Sakarya Barosu Başkanı Zafer Kazan İç Güvenlik Paketi ile Anayasa’nın askıya alınmak istendiğini belirterek, "Bu paket güvenlik paketi değil, sıkıyönetim paketidir." dedi.

Kazan, yaptığı açıklamada 'kamu düzeninin yeniden tesisi' gibi hemen hemen 1980 darbesinin aynı bahanesiyle bugün ‘iç güvenlik paketi’ başlığı altında yeni bir sıkıyönetim yasası çıkarılmak istendiğine dikkat çekti. 1980 yılının darbe gerekçelerinin 2015 yılının şartlarına uyarlandığını ve yeniden yorumlandığını vurgulayan Kazan, "Bu paket buz gibi bir sıkıyönetim paketidir ve eğer bu paket olduğu gibi yasalaşırsa bunun toplumdaki telafisi ağır ve yaralayıcı sonuçlarını hep birlikte acı içinde göreceğiz.1980 darbesinde askıya alınan Anayasa, bugün 2015 şartlarında yeniden askıya alınmaya çalışılmaktadır. 1980’li yılların sıkıyönetim günlerine geri döndürecektir." diye konuştu.

Kazan, ‘sıkıyönetim metni’ olarak yorumladığı paketin sakıncalarını 12 madde de şöyle sıraladı:

1-Türkiye’de toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı bu yasa çıktıktan sonra tamamen tedavülden kalkacaktır. Bu durum en temel bir Anayasal hakkı ortadan kaldırmaktadır.
2- İnternet ve sosyal medya üzerinde çok daha baskın bir takip ve hegemonya kurulacaktır.
3- Kişinin üstü, eşyası ve aracı yargıç, savcı veya mülki idare amir kararı olmaksızın aranabilecektir. Yargıç varken, yargıca ulaşma olanağı varken, yargıç görevi başında iken, idari görevliler tarafından verilen önleme araması kararı anayasaya açıkça aykırılık oluşturmaktadır.
4- Polis, koruma altına alma bahanesiyle insanları gözaltına alabilecektir. Oysaki koruma altına alma, bireyi özgürlüğünden yoksun bırakma sonucunu doğuracak bir tedbir olduğundan, hukuk devleti ilkesi gereği bu konuda ancak adli makamlarca karar alınabilmesi ile mümkündür. Bu tedbir uygulanmak suretiyle bireyi özgürlüğünden mahrum bırakma yetkisi, kolluk görevlilerine verilmiştir.
5- Kolluk, dilediği bireye tehlike oluşturduğu bahanesiyle bir ile, ilçeye ya da bölgeye girmesini engelleme yetkisine sahip olacak ve bireylerin seyahat özgürlüğü Anayasaya açıkça aykırı bir şekilde keyfi bir şekilde kısıtlanabilecektir.
6- Polisin silah kullanımı kolaylaşacak ve orantısız güç kullanımına yasal zemin oluşacaktır, zira düzenlemede modern kolluk tarafından uygulanması gereken ateşli silah kullanım yetkisinin aşamaları yer almamaktadır.
7- Suç işlenmesinin önlenmesi adı altında, suçla hiç ilgisi olmayan tüm karşıt birey ve grupların telefonları kolluk tarafından keyfi şekilde dinlenebilecektir. Ortada hiç bir suç ya da suç şüphesi yokken, üstelik hiçbir koşula da bağlı olmaksızın, kişilerin telefonları dinlenebilecek ve böylece Anayasal haberleşme özgürlüğü yasayla yok edilecektir.
8- Adli amaçlı telefon dinlemelerinde dahi dinleme kararını ağır ceza mahkemesi heyet halinde ve oybirliği ile verirken ortada hiç bir suçun olmadığı bir aşamada telefon dinleme kararı Ankara ağır ceza mahkemesinin tek üyesi tarafından verilebilecek ve yine önleme dinlemesine karar veren yargıç, hangi numaranın kime ait olduğunu kontrol edemeyecektir. Dolayısıyla MİT, polis veya jandarma kimin telefonunu dinlemek istiyorsa, bu yasa sayesinde farklı isimler üzerinden ya da hayali suç isnatlarıyla dinleme yapabilecektir.
9- Dinleme sürecinin denetimi son derece yetersizdir. Önleme amaçlı telefon dinlemelerini denetleyeceği belirtilen kurumlar, zaten yürütmenin emrinde olan kuruluşlardır. TBMM’de oluşturulan komisyon ise sadece kendisine bu kurumlarca sunulacak raporlar üzerinden denetim yapabilecektir. Bu durum da meclis denetimini etkisizleştirmektedir.
10- Gözaltı yetkisi kolluğa verilmektedir. Düzenlemeyle kolluğa istediği kişiyi, herhangi bir makama açıklama dahi yapmak zorunda kalmadan, suçüstü halinde 24 saate, toplumsal olaylarda ise 48 saate kadar gözaltına alma yetkisi verilmektedir. Cumhuriyet savcısının bilgisi ve onayı olmadan yapılabilecek haksız gözaltılara kapı açılmaktadır. Gözaltına alma konusunda Cumhuriyet savcısının denetimi kaldırılmaktadır.
11- Anayasal Temel hak ve özgürlükleri kısıtlama konusunda mülki idare amirlerine yetkiler verilmektedir. Bunlardan ilki, adli kolluğa suç soruşturmasına ilişkin talimat verebilme yetkisidir. Düzenlemeyle valilere ve kaymakamlara kolluk amir ve memurlarına suçun aydınlatılması ve suç faillerinin bulunması için gereken acele tedbirlerin alınması hususunda doğrudan emir verebilme olanağı sunulmaktadır. Bu yetkinin mülki idare amirlerine verilmesi açık bir biçimde erkler ayrılığına ve hukuk devleti ilkesine aykırıdır.
12- Benzer şekilde, valilere ve içişleri bakanına suçun unsurlarını belirleme yetkisi verilmektedir. Bu maddeyle vali ve içişleri bakanına savcılık yetkisi verilmektedir. Hürriyeti bağlayıcı bir ceza müeyyidesine bağlanmış bir suçun maddi unsurlarının tespiti konusunda vali ve içişleri bakanı yetkili kılınmaktadır. Vali ve içişleri bakanının böyle bir yetki kullanımı açık biçimde ‘fonksiyon gaspı’ niteliğindedir.