Sizde sorunun cevabını biliyorsanız yorum kısmına yazın hemen yayınlayalım.,

CEVAP: HACAMAT

Doğum tarihi: 25 Haziran 1903, Motihari, Hindistan Ölüm tarihi: 21 Ocak 1950 Londra, İngiltere İngiliz yazar, romancı ve denemeci İngiliz romancı ve deneme yazarı George Orwell, en iyi hiciviyle (zekâ ve alaycılık ile günah ve çılgınlığı değerlendirebilir ve devalüasyon yapar) romanları, Hayvan Çiftliği ve Seksen dörtlü arasında bilinir . Erken yıllar George Orwell , Bengal, Hindistan'daki Motihari'de Richard ve Ida Mabel Blair'e Eric Arthur Blair'de dünyaya geldi . Ablası ve küçük kız kardeşi vardı. Babası, Hindistan Sivil Hizmetinde küçük bir gümrük yetkiliydi. Orwell dört yaşındayken ailesi İngiltere'ye döndü ve burada Londra, İngiltere yakınlarındaki bir köy olan Henley'e yerleştiler. Babası yakında Hindistan'a geri döndü. Çocukken, Orwell utangaçtı ve kendine güveninden yoksun kaldı. Tüm hayatı boyunca bronşit geçirdi . Uzun saatler okudu ve özellikle bilim kurgu, hayalet hikayeleri, William Shakespeare'in (1564-1616) oyunları ve Edgar Allan Poe (1809-1849), Charles Dickens (1812-1870) ve Rudyard Kipling'in kurgusu (1865 ) ile ilgilendi. -1936). Orwell sekiz yaşındayken İngiltere'nin Sussex şehrinde özel hazırlık okuluna gönderildi. Ardından buradaki deneyimlerinin İngiliz sınıf sistemi hakkındaki görüşlerini belirlediğini iddia etti. Oradan iki özel orta öğretim okuluna burslu gitti: Bir dönem Wellington , dört buçuk yıl Eton. Orwell daha sonra, 1922'den 1927'ye kadar görev yaptığı Burma'da eğitim gören Hint İmparatorluk Polisine katıldı. İngiltere'de evde kalıp kalırken Orwell, Burma'ya geri dönmemek, yazmaya devam etmek için önemli bir karar verdi. Hint İmparatorluk Polisi'nden istifa etmesi 1 Ocak 1928'de yürürlüğe girdi. Daha sonraki kanıtlar, hizmet ettiği emperyalizmi anlamaya geldiğini ve reddettiğini gösteriyor. Emperyalizm, bir ülkenin diğer bölgelerin kontrolünü veya mülkiyetini kazanarak gücünü arttıran politik ve ekonomik bir uygulamadır. 

Wrightwood, California 21 Ekim 1949 Sevgili Orwell, Yayınevine kitabını bana göndermelerini söylemen çok kibar bir davranış. Kitabın bana ulaştığında, çok fazla okuma ve alıntı yapmamı gerektiren bir işle uğraşıyordum. Bu yüzden 1984’ü okumaya başlamam epey geç oldu. Kitapta yaptığın tüm önemli ve iyi eleştirilere katıldığımı söylememe gerek yok sanırım. Öncelikle kitabın ulaşmaya çalıştığı nihai devrimden bahsedebilir miyim? Politika ve ekonominin ötesine uzanan, bireyin psikolojik ve fizyolojik yıkımını amaçlayan bu devrim, kendisini Babeuf ve Robespierre’in tamamlayıcısı ve halefi olarak gören Marquis de Sade’de yer alır. 1984’teki yöneten azınlığın felsefesi, cinselliği aşan ve onu reddeden anlayışıyla mantıklı bir sonuca giden bir sadizmdir. Bence yöneten oligarşi, yönetimi ve güç için ihtiyacı olan arzusunu tatmin edecek daha az zor ve daha az zararlı bir yol bulacaktır, bu yol benim Cesur Yeni Dünya’da tanımladığıma benzer bir yoldur. Son zamanlarda canlı manyetizması ve hipnotizmasının tarihiyle ilgilenme fırsatı buldum ve 150 yıldır dünyanın Mesmer, Braid, Esdaile ve diğerlerinin keşiflerini idrak etmeyi reddettiğini gördüm. Bir kuşak önceki materyalistler yüzünden ve biraz da önceden yaşayanlara saygıdan ötürü, 19. yüzyıl filozofları ve bilim insanları politikacı, asker ve polis gibi hükümet için çalışan pratik insanı ilgilendiren felsefenin sıradışı gerçeklerini araştırmaya istekli değiller. Bizim babalarımızın görmezden gelmelerinden ötürü, nihai devrimin gelişi 5-6 nesil ertelendi. Diğer bir şanslı tesadüf ise, Freud’un hipnozda başarısız olması ve onun hipnotizmi aşağılayan sonuçlar bulmasıydı.Devrim, en az 40 yıl psikiyatriyi ilgilendiren hipnozla ilgili bu yorumlar yüzünden ertelendi. Fakat, bugünkü ruh çözümlemeleri hipnozla bütünleşti ve hipnoz daha kolay yapılmaya başlarken uyku haplarının kullanımıyla hipnoz süresi uzatıldı. Yeni nesilde, dünyayı yönetenlerin başlangıç koşullarını ve ilaçla gerçekleştirilen hipnozu hapistekinden ve kulüplerdekinden daha etkili bir biçimde devletin aracı olarak kullanmayı ve güç arzusunun ancak insanları zorla itaat altına alarak ve onların köleliği sevdiklerini varsayarak tatmin olacağını keşfedeceklerine inanıyorum. Başka bir deyişle, 1984’ün kabusunun “Cesur Yeni Dünya”da kurguladığım dünyanın kabusuna daha fazla benzeyen bir yapıya ulaşmasının kaderinde olduğunu düşünüyorum. Bu değişim artan verimin ihtiyacı olarak meydana çıkacak. Büyük ölçekte biyolojik ve atomik bir savaş varken, diğerinin kabusuna ve hemen hemen hayal edilebilir türlere sahip olabiliriz.