Hayatı boyunca çeşitli görevlerde bulunan merhum Turgut Özal, en önemli görevini bakan, başbakan ve hiç şüphesiz cumhurbaşkanı olduğu dönemlerde ifa etti. Onun için sanırım 1983 yılı dönüm noktasıydı. Hemen hemen benimle yaşıt olan Anavatan Partisi'ni yani ANAP'ı bu dönüm noktasında kuran Özal, aynı sene girdiği genel seçimlerde büyük bir başarı göstererek iktidar oldu ve 45.Hükümeti kurma yetkisini kazandı. Dedim ya, bu dönem kendisi için dönüm noktasıydı. Hemen ardından gelen yerel seçimlerde de büyük bir başarı kazanan merhum Özal, bu başarılarından en büyüğünü bir sonraki genel seçimlerde yani 1987 seçimlerinde gösterdi ve önceki genel seçimlerden daha fazla milletvekiliyle tekrar iktidar olmayı başardı. 46.Hükümeti de kuran Özal, başbakanlığı döneminde ülkenin refaha ulaşmasını sağlamıştır. Merhum Özal'ın yaşadığı en önemli olay, şüphesiz 1988 yılında Ankara'da yapılan ANAP'ın 2.Olağan Kongresi'nde kendisine yapılan silahlı saldırıdır. Konuşmak için kürsüye çıkan ve konuşmaya başladıktan bir müddet sonra bu suikasta uğrayan Özal, parmağı yaralı olarak bu suikastı atlatmayı başardı. Suikasttan hemen sonra ortam rahatlaşınca tekrar kürsüye çıkma cesaretini gösteren bu büyük insan, [B]“Allah'ın verdiği canı Allah'tan başkası alamaz, bizler buna inanıyoruz!” [/B]diyerek ne kadar büyük bir inanca sahip olduğunu da ispatladı. Suikasttan bir sene sonra yani 1989'da girdiği Cumhurbaşkanlığı seçimleri, Abdullah Gül'ün yaşadığı seçimlerin sanki tıpkısıydı. O da bazı muhalefet partilerin boykotu ve seçime katılmaması ile 3.turda Cumhurbaşkanı seçilmişti. Bu seçimden sonra akılda kalan ise [B]“Alışamadık!” [/B]diyenlere, [B]“Alışırsınız, alışırsınız!” [/B]demesidir. 1993 yılında 5 ülkeyi gezdikten sonraki rahatsızlığının sonucunda vefat eden merhum Özal'ın, [B]“Öldükten sonra beni İstanbul'a defnedin, kıyamete kadar Fatih Sultan Mehmed'in manevi ruhaniyeti altında bulunmak istiyorum”[/B] şeklindeki vasiyetine uyularak Adnan Menderes'in anıtmezarının bulunduğu Topkapı'da kendisi için hazırlanan alana defnedildi. Vefatı birçok spekülasyonlara neden olan Özal'ın suikastla öldürüldüğü de hanımı Semra Özal tarafından dile getirilen en büyük iddialardandı. Ama suikastla öldürülse de, normal bir şekilde ölse de o artık ölmüştü. Gerçek lideri kaybetmiştik”¦ Bir kısmı Kürt aslından gelmesine rağmen o Kürt Milliyetçiliği yapmamış, aksine Türkiye Vatandaşlığı adı altında tüm ülke insanlarını kucaklamıştır. Onun bu geniş ve ilerici görüşleri, başbakanlığı ve cumhurbaşkanlığı dönemlerinde devletin ve ülkenin huzurlu bir hayat sürmesini sağlamış, herkes ona bu nedenle gönülden bağlanmıştır. Tamamen akıl bâliğ olmadığım o zamanlarda yani merhum Özal'ın başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı görevini ifa ettiği dönemlerde ben bile bu rahatlık ve huzurun farkındaysam, ben bile gönülden o güzel insanı seviyorsam, bu onun ne kadar büyük bir insan olduğunu kanıtlamaz mı? Gerçekten onun çizgisi, tüm insanların haklarını savunan, onları sevgiyle kucaklayan, hep ülkesinin ve devletinin menfaatini düşünen ve ona göre hareket eden bir çizgiydi. O; inancının büyüklüğü, insanlığa olan sevgisi, haksızlıklar karşısındaki dik duruşu ve bu haksızlıklara gösterdiği büyük cesareti ile hep gönlümüzde yaşayacaktır. [B]Ruhun şÃ¢d olsun Sevgili Özal![/B] Senin kadar olmasa da senin çizginde bu ülke ve ülke insanlarını savunan emanetçilerin, senin bu emanetini korumak ve kollamak için elinden geleni yapıyor ve yapacaktır da”¦ Hayatında ülkene ve ülke insanına gösterdiğin sevgiyi ve şefkati, ahirette de Yüce Rabb'imin sana göstermesi dileğimle”¦ [B]Saygı ve sevgilerimle”¦[/B]