O günlerde 28 Şubatın soğukluğu, artık okulumuzda da hissedilmeye başlanmıştı. Başı açık kapalı hepsi bizim öğrenci ve öğretmenlerimizdi. Ama başını örtmeyi tercih eden öğretmen ve öğrencilerimiz her kesimin hoşuna gitmiyordu. Bu sebeple de o günün yöneticilerine yazılı ve şifahi olarak şikâyetlerin trafiği artmakta idi. Bu şikâyetlerin bir kısmı da okullarımıza yansımaktaydı haliyle. Yukarıdan gelen baskıların etkisi ile üç gün önce başörtüsünü görmezlikten geldiğimiz ve içten içten de gurur duyduğumuz bu kızlarımıza, “maalesef çocuklar yönetmelik bunu emrediyor ve yönetmeliğe hepimiz uymak durumundayız” gibi üstü kapalı olarak başörtülerini çıkarmalarını ima ediyorduk. Bir kızımız vardı (ismi bende saklı), başını açtıktan sonra o öğretim yılı boyunca girdiğim derslerde başını sıradan kaldırmadı. Lise ikinci sınıfında ve hayatın baharındaki bu kızımız, küsmüştü ama kime küstüğünü ne ben sorabildim, ne de o bana söyledi. Yapılan uygulamalardan dolayı belki bize belki de bize yapılan baskılardan dolayı bizim de üstümüzde olan mercilere kırılmıştı. Bu sebepledir ki çevreyle iletişimi kapatmıştı. Yine başını örtmekte olup açmak durumunda olan öğretmenlerimizden bazıları belli bir zaman, mecbur kalmadıkça okul koridor ve bahçesinde görünmemeye çalıştılar. Bizler de karşılaşsak bile eskisi gibi sohbet edemiyorduk. Bizler devlet memuruyduk ve verilen emirlerin uygulayıcısı durumundaydık. Her memurun o anki görevi amir bile olsa mutlaka bir amiri vardır ve çalışmalarında amirlere karşı bir sorumluluğu vardır. Bizim insanlarımız arasında her hangi bir sıkıntı yok. Yani başını örtmeyi veya başı açık olmayı tercih eden hanım kardeşlerimiz bir birlerine karşı son derece saygılı ve birbirlerini oldukları gibi kabul etmektedirler. Dolayısıyla ne bir tartışma, ne de bir soğukluk olmuyordu. Öğrenciler arasında da durum farklı değildi. Ama o günlerin büyükleri, kesin açılacak diyerek bu uyumu bozmakta idiler. Bu konularda yönetim baskısının olmadığı günümüzde vatandaşlarımız yine kendi hallerinde ve huzur içinde birbirlerini olduğu gibi kabul ederek ve hoş görü içinde hayatın her kademesinde ve her ortamda birlikte yaşamaya devam etmektedirler. Şubatın o soğuk günlerinde, imam hatip lisesindeki bazı öğrencilerin sadece örtü sebebiyle açık öğretim liselerine geçiş yaptığını biliyorum. Daha sonra vatandaşı kırmak gibi hedefi olan yetkililerin uygulamaları sadece örtü ile kalmayıp, yurt çapında meslek liseleri arasında yüzdelik diliminin çok azına tekabül ettiği halde, imam hatip liselerindeki öğrenci sayılarını, dolayısıyla imam hatip liselerinin sayılarını azaltmak için bütün meslek liselerine üniversite sınavlarında puan uygulaması getirilmişti. İmam hatip lisesinden mezun olan öğrencilerimiz, okulda ne kadar başarılı olursa olsun sınavda istediği bir okula yerleşemiyordu. Geleceği karartılan bu çocuklarımız da düz liselere geçiş alternatifini kullanmaya başladılar. Böylelikle genel lise mezunu olarak üniversite sınavlarına gireceklerdi. Ama yine büyüklerimiz boş durmadı ve meslek liselerinden geçişleri yasakladı. Vatandaşımız yine bir çıkış yolu olarak önce imam hatip lisesi bulunmayan bir kasaba veya küçük bir ilçeye göçmüş gibi ikamet değiştiriyor ve imam hatip lisesi olmadığı için mecburen oradaki genel liseye öğrencisini nakil ettiriyordu. Belli bir zaman sonra da o genel liseden Maraş merkezindeki bir genel liseye kayıt yaptırıyordu. Vatandaş olarak böyle bir çıkış yolu bulundu diye il genelinde bir inceleme furyası başlatıldı ve vatandaşımıza bu şekilde nakil kolaylığı sağlamış olan bizler gibi çok sayıda genel lise yöneticilerine cezalar takdir edilmişti. Şükür bizim de cezamız vardı o günlerde”¦ Sayın Başbakanımızın, yemin krizinin sona ermesinden sonra mecliste yaptığı konuşmada dediği gibi ”Ne oldu yani?” Devletin demiyorum, o gün için yetkiyi elinde bulunduran yetkililerin; o istenmeyen tutumlarından dolayı bilinçli vatandaşlarımız bu sağanak bir dönemdir geçecektir diyerek sabır etme yönüne gitmiştir. Ama bazı vatandaşlarımız ise maalesef o günkü şartların etkisiyle duygusallığa kapılarak yöneticiler nezdinde sisteme, sistemi bir baskı aracı olarak kullanan yönetime hatta devlete olan kırgınlığını davranışlarıyla, sözleriyle veya zaman zamanda galeyana gelerek fevri olarak kontrolsüz bir şekilde tepkisini göstermiştir. Vatandaşlarımıza reva görülen bu uygulamalardan dolayı kimin eline ne geçti? Vatandaşlarımızın ve öğrencilerimizin, okul yöneticileri ve kolluk kuvvetleriyle karşı karşıya kalmaları, sitemler, kırgınlıklar ve buğzdan başka ne kaldı hafızalarda?.. Olaylara yaklaşımı bir başka yönden ele alacak olursak, okulların kız ya da erkek okulu olarak eğitim öğretime devam etmeleri konusu karşımıza çıkmaktadır. Bakanlığımızın genel politikası okullarımızda karma eğitim uygulanması esastır şeklindedir. Ancak o yörenin şartları ve ihtiyaçları, okuldaki öğretimin hedefleri gibi özel durumlarda karma yerine kız ya da erkek öğrencilerden meydana gelecek şekilde eğitim öğretim yapılmasına da izin verilmektedir. Bu sebeple de yıllardan beri bazı illerimizdeki erkek ve kız liseleri eğitim öğretim faaliyetleri devam ettirmektedirler. Şu anda bile doğu illerimizden bazılarında hatta Kız YİBO'ları mevcuttur. Karma ve tekli eğitimin artıları-eksileri tartışılabilir ama karma olmayan okullarımızda terörist yetiştirilmemektedir. Ancak genel anlamda devlet yönetimi, özel anlamda Bakanlık olarak vatandaşımızın mevzuata uygun taleplerini de dikkate almak durumundayız. Yoksa vatandaş ile yönetim arasında iletişim kopukluğu meydana gelmektedir. Bizim okulumuz 1989 yılında kurulurken ilimiz insanlarının duygu, düşünce, inanç, gelenek ve beklentileri doğrultusunda kız lisesi olarak açılmış ve okulumuza bu özelliğinden dolayı da yoğun talep olmuştur. Kayıt dönemlerinde ilk kayıtlar ve yıl içinde de ara sınıflara nakillerde taleplere cevap vermekte sıkıntı çekiliyordu. İşte Şubat'ın o soğuk ve geçmeyen uzun günlerinde maalesef okulumuz karma eğitim yapılacak şekilde değişiklik yapılmıştır. O günden sonra artık farklı özellikleri olan Atatürk Kız Lisesi, Kahramanmaraş eğitim tarihindeki ömrünü tamamlamış ve o okul, bir mahallede karma eğitim yapan bir lise durumuna gelmiştir. Sonraki dönemlerde yani karma eğitim şeklinde öğrenim gören öğrencilerimiz de bizim çocuklarımızdı. O yönden bir sıkıntı yoktur. Ancak vatandaşımızın beklenti ve talepleri maalesef göz ardı edilmişti. O günlerde kırılanlar, üzülenler, gözyaşı dökenler, dökemeyenler ne düşünüyorlar bilemiyorum. Bizler ise şimdi o günleri bir hatıra olarak yazmaktayız. Erdemlilik göstererek hatasının olduğunu düşünüp yaptıklarından dolayı mahcup olanların da olduğunu düşünüyorum. Selam ve dua ile”¦