DSP Genel Başkanı Masum Türker, Türkiye’de bir korku imparatorluğunun oluşturulduğunu söyledi.

Türker, seçim çalışmaları dolayısı ile geldiği Adana’da Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’nde basın toplantısı düzenledi. En son televizyon konuşması yüzünden Prof. Dr. Osman Özsoy ile diğer gözaltı ve tutuklamalara ilişkin soruyu cevaplayan Türker, “Sözü edilen profesör aynı zamanda gazetecidir. Eski bir televizyoncu ve iletişim profesörüdür. Her şeyi söyleyebilir. Aslında korkmamak lazım. Ama Türkiye'de bir korku imparatorluğu oluşturulduğu için; biz geçmişte yalnız askeri yönüyle rahmetli Genel Başkanımız (Bülent Ecevit) ‘kontrgerilla var’ demişti. Şimdi o kontrgerilla yerini korku imparatorluğuna bıraktı. Bu korku imparatorluğu zaman zaman Cumhurbaşkanı ve Başbakanı’ da yönetiyor, yönlendiriyor. Bütün tutuklamalar bu nedenle oluyor.” dedi.

Özgürlük evi diye bildiği Freedom House’un gazeteciler hakkındaki raporunda Türkiye’yi özgürlükleri kullanmayan ülke olarak yayınladığını hatırlatan Türker, şöyle devam etti: "Bu kişiler suçluysa mahkeme edersin. Yargı kararını verir. Ama maalesef şimdi yargıya da güven kalmadı. Çünkü bir yargıcın verdiği kararı başka bir yargıcın düzeltme imkanı varken, o yargıcı görevden alarak ve cezalandıracağını ilan ederek, kararın yargı yoluyla düzeltilmesini istemek, dünya kamuoyunda çok önemli olumsuzluklara neden olacaktır. Bu seçim sonucunda eğer barajı aşamayan partiler milletvekili çıkartmışlarsa ve bu milletvekili sayısı 55’i geçiyorsa, Anayasa barajı iptal edip, bu kişilerin milletvekilliklerini onaylamasa cumhurbaşkanı TBMM’ni fesh edip, altı içinde yeniden seçime gideceğiz. Çünkü olanların tamamı Türkiye’yi meşru olmayan bir devlet düzenine oturtuyor, uluslararası camiada. Cumhurbaşkanı o zaman belki de ‘bakın farklı davranıyorum’ diye feshedecektir. Bunu bildiği için son günlerde Başbakan mitinglerde bile kullanmaya başladı, ‘baraj aşılmazsa kimse bizim meşruiyetimizi tartışamaz’ demeye başladı. Çünkü şu anda bu seçim süreci devam ederken dünyadaki think tank kuruluşlarında konuşulan konu bu. Eğer barajı aşan kişiler partisi barajı aşmadığı için parlamentoya getirilmiyorsa bu meclis meşru mudur, değil midir? Milletvekili sayısı 55’i aşarsa meşruiyetini tamamen kaybediyor. 55 milletvekili, gensoru vermek demek. Hükümet için güven oylaması istemek demek. Siz bu denetimi yok ederseniz, o zaman meşru olmayan bir yöntem uygularsınız. Korkarım bu olmasa olur ya cumhurbaşkanı da fesh etmem derse bugün bizim devleti yönetenlerin Esed’e yöneltilen suçlamalar Türkiye’ye dönecektir. Bu seçimde herkes ‘köleleşmeye devam mı, özgürleşmek mi?’ diye karar vererek, oyunu kullanmak zorundadır."