Dünyanın önde gelen sivil toplum kuruluşu Freedom House, 2015 yılı dünya özgürlük raporunu açıkladı. Özellikle yolsuzluk olaylarını kapatma amacıyla Türkiye'de özgürlüklerin kısıtlandığı belirtilen raporda 17 Aralık sonrası yaşanan baskı ve hukuksuzluklara geniş yer verildi. Özgürlük puanı 60'tan 55'e düşen Türkiye, Burkina Faso, Mozambik ve Papua Yeni Gine ile aynı kategoride yer aldı.

Washington merkezli kuruluşun yıllık raporunda otoriter rejimlerin terör saldırıları gerekçesiyle daha da agresifleştiğine de dikkat çekildi. Raporda, geçtiğimiz bir yıl içinde küresel düzeyde siyasi haklar ve sivil özgürlükler konusunda ‘‘rahatsız edici düşüş’’ yaşandığı belirtildi; ayrıca hürriyetler konusundaki küresel düşüşün son 9 yıldır devam ettiğine dikkat çekildi.

Rapora göre Türkiye’nin insan hakları, demokrasi, şeffaflık ve özgürlükler konusundaki "düşüş trendi" maalesef değişmedi. Siyasi haklarda önceki yıla oranla 2 puan, sivil haklarda ise 3 puan kaybeden Türkiye'nin genel puanı 55’e geriledi. Özgürlükler konusunda geriye gidişe sebep olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı gösteren kurum, özgürlük raporunun yanı sıra her yıl basın ve internet raporu da yayımlıyor.

AMAÇ, YOLSUZLUKLARI KAPATMAK

Raporun Türkiye bölümünde, Erdoğan’ın geçtiğimiz yıl gücünü daha da pekiştirdiği vurgulandı; ancak demokratik ve çoğunluğa karşı yürüttüğü agresif kampanya nedeniyle eleştirildi. Erdoğan’ın medya patronlarıyla doğrudan temasa geçerek sansür uygulattığı belirtilirken, yine kendisini eleştiren gazetecilerin işten atılması talimatı verdiği kaydedildi.

Raporda Erdoğan’ın Anayasa Mahkemesi kararına saygı duymadığı yolundaki sözleri de hatırlatılarak, okul müfredatına radikal ve tuhaf değişiklikler yapılması talimatı verdiği savunuldu.

Freedom House, Türkiye’nin özgürlükler geriye gitmesinin sebeplerini ele alırken, hükümetin yolsuzluk olaylarını kapatmak amacıyla Türkiye’yi müttefiklerinin ikazlarına rağmen demokratik normlardan çok uzağa sürüklediği kaydedildi. Medya ve yargının son 1 yılda yürütme ve yasama organları tarafından daha fazla müdahaleyle karşılaştığı belirtilen raporda, Zaman ve Samanyolu gibi kurumlar kastedilerek "Erdoğan'ın siyasi düşmanı olarak tanımlanan medya kuruluşları hedef alınarak bir dizi baskın ve tutuklamalar yapıldı." denildi.

Raporda Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçildikten sonra hükümete alternatif ‘‘gölge kabine’’ oluşturduğu da raporda yer aldı.

PARALARI SIFIRLAMA KAYDI DA RAPORDA YER ALDI

Freedom House, Erdoğan ile oğlu Bilal arasında geçen ‘paraları sıfırlama’ tape'sini de raporuna taşıdı. Düşünce kuruluşu; “Erdoğan ile oğlu arasında milyonlarca dolar nakit parayı gizleme görüşmeleri YouTube’da yayınlanmıştı. Erdoğan, kaydın bir montaj olduğunu ve ‘paralel devlet’ elemanları tarafından illegal bir şekilde dinlendiğini iddia etmişti. Muhalefet partileri ise kayıtların gerçek olduğunu söyledi” ifadelerine yer verdi.

Yolsuzlukların ses kaydı olduğu halde AK Parti’nin bu durumdan kazançlı çıktığına vurgu yapan kuruluş, "bir zamanlar AK Parti’yi destekleyen Fethullah Gülen’in şimdi hükümeti düşürmekle suçlandığını" belirtti. İslam âlimi Gülen’e yakınlığı ile bilinenlerin “paralel devlet” komplosuyla suçlandığı belirtilen raporda 45 bin polis, 2 bin 500 hakim ve savcının görev yerlerinin değiştirildiğinin altı çizildi. Yapılan bu değişikliklerle, yolsuzluklarla mücadele soruşturmalarını durdurma ve yargı bağımsızlığını zayıflatmanın hedeflendiği yorumlarına yer verildi.

14 ARALIK BASINA DARBE OPERASYONU DA VAR...

Hükümetin medyada menfi gördüğü yazılar için dava açtığını da kaydedilen raporda 14 Aralık özgür basına yapılan darbe operasyonlarına da yer verildi. Erdoğan ve AK Parti yetkililerinin kendilerini eleştiren gazeteci ve işadamlarının yanı sıra Alevi azınlık üyelerine ‘hain’ dediğini hatırlatan düşünce kuruluşu şu ifadelere yer verdi: “Hükümet aleyhinde yayın yapan medya kuruluşları ya kapatıldı veya soruşturma altına alındı. Aralık ayında Gülen’e yakınlığı ile bilinen, aralarında Türkiye’nin en çok satan Zaman Gazetesi'nin editörü ve televizyon senaristlerinin bulunduğu 30 kişi terör örgütü kurmakla suçlanıp tutuklandı. Hükümet ayrıca silahlı terör grubu önderliği yapmakla suçladığı Gülen hakkında tutuklama kararı çıkartarak ABD’den iadesini istedi. Son iki olay, hükümetin Gülen’e karşı yürüttüğü kampanyanın tırmandığını gösterdi.”

Medyaya baskının giderek arttığına vurgu yapan Freedom House, bu yaptırımların devlet medyasına bile yansıdığını yazdı. Rapor, Erdoğan ve hükümetinin mart ayında YouTube ile Twitter’ı yolsuzluk tapeleri gerekçesiyle kapadığını hatırlattı. Nisan ayında ise bu iki sosyal medya kuruluşunun Anayasa Mahkemesi kararıyla yeniden açıldığı; ancak Türk hükümetinin kurduğu özel mahkemeyle bu kurumları baskı altında tutmayı sürdürdüğü ifade edildi.

MİT YASASIYLA ÖZGÜRLÜKLERE MÜDAHALE, HİZMET OKULLARINA AĞIR BASKI...

Yine geçtiğimiz nisan ayında hükümetin MİT’e özel yetkiler veren yasayı Meclis’ten geçirdiğini belirten yıllık rapor, bu yasanın özellikle ifade hürriyeti ile kişinin özeline müdahale anlamına geldiğine dikkat çekildi.

Raporun din ve inanç özgürlüğü bölümünde Alevilerin ibadethanelerine, camilere yardım yapıldığı gibi devlet desteği verilmediği belirtilerek, Erdoğan’ın geçtiğimiz yıl Alevilere hakaret ettiği de hatırlatıldı.

Aynı bölümde, hükümetin Hizmet okullarına uyguladığı ağır baskılara dikkat çekilerek bu kurumların kapatılmasının hedeflendiği kaydedildi.

Sivil haklar bölümünde de Hizmet kurumlarına hükümet tarafından yapılan sistematik baskılara dikkat çekildi. Örgütlenme ve toplanma gibi sivil hak ve hürriyetlerin Türkiye anayasasında bir hak olarak yer aldığı belirtilen raporda, “Ancak yetkililer (hükümet) Hizmet Hareketi ile bağlantılı STK’lara karşı taciz uyguluyor” denildi.

Soma felaketine de atıfta bulunan raporda, Erdoğan’ın felaket sonrası ilçeyi ziyaret ettiği; ancak kendisini protesto eden vatandaşlara Erdoğan ile bir danışmanının saldırdığı vurgulandı.

Gezi Parkı olaylarından sonra yaşananlara dikkat çekilen yıllık raporda, Uluslararası Af Örgütü’nün kayıtlarına atıf yapılarak bu protesto eylemlerine katıldığı iddia edilen 5 bin 500 kişi hakkında dava açıldığı anımsatıldı.

Beşiktaş taraftar grubu Çarşı için açılan davaya da dikkat çekilen raporda, bu grupta yer aldığı öne sürülen 35 kişi hakkında hükümeti yıkma suçlaması nedeniyle ağır hapis cezaları talep edildiği kaydedildi.

HÜKÜMET, PROMOSYONLARLA YARGI VE HAKİMLERİ ETKİLEDİ

Raporun “hukukun üstünlüğü” bölümünde de dikkat çekici tespitler yer aldı. Raporda, “Anayasa, bağımsız bir yargıyı öngörür; ancak hükümet, yargı mensupları ile yaptığı görüşmeler, verdiği promosyonlar ve finansman yoluyla hakimleri etkilemiştir’’ ifadelerine yer verildi. Üç eski bakan ve oğulları ile, hükümete yakın işadamlarıyla ilgili yolsuzluk soruşturmasının üzerinin kapatılmaya çalışıldığı belirtildi. Bu çevrevede geçen yılın şubat ayında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üzerinde adalet bakanının yetkisini artıran bir yasal düzenleme yapıldığı kaydedildi. Hükümet cenahının, bu tasarrufları, "Gülen taraftarlarının yargıya darbe girişimini önleme amaçlı” diye savunduğu aktarılan raporda, bu yasanın bazı bölümlerinin Anayasa Mahkemesi tarafından nisan ayında iptal edildiği aktarıldı. “Ancak Hükümet bu süreye kadar HSYK içinde ve muhalif gördüğü 100 kadar hakimin yerini değiştirerek kendisine yakın kişileri bu makamlara getirdi” denildi.

Ekim ayında HSYK’da yapılan seçimle bu kurumda politizasyon sürecinin yaşandığı vurgulanan raporda, seçimle birlikte HSYK'ya hükümet yanlısı üyelerin görev aldığı belirtildi. Freedom House, ayrıca yolsuzluk soruşturmasını bastırabilmek için hükümetin 100'den fazla polis memurunu da yasa dışı dinleme iddiasıyla tutuklattığını dile getirdi.

BANK ASYA İLE KOÇ’A VERİLEN CEZA DA RAPORDA

Freedom House raporunda Gezi Parkı gösterilerinde muhalif olarak görülen işadamlarına baskı unusuru olarak vergi cezası kesildiği yazıldı. Koç Holding’e uzun vergi denetiminin ardından ceza kesildiği kaydedildi.

Bank Asya'ya yönelik olarak ise hükümete yakın medyanın açıkça saldırılar gerçekleştirdiği, bankanın hisse senetleri üzerinde spekülasyonlar yapıldığı dile getirildi. Raporda, Bank Asya'daki mevduatların koordineli olarak çekilmesi dahil olmak üzere, devlet bağlantılı müdahalelerin yaşandığına da vurgu yapıldı.

TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz’ın, kendi şirketi üzerinde hükümetin baskıları nedeniyle istifa etmek zorunda kaldığı da raporda yer aldı. "Yabancı yatırımları ürküten yasaların çıkmaması gerektiği" yolundaki eleştirisinden dolayı Erdoğan'ın Yılmaz'ı “hain” ilan ettiği hatırlatıldı.

DOMİNİK CUMHURİYETİ BİLE TÜRKİYE'DEN İLERİ

Raporla birlikte yayınlanan dünya özgürlük haritasında Türkiye ‘kısmen özgür ülkeler’ listesinde yer aldı. Türkiye’nin yanı sıra bu kategoride Papua Yeni Gine, Nijerya, Burkina Faso, Nijer, Mali, Fildişi Sahilleri, Kolombiya, Ekvador, Meksika, Honduras, El Salvador, Tanzanya, Mozambik, Paraguay, Bolivya, Pakistan, Nepal, Madagaskar, Bangladeş gibi ülkeler yer aldı. Avrupa ülkeleri arasında Türkiye ile aynı klasmanda Ukrayna, Makedonya ve Bosna Hersek yer aldı. Avrupa’nın özgürlükler konusunda en kötü ülkesi ise eski Doğu Bloku ülkesi Belarus gösterildi. Belarus, özgürlükler sıralamasında ‘‘Kötünün de en kötüsü’’ kategorisinde gösterildi.

Özgürlükler sıralamasında gelişmiş Batı ülkelerinin yanı sıra, Mogolistan, Gana, Senegal, Brezilya, Arjantin, Şili, Peru, Uruguay, Namibya, Tunus, Dominik Cumhuriyeti gibi ülkelerin Türkiye'den daha iyi durumda olması dikkat çekti.

25 YILDIR BÜYÜYEN TEHDİT

Raporla ilgili değerlendirme yapan Freedom House Başkan Yardımcısı Arch Puddington, demokratik kazanımların küresel düzeyde son 25 yılın en büyük tehdidiyle karşı karşıya olduğunu söyledi. Puddington, "Demokratik değer ve idealler üzerine inşa edilmiş hükümetler ve uluslararası sistem son 25 yıldır hiç olmadığı kadar tehdit altında.’’ dedi.

Geçtiğimiz birkaç yıla kadar en otoriter rejimlerin dahi uluslararası anlaşmalara saygı duyduğuna dikkat çeken Puddington, ‘‘Bugün iktidar partileri, tek parti ve üstünlüğünü pekiştirmek için temel diplomatik ilkeleri dahi kısıtlamayı göze alıyor." ifadesini kullandı.

Geçtiğimiz yıl demokratik kazanımların geriye gitmesinde Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının etkili olduğu belirtilen raporda son bir yıl içinde demokratik standartlarda düşüş yaşanan ülkeler örneklemesinde Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el-Sisi ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan birlikte zikredildi.

Özgürlüklerin bir önceki yıla oranla geriye gidişinde Ortadoğu, Güney Asya ile Batı Afrika ülkelerindeki radikal terörist saldırılarının etkili olduğu vurgulandı.

89 ÜLKE ÖZGÜR, 55 ÜLKE YARI ÖZGÜR...

Rapora göre dünya genelinde 195 ülkeden 89’u 'özgür ülke' durumunda. Türkiye’nin de içinde yer aldığı yarı özgür ülke sayısı ise 55. Özgür olmayan ve özgürlük konusunda ‘‘kötünün de en kötüsü’’ olan ülke sayısı 51.

Raporda dikkat çekilen diğer hususlar şöyle: Geçtiğimiz yıl özgürlükler konusunda düşüşün en fazla yaşandığı bölge Asya-Pasifik oldu. Türkiye, Rusya, Nigerya, Tayland, Mısır, Azarbeycan, Kenya ile Venezuela gibi bölgesinde ekonomik olarak güçlü ve etkili olan ülkelerde özgürlükler geriye gitti. İfade hürriyeti, sivil haklar ve hukukun üstünlüğü konularında önceki yıllara oranla geçtiğimiz sene daha fazla kayıplar yaşandı. Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesi özgürlüklerde geriye gidiş bakımından dünyanın en kötü bölgesi olarak tanımlandı.

Özgürlükler bakımından en kötü 12 ülke ise şöyle sıralandı: Orta Afrika Cumhuriyeti, Türkmenistan, Suriye, Sudan, Somali, Suudi Arabistan, Özbekistan, Kuzey Kore, Eritre, Ekvator Ginesi, Tiber ve Batı Sahra.