Başbakan Ahmet Davutoğlu, Bosna Hersek dönüşü görüşlerini almak üzere Milli İrade Platformu üyeleri ile iftar yemeğinde bir araya geldi. Burada konuşan Davutoğlu, “7 Haziran’dan beri öylesine ilkeli bir tutum ve tavır sergiledik ki, yüzde 60’lık bloklardan bahsedenler, Meclis Başkanlığı seçimi geldiğinde ortada blokun ya da kutuplaşmanın olmadığı bir gerçeklikle karşı karşıya kaldılar.” dedi.

Srebrenitsa Katliamı’nın 20. yılında anma törenlerine katılan Başbakan Davutoğlu, Bosna Hersek dönüşü Milli İrade Platformu üyeleri ile iftar yemeği yedi. İftar öncesi Bosna Hersek’te yaşananlardan ve anma törenlerinden bahseden Davutoğlu, “Saraybosna’da, Srebrenitsa’da dün bir kez daha hissettim ki Türkiye’nin kaderi sadece Türkiye’nin kaderi değildir. Adaletsizliğin, baskıların, zulmün kol gezdiği gönül coğrafyamızda eğer Türkiye dayanağı sarsılırsa, Türkiye’nin gücü itibarı sarsılırsa, bu dayanışmaya temel oluşturan sivil toplumun gücü sarsılırsa sadece Türkiye değil, bütün gönül coğrafyamız, çevre coğrafyalar büyük hayal kırıklıkları yanı sıra Srebrenitsa benzeri çok büyük facialarla karşı karşıya kalır.” ifadelerini kullandı.

“Önümüzde çetin bir dönem var.” diyen Başbakan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ya bu ağır sorumluluğu hisseden ve bu sorumluluğun gereğini yapıp bir anlamda tarihi muhasebeden geçen bir iktidar oluşacak ya da Türkiye bütün bu sorumluluk alanlarından çekilerek köşesine ve kendi içindeki mücadelelere sıkışıp kalacak. Bizim amacımız Türkiye’yi iç kargaşalardan, iç gerilimlerden çıkarıp şimdiye kadar oynadığı rolün gereği olarak dünyaya etkin bir şekilde ağırlığını koyacak güce kavuşturmak. Birileri ise ya terörü kullanarak, ya Türkiye içindeki gerilimleri kullanarak, ya devletin içine sızmış yapıları kullanarak ‘Çekilin Srebrenitsa’dan, Ortadoğu’dan, Orta Asya’dan, vazgeçin iddialarınızdan, vazgeçin adalet diye haykırmaktan. Çekilin ve kendi dünyanızda iç gerilimlerle yaşayın’ demek istiyorlar. Bu iki yol ayrımının önünde 7 Haziran’da ortaya çıkan tabloya cevap vermek, o tablonun gereğini yapmak durumundayız. 7 Haziran’dan itibaren her vesile ile zikrettiğim gibi biz hiçbir zaman milli irade ile mücadele etmedik. Hiçbir zaman sandığın önümüze koyduğu tabloyu meşruiyet sınavına sokmadık. Gereği neyse onu yapmakta da tereddüt etmedik.”

7 Haziran sonrası partilerinin ilkeli bir tutum sergilediğini, bunun sonucunda da Meclis Başkanlığı'nı kazandıklarını anlatan Davutoğlu, “7 Haziran’dan beri öylesine ilkeli bir tutum ve tavır sergiledik ki, yüzde 60’lık bloklardan bahsedenler, Meclis Başkanlığı seçimi geldiğinde ortada blokun ya da kutuplaşmanın olmadığı bir gerçeklikle karşı karşıya kaldılar. Türkiye’de teamülün gereği oldu. Meclis Başkanı en büyük partiden; yani AK Parti’den seçildi.

Ağırlık vereceğimiz husus şudur: Evet milli irade bizi tek başımıza iktidar yapmadı. Ama herkes de bilsin ki milli irade yüzde 41’lik bir oranla, 258 milletvekili ile en yakın partiye yüzde 16’lık bir farkla, AK Parti’yi bu ülkenin geleceği sana emanettir mesajı ile görevlendirdi. Biz görevden kaçmayız.

Bir hükümet ortaklığı bu milli iradeden çıkmışsa, bunun için çaba sarf ederiz ama herkes de bilmeli ki pazartesiden itibaren yapacağımız görüşmelerde milli iradenin yüzde 41 oranında destek verdiği kesimlerin haklarını, hukuklarını ve önceliklerini hiçbir zaman tartışma konusu da yapmayız.

Sivil toplumun şunu bilmesini isterim ki; 12 yıl içinde gerçekleştirdiğimiz demokratik kazanımların hiç birisinden bir adım, bir milim dahi geri gidilmesine izin vermeyiz. Kimse Türkiye’de tekrar 28 Şubat şartlarının, 12 Eylül şartlarının, olağanüstü hallerin, sınırlamaların, kısıtlamaların bir dönemi hayal etmesin, ya da böyle bir dönemin geleceği kaygısını taşımasın.” ifadelerini kullandı.