12 Eylül'e karşı 2010'daki referandum sonrasında açılan ilk işkence davası genişletildi. Maraş'ın Afşin ilçesinde 1981'de öğretmen Ali Ekber Yürek'in işkencede öldürülmesine ilişkin soruşturmayı yürüten Savcı Mehmet Kuş, aynı yıl Kahramanmaraş Eğitim Enstitüsü'nde, işkencede can verdikleri ileri sürülen Mehmet Ceren ve Fehmi Özarslan'ın dosyalarını da ”˜Yürek Dosyası' ile birleştirdi. Savcı Kuş, 50'ye yakın mağdur ve tanığın ifadesine başvurdu. Kuş'a ifade verenler arasında, geçen yıl kardeşinin dosyasının yeniden açılması için başvurup geri çevrilen Ceren'in ağabeyi Yemliha Ceren de yer alıyor. Bir diğer isim ise Beypazarı Hâkimi ve Demokrat-Yargı Başkanı Orhangazi Ertekin. Kuş, 1986'da Nokta dergisine yaptığı açıklamalar ve savcılıkta verdiği ifadelerde, Mehmet Ceren'in işkencede öldürüldüğünü ve daha birçok kişinin işkenceden geçirildiğini itiraf eden polis Sedat Caner'i de arıyor. Dosyada bir numaralı şüphelinin ise ”˜Kırbaçlı Paşa' diye ünlenen eski Kahramanmaraş Sıkıyönetim Komutan Yardımcısı Yusuf Haznedaroğlu olduğu öğrenildi. Ceren'in ağabeyine müjde Afşin Savcısı Kuş, öğretmen Yürek'in işkencede öldürülmesine dair soruşturmayı geçen sene başlattı. Yürek'in Tunceli'deki mezarını açtırıp inceleme yaptıran Kuş, elindeki dosyayı, incelemeyi kimin yapacağına karar verilmesi için Ankara Başsavcılığı'na gönderdi. Ankara'nın, başvuruların ”˜insanlığa karşı suç' iddiası çerçevesinde ele alınması ve yerel savcılıklarca yürütülmesi talimatı üzerine dosya Afşin'e dönünce, Savcı Kuş da kolları sıvadı. Kuş'un ilk adımı, dosyayı genişletmek oldu. Suç mahalli dışında kalmasına rağmen Maraş Eğitim Enstitüsü'nde işkencede öldürüldükleri iddia edilen Mehmet Ceren ve Fehmi Özarslan ile ilgili dosyayı da elindeki dosya ile birleştirdi. Yemliha Ceren Afşin Savcılığı'na çağrılarak ifadesi alındı. Üç ölümün yanı sıra işkence iddialarını da mercek altına alan Savcı Kuş, 50 civarında mağdurun ifadesine başvurdu. Bu isimlerden birisi de 210 gün sorguda işkence gören Hamit Kapan oldu. Kapan'ın 20 Nisan'da talimatla alınan ifadesinde, şunları söyledi: “Özellikle unutamadığım bir konu da, benimle aynı şekilde gözaltında tutulan ve işkence uygulanan arkadaşlarımdan Fehmi Özarslan ve Mehmet Ceren işkenceyle öldürüldü. Ve beni özellikle, ölmüş olan bu arkadaşlarımın çıplak şekildeki cesetlerinin bulunduğu odaya koydular. Bunlar değişik günlerde öldürülmüştü. Beni her iki seferde de bunların konulduğu odaya yarım saat koyarak ”˜seni de bu şekilde yok ederiz' denmişti.” Savcı Kuş, 1986 yılında Nokta dergisine yaptığı açıklamalar ve savcılıkta verdiği ifadelerde, Mehmet Ceren'in işkencede öldürüldüğünü ve daha birçok kişinin işkenceden geçirildiğini itiraf eden polis Sedat Caner'in de izini sürüyor. Dosyada bir numaralı şüphelinin, ”˜Kırbaçlı Paşa' diye ünlenen eski Kahramanmaraş Sıkıyönetim Komutan Yardımcısı Yusuf Haznedaroğlu olduğu öğrenildi. Babam ve ağabeylerim işkenceden geçirildi Beypazarı Hâkimi ve Demokrat-Yargı Başkanı Orhangazi Ertekin, savcıya gönderdiği ifadesinde şunları anlattı: “Fehmi Özarslan'ı yakinen tanırım. İlkokul ve ortaokulda okuduğum sıralarda bana arkadaşlarıma ve kardeşlerime voleybol öğreten birisiydi ve komşumuzdu. 1981'in temmuz ayında babamın arzuhalci dükkânına girdiğinde perdelerini kapalı olduğunu, babamın ağlamakta olduğunu fark ettim. ”˜Fehmi'yi işkenceden öldürdüler' dedi. Cenazeyi almaya gittik. Mezarlıkta jandarmanın olduğunu ve cenazeye kimseyi yaklaştırmadıklarını gördük. Babam ve Fehmi Abi'nin babası ”˜Cenaze namazını kıldıracağız' dediler. Jandarma reddetti. Annesi Kuran okuyacağını söyledi, reddedildi. Bizi uzaklaştırdılar. ”˜Bir daha gelirseniz kötü olur' diye tehdit ettiler. Bir hafta içerisinde birkaç kez cenaze merasimi için mezarlığı yokladık, fakat jandarmanın beklediğini ve yaklaştırmadıklarını gördük. İki defa mezara kireç döktüklerini gördüm. Cesedin çabuk çürümesi için yapıldığı söylendi. Fehmi Özarslan Afşin'de gözaltına alındı ve cenazesi geldi. Mehmet Ceren'in ve Ali Ekber Yürek'in de işkence ile öldürüldüğünü duydum. Daha sonradan yaptığım araştırmalarda Özarslan'ın filistinaskısına alınarak vücuduna elektrik verildiğini, akabinde su içirildiğini bundan dolayı iç organlarının tahribata uğradığını, ölüm sebebinin de bu olduğunu arkadaşlarından duydum. Afşin'de jandarmada, Çoğulhan kasabasındaki komando merkezinde başlayan kabadayak ve tehditler sonra Maraş Eğitim Enstitüsü'nde teknik aletlerle devam ettiriliyordu. Nitekim babam ve iki büyük abim bu işkencelerden geçirilmiştir. Hatta yanlış hatırlamıyorsam abim Mustafa Ertekin 67 gün işkencede kaldı ve köprücük kemiği kırıldı. Haznedaroğlu sorumlu Bu işkencelerden sorumlu olan isimler; Afşin'de Gavur Ali ve İmam olarak bilinen şahıslar ile Maraş Sıkıyönetim Komutanı olan Tuğgeneral Yusuf Haznedaroğlu'dur. Hatta bu şahsın bazen doğrudan işkencelere katıldığı ve bizzat işkence yaptığına dair birçok kişiden anılar dinledim.”