Ailenin avukatı Nusret Gürgöz, "Bu karar inanmayanların da inanma özgürlüğü vardır tezini doğrular niteliktedir" dedi. Antalya'da yaşayan Alevi kökenli işçi Muhammet Ali Demirhan ve öğretmen eşi Deniz Demirhan, 11 yaşındaki kız çocukları S.E. Demirhan'ın zorunlu din dersi almak istememesi üzerine dört ay önce Muratpaşa Kaymakamlığına başvuruda bulundu. Muratpaşa Kaymakamlığı'na verilen dilekçenin red edilmesinin ardından kaymakamlık aleyhine açılan davada, Antalya 3. İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verdi. Aile, Muratpaşa Kaymakamlığı'na bağlı bir ilköğretim okulunda eğitim gören çocuklarının kendi iradeleri dışında, dini inançlarına ve felsefi görüşlerine aykırı dinsel eğitim verildiğini bunun da hukuka aykırı olduğunu iddia ederek Muratpaşa Kaymakamlığı'na dilekçe verdi. Kaymakamlık konu dilekçeyi red edince, aile daha sonra Avukat Nusret Gürgöz'le görüştü. Gürgöz de zaman kaybetmeden Muratpaşa Kaymakamlığı aleyhine dava açtı. Gürgöz, dava dilekçesinde, Anayasa'nın 24. maddesinin birinci fıkrasında yer alan ''Herkes vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir'' hükmünü hatırlatarak, Milli Eğitim Temel Kanunu çerçevesinde laiklik ilkesinin esas olduğunu, Din Kültürü ve Ahlak Öğretimi'nin de ilköğretim okulları, lise ve dengi okullarda okutulan zorunlu dersler arasında yer aldığını belirtti. Ailenin katılmadığı davada Gürgöz, benzer bir davada Antalya 2. İdare Mahkemesi'nce 2007 yılında verilen uygulamanın iptali kararı ile Danıştay'ın bu karara yönelik onamasını hatırlattı. Gürgöz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin de benzer istemle açılan bir davada Türkiye'yi kusurlu bulduğunu da anımsattı. Davalı Muratpaşa Kaymakamlığı da savunmasında, zorunlu dersler arasında yer alan Din Kültürü ve Ahlak Öğretimi'nden sadece Türk vatandaşı Hıristiyan ve Musevilik dinine mensup olanların muaf olduğunu, davacı öğrencinin bu muafiyet kapsamı dışında kaldığını öne sürerek davanın reddedilmesini talep etti. Zorunlu din dersinin yürütmesinin durdurulması istemine yönelik kararı veren Antalya 3. İdare Mahkemesi, gerek Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 24. maddesi, gerek İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşmesi'nin 9. madde hükümlerinin herkesin dini inancını ve özgürlüğünü koruduğunu ifade etti. Hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden yürütmesinin durdurulmasına oy birliğince karar verilmiştir görüşünü savundu. "Zorunlu din dersinden muaf olmak isteyenler dava açsın" diyen Gürgöz, "Karar emsal teşkil ediyor" dedi. Ailenin kaygı duyduğu ve gelebilecek tepkilerden çekindiği için açıklama yapmak istemediğini belirten Gürgöz, sözlerine şöyle devam etti: "Gelebilecek tepkilerden çekindiğimiz için aileyi bu işin dışında tutmak istiyoruz. Alevi bir aile. Din dersinden çocuğunun muaf olmasını talep etti. Bizde Muratpaşa Kaymakamlığına çocuğun dersi görmemesi hakkında başvuru yaptık. Ancak kaymakamlık bize ret cevabı verdi. Bizde 3. İdari Mahkemesi'ne başvuruda bulunduk. Uluslararası sözleşmelerde durum belli." Anayasa'daki eşitlik maddesinin değiştirilmesinin demokratik bir karar olduğunu anlatan Gürgöz, sözlerini şöyle sürdürdü: "İlk olarak çıkan karar yürütmeyi durdurma kararıdır. Bunun örnekleri daha önce İzmir, İstanbul ve Ankara 2. İdari Mahkemesi'nde alındı. Hükümete düşen görev, insanların inançlarına dair zorunlu din derslerini kaldırmak. Dava 3-4 ay önce açıldı, karar ise geçen hafta alındı. Alevi bir aile olunca, eğitimde Sünni bir İslam'a dayalı bir anlayıştan dolayı kendi inançlarına aykırılık istemiyor. Biz, bundan sonra benzer düşünen ailelerin dava açmasını istiyoruz. Hiç kimseye inançlarından dolayı bir şey dayatılamaz. Zorunlu din dersinin Anayasal zorunluluğunun kaldırılmasını istiyoruz. Daha önce Danıştay'ın bir kararı var. İstanbul, İzmir Narlıdere ve Ankara'da 2 Daire Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı aldı." Bu kararla Türkiye'de farklı dinlerden farklı inançlara mensup insanların da bulunduğu gerçeğinin bir kez daha görüldüğünü anlatan Eğitim Sen Antalya Şube Başkanı Nurettin Sönmez, şunları söyledi: "Bu karar eşitlik ilkesinin hayata geçirilmesi isteğinin açık göstergesidir. Ülkemizde var olan bu sorun artık görülmelidir. Bu karar yeni bir tartışmayı da beraberinde getirecektir." Türkiye'nin demokratik laik olmasını savunduklarını anlatan Sönmez, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu nedenle yıllardır eğitimin laiklik ilkesinin yapılmadığı görüşünde olduk. Milli Eğitim Bakanlığı'na daha önceleri çok baskı yaptık. Son gelinen noktada devlet, laik, dini, ırkı ve cinsiyeti farklı mezheplerin yaklaşımına esneklik getirmesi gerekiyor. 12 Eylül'den sonra farklı düşüncelere karşı çıkıldı. Mahkemenin verdiği karar eşitlik ilkesinden insanların yararlanmasına yöneliktir. Yasal mücadeleyi de sürdüreceğiz Biz, belli bir hak aramıyoruz, ülkemizdeki sorunun tamamen ortadan kaldırılmasını istiyoruz. Zorunluluğu ortadan kaldırmak istiyoruz." Kararın, öğrencinin gelişmesini sağlayacak bir süreç olduğunu belirten Sönmez, şunları söyledi: "Sistemin sorgulanmasıdır. Bu değiştirilmedikçe sağlıklı birey yetiştirmek olmaz. Farklı mezheplerde insanlarda yaşıyor. Ya din dersinin zorunluluktan çıkarılması ya da kendi dinlerinde eğitim almak istiyoruz. Herkes kendi dini, dilini öğrenmeli. Dine karşı değiliz. Kendi mezhebine göre eğitim alınmalı. Aileler, eğitim alanında çocukların iyi bir eğitim almasını istiyor. Bun un için okula gönderiyorlar. Zorunluluğun kaldırılmasını talep ediyorlar. Evrensel hukuk böyle. Yasal düzenlemeyle ülkeye geçirilmesi."