Soçi Olimpiyat parkının 80 kilometre ötesinde, Çerkeslerin yoğun yaşadığı bir köy var. Bolşoy Kiçmar, bin 100 kişilik nüfusunun tamamına yakını Çerkes olan az sayıdaki Rusya köylerinden biri. Olimpiyat parkına mesafe kısa görünse de bir tren ve bol virajlı dar dağ yollarında yapılan iki otobüs yolculuğu toplamda üç saat alıyor.

Köyde yaşam derdi, Çerkes Sürgünü'nün 150'nci yıl dönümünde düzenlenen kış olimpiyatlarından daha çok önemseniyor.

Bolşoy Kiçmar, ilkbahar ve yaz mevsimlerinde turist akınına uğrayan ve "33 Şelale" olarak bilinen bölgeye çok yakın. Bu yüzden gençler bu aylarda daha çok turizm sektöründe çalışıyor. Diğer aylarda ise civar bölgelere, ağırlıklı olarak da sanatoryumlara, işçi olarak gidiyorlar. Köyde ayrıca şarap bağlarında çalışanlar var.

Oyunların düzenlendiği Şubat ayı, bin 100 nüfuslu köyün en az kalabalık ve en sakin olduğu aylardan biri. Sokaklarda çocuklardan, yaşlılardan ve iş bulamayanlardan başka kimse yok.
Sakinlerin bazıları da Olimpiyat Parkı'nda açılan Çerkes Evi'nde, kültürlerinin tanıtılması için çalışıyor. Gelenlere Çerkes yemeklerinden tattırıp, geleneksek kıyafetleri içinde Kafkas danslarından örnekler sunuyorlar.

Türkiye, Suriye, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail, Filistin ve Almanya'dan 50'yi aşkın Çerkes, Ekim 2013'te Rusya Başbakan Yardımcısı Dimitri Kozak ve Krasnodar Valisi Aleksandr Tkaçev'in davetlisi olarak Soçi'ye gelmişti. Diaspora, oyunlarda Çerkeslerin Rusya'nın etnik bir unsuru olarak tanıtılması kaydıyla Soçi 2014'e karşı durmayacaklarını belirtmişti. Bunun üzerine, Olimpiyat Parkı'nda bir Çerkes Evi hazırlandı. Diasporadan 26 kişinin yanı sıra, Bolşoy Kiçmar gibi köylerden insanlar da bu evde ziyaretçilerle buluşuyor.
Çerkes Evi'ne gitmeyip köyde kalanların bakışı, oyunların gündelik hayatlarını nasıl etkilediğiyle doğru orantılı.

Muhtar Halid Tlif, "150 yıl önce bir savaş vardı. Her toprak savaş görmüştür. Geçmişe saplanıp kalmanın bir anlamı yok" diyor.

Rusya madalya kazanınca, Tlif'in cep telefonuna kısa mesaj bildirimi geliyor. Sevinçle okuduktan sonra devam ediyor: "Olimpiyat en önemli spor organizasyonu. Soçi, ev sahipliği sayesinde çok gelişti. Altyapıya büyük yatırımlar yapıldı."

Muhtar ayrıca, aldıkları "Krasnodar Bölgesi'nin en gelişmiş köyü ödüllerini" gururla gösteriyor. Kupalar, çalışma masasının yanı başında.

Dimitri Kozak'ın daha önce verdiği sözün aksine, açılış seremonisinde Çerkes unsuruna vurgu yapılmamış olmasını önemsemiyor. Zaman sıkıntısından bahsediyor ve Çerkes Evi'nin varlığını hatırlatıyor.

Tlif'in anlattığına göre, 1864 Sürgünü sırasında 800'e yakın Çerkes dağlarda saklanmayı başarmış. 40 kişilik bir grup da bölgeye gelip köyü kurmuş. Tarihin 1873 olduğunu sanıyorlar ama resmi bir kayıt yok.

Köyde doğan ilk erkek çocuğun torunu Ruslad Açmizava, basının köye sadece protesto haberleri yapmaya gelmesinden yakınıyor: "Oysa burada herkesin gündelik hayatta karşılaştığı problemlerden başka sorun yok. Bunlar da etnik kökenli sorunlar değil" diyor.
Tlif ekliyor: "Rusya dışında yaşayan Çerkesler buraya gelip yerleşsinler. Burada oturma izni almak, ABD'de oturma izni almaktan çok daha kolay."

'Faydası da yok, zararı da”¦'

Köyün sakinlerinin olimpiyatla ilişkisi, muhtar kadar pozitif değil. Fakat sürgün yüzünden karşı olan birini bulmak da zor.

Oğlu İdris ile birlikte marangozluk yapan Enver, oyunların kent merkezinde birçok kişiye ekmek kapısı olduğunu ama kendilerini etkilemediğini söylüyor. Soçi 2014'e karşı olup olmadığını sorduğumda omuzlarını silkip, "Bana bir faydası da zararı da yok" diyor.

Oğlu İdris ile birlikte marangozluk yapan Enver, oyunların kendilerini etkilemediğini söylüyor.
Olimpiyatlar sayesinde biri köye kadar ulaşan 14 yeni otobüs hattı açılmış. Ancak köy sakinlerinden Yuri'ye göre otobüs ücretleri ve normal trenler yine olimpiyatlar yüzünden çok pahalı. Hızlı trenler de onlara çok uzak. Çalışmayıp, iki yaşındaki oğluna bakmak için büyükannesiyle birlikte gününü evinde geçiren Rusyeta ise sadece tren ve otobüslere değil, yiyeceklere bile olimpiyat yüzünden zam geldiğini söylüyor.

Viçislav, bir evin çevresine demir çit çekiyor. Oyunların kendisini etkilemediğini ama avcı ve balıkçı arkadaşlarının zarar gördüğünü belirtiyor. Normalde av sezonu Şubat sonuna kadar sürecekken, oyunlar yüzünden bu tarih iki ay geriye çekilmiş.

Köyün yaşı ilerlemiş sakinlerinden Sveta ve Ruslan bir çocuk parkının önündeki tahta masada sohbet ediyorlar. Ruslan memnun. Olimpiyat sayesinde şehirde birçok yeni yol ve otel yapıldığını söylüyor. "Bu yatırımlar olimpiyatlardan sonra yıkılmazsa oyunlar hedefine ulaşır" diyor.

'Türkiye'deki Çerkesler Karadeniz balığı da yemiyormuş'

Köyde en çok saygı duyulan isimlerden biri, 89 yaşındaki Ramazan Aytekoviç. Aytekoviç, İkinci Dünya Savaşı sırasında şehrin savunmasında görev almış. Sırtındaki problem yüzünden sıcak çatışmaya gitmemiş. Adolf Hitler'in "tatil yapmak için Soçi'ye inmek istediğini" ama izin vermediklerini anlatıyor gururla.

Olimpiyata olumlu bakıyor. Altyapının geliştiğinden, daha fazla insan gelmeye başladığından söz ediyor.

Türkiye'deki Çerkeslerin Soçi'nin olimpiyat düzenlemesini protesto ettiklerini söylüyorum. "Birçok şey duyuyoruz" diyor: "Daha önce de burada yaşananlar yüzünden Türkiye'deki Çerkeslerin Karadeniz'den çıkan balıkları yemediklerini duymuştum. Onların kararı."
Köydekilerin hiçbiri, 1864'te yaşananları hasıraltı etme amacında değil fakat ağırlıklı olarak, gündelik sorunlarının çözümünde devletle işbirliği yapmanın daha faydalı olduğunu tecrübe etmişler.

Aytekoviç, "Yaşananlar hayatın bir parçası. Geçmişe takılı kalamayız. Üzerinden çok zaman geçti. Okullarda çocuklara 1864 Çerkes Sürgünü'nde yaşananlar sürekli anlatılıyor. Biz, yaşananların, geleceğe bakarken gençlerimiz için bir ders olmasını istiyoruz" diyor.
Bir de birbirlerine eskisi kadar bağlı olmamaktan yakınıyor: "Artık sadece bir düğün ya da cenaze olduğu zaman bir araya geliyoruz. Bazen köye başka ülkelerden Çerkesler geliyor ama muhtarla ve önde gelenlerle konuşup dönüyorlar. Evlerimize gelip bizimle konuşmuyorlar."

Köy girişinin 500 metre dışında karşılıklı iki anıt var. Biri Çerkes Sürgünü'nde, diğeri de İkinci Dünya Savaşı'nda hayatını kaybedenlere adanmış.

Bolşoy Kiçmar sakinleri, başta sürgünün yıldönümü 21 Mayıs olmak üzere, fırsat buldukça bu anıtları ziyaret ediyor. Anıtlara uzanan merdivenin bitiminde asılı duran çekici kürek ucuna vurup ses çıkarıyorlar. Böylece, kaybedilen ruhlara, onları anmaya geldiklerini haber veriyorlar. Sonra da, ekmek kavgasına geri dönüyorlar.

Kaynak: Al Jazeera