Daha önce de benzer mesajları başka olaylardan dolayı almıştım. Açıkçası bu mesajı fazla ciddiye alamadım. Oysa çok isterdim bu elektronik postanın yapmamı istediği şeyi gerçekleştirebilmeyi. Ama imkânsızı istiyordu benden, yapamazdım. Boykotu istenen mallara bakınca şöyle düşündüm: Bu malları kullanmazsam benim halim nice olur? Sanki benden boykot değil de Ortaçağ'ın karanlık yaşantısına dönmem isteniyordu. Bir an için hayatımdan cep telefonunu, buzdolabını, otomobili, bilgisayarı, çamaşır makinesini, bulaşık makinesini çıkardığımı farz edince gerçektende ortaçağın ilkel şartlarına dönmekten başka bir seçenek kalmıyordu bana. Bu kadar hızlı bir yaşam dönüşümünü kaldıramayacağım için de hiçbir yabancı malı boykot etmemeye karar verdim. Düşünsenize; İtalyanlar terörist başını barındırdılar diye İtalyan mallarını, Fransızlar sözde soykırımı kabul ettiler diye Fransız mallarını, İngilizler zamanında Kerkük ve Musul'u entrika ile elimizden aldılar diye İngiliz mallarını, Amerikalılar Irak'ta yüzbinlerce müslümanı öldürdüler diye Amerikan mallarını, Vampir İsrail Filistin'lileri katlettiği için Yahudi mallarını boykot edeceğiz. İyi güzel boykot edelim de yerine ne kullanalım onu söyleyebilir misiniz, bir alternatifiniz var mı? El cevap: Alternatif mallarımız yok yerine Ortaçağ karanlığı verelim. Kral çıplak kardeşlerim, biz kimseyi mallarını boykot ederek cezalandıramayız. Acı gerçek budur maalesef. Senin bir cep telefonu markan var mı? Peki patenti sana ait olan bir otomobilin var mı? Veya gökyüzünde dolaşan herhangi bir amaçlı uydun var mı? Ya da yüksek verimli ürettiğin bir tohum var mı? Savaş veya yolcu uçağın var mı? Ez cümle: Hiçbir şeyin yok her şeyi dışarıdan almak zorundasın. Peki bu boykot çağrısı neyin nesi Allah aşkına. Züğürt tesellisinden öte bir anlamı yok. O halde ne yapalım elimiz kolumuz bağlı oturalım mı demek istiyorum. Elbette hayır, yaşamımızı çağın gerektirdiği şekilde düzenleyelim. Bilim ve teknolojiye gereken önemi verelim hatta gerektiğinden daha fazla verelim çünkü biz adamlardan gerideyiz. Daha çok koşmalıyız ki yetişebilelim. Öne geçmek için kestirme yol bilen varsa onu da kabul etmeye hazırım. Bana kimse kızmasın; sayın başbakanımız da “Bekara karı boşamak kolaydır” demişti.