MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, "Cumhurbaşkanı Türkiye’nin cumhurbaşkanı olması lazım. Kurumların ahenkli çalışmasını sağlaması gereken bir cumhurbaşkanı bu ahengi bozarsa nasıl cumhurbaşkanlığı yapacak? Bir Cumhurbaşkanı anayasayı çiğniyorsa, yeminini çiğniyorsa, siyaset yapıyorsa o zaman adeta hukuk devletini askıya alan darbeci bir zihniyetin temsilcisi olduğunu ortaya koyuyor. Nerede bu "darbe olduğu zaman tankın üzerine çıkarız" diyenler? Türk demokrasisine darbe vuruluyor, demokrasiye saray darbesidir bu." dedi.

MHP Grup Başkanvekili Vural, Samanyolu Haber’de Abdullah Abdulkadiroğlu’nun sunduğu ‘Günlük’ programına konuk oldu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı mitinglerinde AK Parti'ye oy istemekle suçlayan Vural, cumhurbaşkanının Anayasa gereğince tarafsız olması gerektiğini söyledi. Oktay Vural, “10 Ağustos’ta cumhurbaşkanı seçimi yapıldı. Cumhurbaşkanının Türkiye’nin cumhurbaşkanı olması lazım. Cumhurbaşkanı, bu görevi unutup AKP’nin eş genel başkanı gibi mitingler yapması ve bir parti için diyor ki; Eğer yeterince bir çoğunluğu sağlarsak AK Parti başkanlığı gündemine alacak. Yani, AKP’ye oy istiyor. Cumhurbaşkanı kendini ne zannediyor? Şimdi cumhurbaşkanı MHP’ye dil uzatırsa, muhalefet yaparsa nasıl milletin birliğini temsil edecek? Kurumların ahenkli çalışmasını sağlaması gereken bir cumhurbaşkanı bu ahengi bozarsa nasıl cumhurbaşkanlığı yapacak?” şeklinde konuştu.

'TÜRK DEMOKRASİSİNE DARBE VURULUYOR, DEMOKRASİYE SARAY DARBESİDİR BU'

"Millet egemenliği hukukla tecelli eder. Millet egemenliğinin hukukla tecelli etmeyen yerlerde Esed’in seçimlerine, Sisi’nin seçimlerine döner." diyen MHP'li Vural, şöyle devam etti: "Böyle bakıldığı zaman; hukuk tanımıyorsun. Peki ‘tarafsız’ olacağına namusun ve şerefin üzerine yemin ettin. Bir insanın kendi namusu ve şerefi eğer kendisi için bir anlam taşımıyorsa ne yapacağız? Mitingle ilgili devletin bütün imkanlarını kullanıyorlar, televizyonları işgal ediyorlar. Devletin birliğini ve beraberliğini temsil eden bir cumhurbaşkanının partisi mi var, seçime mi giriyor? O zaman 10 Ağustos’ta ‘cumhurbaşkanı olacağım’ diye oy isteyip vatandaşı niye kandırdın? Böyle bir tablo içerisinde televizyonlar bütün konuşmaları naklen yayınlıyor. Gazetelere bakın, gazete manşetlerinde.

Ey televizyonlar, bunları manşet yapan ey televizyonlar, ben size sesleniyorum; Demokrasiyi nasıl işleteceğiz? Bunu vermek zorunda mısınız? Vesayet altında mısınız? Sopa mı var tepenizde? Demokrasiye kim sahip çıkacak? Nerede bu "darbe olduğu zaman tankın üzerine çıkarız" diyenler? Türk demokrasisine darbe vuruluyor Demokrasiye saray darbesidir bu. Bir Cumhurbaşkanı anayasayı çiğniyorsa, yeminini çiğniyorsa, siyaset yapıyorsa o zaman adeta hukuk devletini askıya alan darbeci bir zihniyetin temsilcisi olduğunu ortaya koyuyor. Ona verilen görev Cumhurbaşkanı olmaktır; AKP Genel Başkanı, eş genel başkanı olmak değildir.”

'17-25 ARALIK BUZDAĞININ SADECE GÖRÜNEN YÜZÜ'

17-25 Aralık’ın sadece buzdağının görünen bir yüzü olduğunu dile getiren Oktay Vural, "O kadar kirli, pis bir bataklığa batmışlar ki çok korkuyorlar. Millet öğrenmesin diyorlar. Milletin içine çıkacak yüzleri yok. Hepimizi ‘makul şüpheli’ olarak tutuklayabilirler. Şimdi savcılar, hakimler tutuklanıyor. Muvazzaf subayları gözaltına alma kararları alınıyor. Bunları yapıyorsunuz da, ayakkabı kutularındaki milyon dolarlar, para kasalarındaki paralar… Bütün bunlarla ilgili ben gerçeği öğrenmek istiyorum. IŞİD’e silah gitti mi gitmedi mi? Ben bunu öğrenmek istiyorum. Bunlar bütün bu gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek amacıyla saldırıyorlar. Gerçekler üstü örtülebilir mi? Mümkün değil." diye konuştu.

Yaşanan süreçlere bakıldığında hiç kimsenin bir garantisinin olmadığını dile getiren Vural, “Şimdi hangi hakim, hangi savcı hükümetle ilgili bir konuyu soruşturabilir, takip edebilir? Yapabilirler mi? Yapamazlar. Dosyaları elinden alınır, yerinden edilirler, işinden edilirler. Darbeci zihniyet bu. 12 Eylül darbeci zihniyetinin kopyası bu zihniyet. Fark etmiyor ki. Darbeci zihniyet; haklı olduğunu, güçle her şeyi yapabileceğini düşünür. İnsan yoktur. Kendisi haklıdır, kendisinin dediği olacaktır. Bu zihniyet de aynen böyledir.” değerlendirmesinde bulundu.

'ARTIK HUKUK GÜVENLİĞİ YOKTUR, HERKES TEHDİT ALTINDA'

Kırmızı Kitap olarak anılan 'Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nin güncellenmesi ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan MHP'li Oktay Vural, şunları aktardı: “Bütün legaller hepsi tehdit altında demektir. Bu ne demektir? Hukukun üstünlüğü yoktur, hukuk yoktur. Çünkü legal dediğimiz hukuk sistemine uygun olarak kurulmuş yapılar. Bütün legal yapıların hukuk güvenliği yoktur. Herkes tehdit altındadır; dernekler, vakıflar, mesleki örgütler, sivil toplum kuruluşları, federasyonlar… Öyle enteresan bir olay ki; illegali, PKK terör örgütünü legal yapıyorlar, yasaya uygun bir şekilde kurulmuş ve faaliyet gösterenleri de illegal yapıyorlar. Ey Kırmızı Kitap; Bir hukuk sisteminin hak ve mükellefiyet yüklediği organizasyonları sen nasıl ‘illegal’ görünümlü olarak yapıyorsun? Ne demek bu? İşte bu diktatörlüktür.

Bu MGK Anayasa’dan, hukuktan üstün mü? Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde terör örgütünün ne olduğu yazılı. Mafya, uyuşturucu, narko terör ne olduğu yazılı. Ama insanların bir araya geldikleri organizasyonları ‘istediğim zaman ben seni tehdit unsuru olarak kullanırım’ demek; bürokratik oligarşidir.”

'AKP İLE HDP ARASINDA ÇAKMA BİR GERİLİM VAR, İKİSİ ARASINDA KOALİSYON VAR'

AK Parti ve HDP’nin danışıklı dövüş yaptığını iddia eden MHP’li Oktay Vural, iki parti arasında bir koalisyon olduğunu belirtti. İktidar partisinin, milliyetçi oyları alabilmek için HDP’yle çakma bir gerilim içinde olduklarını dile getiren Vural, "Daha düne kadar bunlar Dolmabahçe’de anlaşma imzalamadılar mı? İmzaladılar. Orda bir mutabakata vardıkları bir nokta var. Şimdi geldiğimiz noktada ‘çözülme sürece’ni devam ettirmek için AKP’yle HDP arasında şöyle bir rekabet var: AKP diyor ki; HDP baraj altında kalsın, ben daha çok milletvekili çıkartayım. HDP diyor ki; ben barajı geçeyim, AKP’yle ortaklığımı resmi bir koalisyonla devam ettiririm. HDP barajı geçse de geçmese de ikisinin arasında bir koalisyon var.

Bu tamamen AKP’ye oy vermiş ama bu gidişattan gayri memnun insanları tekrar AKP’ye bağlamak amacıyla uydurulmuş bir çakma gerilim. Amacı ve hedefi; milliyetçi, muhafazakar, bu konularda rahatsız olanları bu kavgayla kendisinden kopmasını engellemek istiyor." ifadelerini kullandı.

MERAL AKŞENER'E ATILAN İFTİRA

Bir televizyon kanalında Latif Erdoğan ile Cemil Barlas'ın, MHP'li Meral Akşener’e yönelik iftiralarının ahlaksızlık olduğunu ifade eden Oktay Vural, şöyle konuştu: "Bu ahlaksızlığı miting meydanlarında kullanan bunlar değil miydi? Bu televizyon kimin televizyonu? Bu televizyonu yöneten şu anda AKP’den milletvekili adayı değil mi cumhurbaşkanının damadı? Kardeşi değil mi? Kendisini eleştiren yazılar olduğu zaman birtakım medyayı, patronları aramak suretiyle ‘dükkan senin, bunları at’ diyordu. Peki kimin borazanlığını yapıyor bu televizyonlar? Bunlarla ilgili bırakın hukuku, ahlak nerede ahlak? Değer nerede? Utanmadan sıkılmadan böyle bir iftirayı atacaklar… Bu iftirayı atmalarının sebebi de AKP’ye destek olmak. Ona muhalefet olan Milliyetçi Hareket Partisi’nin yükselişini durdurmak amacıyla utanmadan sıkılmadan bunlarla şantaj yapıyorlar. Bu şantajlarla, bu iftiralarla siyaset yönetiyorlar. Muhafazakarım diyenler, milletten oy isteyenler bu iftirayla güya bizi kötüleyecekler, kendilerini aklamış olacaklar. Bu söz kime dönmüştür biliyor musunuz? Bumerang gibi bu iftiraları atanların yüzlerine dönmüştür."