve en ileri safta yer alan Erol’un karakterinin rahat yatakta bir ölüm uygun olmadığını kendisini tanıyanlar çok iyi bilir. Erken bir yaşta, ülkemize ve milletimize daha çok hizmetler verebileceği olgunluğa erişti bir dönemde hayata gözlerini yummuş olsa da şehadet; Erol’a gerçekten çok yakışan bir vedaydı.”